GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:66
Tarih:10.03.2020

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 196 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin tümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Kanun teklifi 23 ayrı kanunda değişiklikler içermektedir. Torba düzenlemeye gidilmesi ve tekliflerin etki analizinin olmaması hep eleştirdiğimiz konulardır. Yasama kalitesi için Meclis İçtüzüğü'nün yepyeni bir anlayışla ele alınması konusunda tüm siyasi parti gruplarına sorumluluk düşmektedir. Bu yapılmazsa yıllardır yaşanan tartışmalar ve gereksiz zaman kayıplarının hâliyle aynen devam edeceği açıktır.

Kanun teklifinde vazife ve harp malullerimizden çalışmaya devam edenlere en az yirmi yıllık sigortalılık süresi ve 5000 gün prim ödenmiş olması şartıyla 2'nci bir aylık bağlanma imkânı verilmekte ve daha önce sehven bağlandığı gerekçesiyle emekli maaşları kesilen gazilerimizin mağduriyetinin giderilmesi amaçlanmaktadır.

Komisyon görüşmelerinde gazilerimize daha da kolaylık getirilmesi talebimiz üzerine, söz konusu aylığın bağlanmasında olay gününün ve maluliyet derecelerinin esas alınması için Genel Kurul görüşmelerine kadar çalışma yapılması kararlaştırılmıştır. Temennimiz, bu yönde iyileştirme yapılmasıdır.

Türk vatanı şehit ve gazilerimizin kutlu bir mirasıdır. Türk milleti, hem şehitlik anıtı hem de gaziliğin adıdır. Elbette şehit ve gazilerimize çok şey borçluyuz; onların mücadelelerini sahiplenmek, hak taleplerini savunmak siyasi ve manevi sorumluluğumuza emanettir. Gazilerin ve şehit ailelerinin haklı talepleri mutlaka yerine getirilmelidir. Şehitlerin, özellikle de şehit er ve erbaşların dul ve yetimleri ile ana ve babalarına bağlanan aylık artırılmalı, şehit çocuklarının hepsine iş hakkı verilmelidir. Engellilere sağlanan ÖTV'siz araç alma imkânı gazilerimize de verilmelidir.

Muharip gazilerimize bağlanan şeref aylığının farklılaştırılması asla kabul edilemez olup yıllardır gazilerimizi üzmektedir. Muharip gazilerimizin gelir ve iş durumuna bakılmaksızın hepsine aynı tutarda şeref aylığı bağlanmalı, bazı hak ve imkânlar sağlanmalıdır. Malul sayılmayan gazilerimize onurla taşıyacakları ve çocuklarına gururla anlatacakları gazilik madalyası verilmelidir. Kimseye muhtaç olmadan hayatlarını devam ettirebilmeleri sağlanmalı, özellikle de sağlık hizmetlerinde katılım payı muafiyeti tanınmalıdır. Bu vesileyle tarih boyunca vatan ve millet sevdasıyla şehit düşmüş ecdadımıza, milletin bekası ve esenliği uğruna can vermiş kahramanlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum; şeref abidesi gazilerimize de minnet ve şükranlarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde kredi garanti kurumlarına aktarılacak kaynağın 25 milyar liradan 35 milyar liraya çıkarılması düzenlenmektedir. Böylelikle kefalet desteği sağlanarak Kredi Garanti Fonu aracılığıyla 142,9 milyar liralık kredinin daha kullandırılabilmesinin önü açılmaktadır. Bu çerçevede son yıllarda uygulanan KOBİ değer kredisi ve ekonomi değer kredisi paketleri, ihracat ve destek kredileri bilhassa reel sektörümüz için can suyu niteliği taşımakta olup KOBİ'lerin desteklenmesi ve finansmana erişimi açısından büyük önem arz etmektedir.

Bu uygulamaların ve alınan diğer tedbirlerin katkısıyla Türkiye ekonomisi 2019 yılının son çeyreğinde yüzde 6, genelinde yüzde 0,9 büyümeyle beklentilerden hızlı büyümüştür. Toplam yatırım harcamaları azalmakla birlikte makine ve teçhizat yatırımlarının 5 çeyreklik aranın ardından hem de yüzde 11,7 artış kaydetmesi olumlu bir gelişmedir. 2020 ilk çeyreğinde de yüksek büyüme oranının yakalanacağı görülmektedir. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi şubatta 52,4'e yükselerek üst üste 2'nci ay eşik değerin üstünde gerçekleşmiştir. Türk imalat sektörü performansı güçlü bir şekilde seyretmekte olup hem üretim hem de yeni siparişlerdeki belirgin artışlara bağlı olarak firmaların faaliyet koşullarında son iki yılın en hızlı iyileşmesi gerçekleşmiştir.

Ekonomiye olan güven her geçen ay daha da artmaktadır. Buna mukabil ekonomide ortaya çıkan olumlu gelişmeleri bilinçli olarak gölgeleme ve gerçekleri saptırma gayreti içinde olanları, kriz ve kaos tacirlerini de görüyoruz. Siyasetten ekonomiye karamsarlık aşılamaya çalışanlar mazruftan daha çok zarfla ilgilenmektedir. Temel ekonomik göstergeleri, son dönemde yaşadığımız beka düzeyindeki sorunları ve verilen mücadeleyi göz ardı ederek değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. FETÖ kumpasları, gezi olayları, terör saldırıları, hendek terörü, isyan denemeleri, hain darbe girişimi, sınırlarımız boyunca terör devleti kurma teşebbüsü ve ülkemizi Doğu Akdeniz'den dışlama girişimi gibi gelişmelerin yanı sıra, münhasıran ekonomi üzerinden yapılan saldırıların ekonomimiz üzerinde ağır sonuçları olduğu muhakkaktır. Tüm bu saldırı, tehlike ve tehditlere karşı verilen kararlı ve başarılı mücadele sonucu ekonomide 2019 yılının ikinci yarısından itibaren toparlanma ve dengelenme sağlanmaya başlamıştır.

Uluslararası kuruluşların bile Türkiye ekonomisinin güçlü bir şekilde toparlandığını açıklayarak 2020 büyüme tahminlerini yükseltmelerine rağmen içerideki bazı kesimlerin ekonomiye yönelik yıkıcı söylemleri çok dikkat çekici ve düşündürücüdür. Ekonomi üzerinden kara propaganda yapan odakların Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini karalama konusunda da emel ve ağız birliği içinde olmaları son derece manidardır. Türkiye, yoğun bir şekilde maruz kaldığı bölgesel ve küresel dayatmalara, ekonomik ve siyasi baskılara Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı imkânlar ve bu çerçevede alınan tedbirler sayesinde daha güçlü karşılık vermiştir. Yeni hükûmet sistemi, husumet ve hıyanete karşı güvencedir, millî bekamızın sigortasıdır.

İstismar etmenin dışında milletimizin hiçbir derdiyle dertlenmeyen, hiçbir vizyon pırıltısı ve umut ışığı veremeyen, ekonomik sorunlardan siyasal önerilere kadar yeni hiçbir şey söyleyemeyen odakları milletimiz görmekte, bilmekte ve tanımaktadır. Milletimizin boş laflara karnı toktur. Ekonomi yüksek büyüme patikasına girmiş olup mevcut sorunlar da elbette aşılacaktır. Türkiye'nin gelişmesi parlak bir geleceğe doğrudur. Kim ne derse desin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi geleceğin daha güçlü ve büyük Türkiye'sinin yönetimsel mimarı olacaktır. Türk milleti "Lider ülke Türkiye" hedefine ve Kızılelma ülküsüne mutlaka ulaşacaktır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde, işverenlerin iş gücü maliyetlerini düşürerek istihdamı korumak ve artırmak amacıyla 2016 yılında başlatılan asgari ücret desteği uygulamasının sigortalı için aylık 75 lira olarak 2020 yılında da devam ettirilmesi düzenlenmektedir. Asgari ücretten yapılan vergi ve prim kesintileri çalışanların net ücretini azaltırken işverenlerin de maliyetini artırmaktadır. Asgari ücretten vergi alınmamalı ve çalışanların asgari ücret kadar geliri vergi dışı bırakılmalıdır.

Asgari ücretteki artış, esnaf ve çiftçinin BAĞ-KUR primlerini de artırmaktadır. Bugün en düşük BAĞ-KUR primi, esnaf için aylık 1.015 lira, çiftçi için aylık 914 liradır. Eğer prim borçları yoksa 5 puanlık prim indirimi yapılmaktadır. Esnaf ve çiftçinin bu primleri ödeyebilmesi çok zordur; nitekim, birçok esnaf ve çiftçi ödeyememektedir. Bundan dolayıdır ki prim borcu olanların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için Cumhurbaşkanlığı kararı çıkarılmıştır, o da sadece tedavi hizmetlerini kapsadığından ilaç alınamamakta ya da parayla alınabilmektedir.

Esnaf Ahilik Sandığı uygulaması, esnafın yüzde 2 ilave prim ödeyebilme güçlüğü dikkate alınarak, bu kanun teklifiyle bir yıl daha ertelenmektedir. Hâlbuki, iş yeri kapanan, işini kaybeden esnafa destek olmak üzere kurulan Esnaf Ahilik Sandığı uygulamasının hayata geçirilmesi, esnaf için büyük yarar sağlayacaktır. Bu itibarla, esnaf ve çiftçinin prim oranlarında indirim yapılmalı, işverenlere sağlanan destekte olduğu gibi, esnaf ve çiftçiye de destek sağlanmalıdır. Ekonominin ve toplumsal yapının temelini oluşturan esnaf ve sanatkâr kesimi güçlendirilmeli, faaliyetlerine dinamizm kazandırılmalıdır. KOSGEB kredi ve desteklerinden yararlanmak üzere sadece esnafa özgü bir destek programı uygulamaya konulmalıdır. Esnafımızdan istenen teminat mektubunun komisyon bedeli yüksek olup mutlaka düşürülmelidir. Esnafı yok eden AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları adil rekabet şartlarını bozmayacak şekilde mutlaka kurallara bağlanmalıdır.

Sosyal güvenlik sisteminde esnaf ve çiftçi BAĞ-KUR'lulara yönelik eşitsizlikler bulunmaktadır. Emekli olabilmek için SSK'liler 7200 gün, BAĞ-KUR'lular 9000 gün prim ödemektedir, üstelik en düşük maaş BAĞ-KUR'luya bağlanmaktadır. BAĞ-KUR'lulara yapılan haksızlık telafi edilmeli, prim gün sayısında ve emekli aylıklarında eşitlik sağlanmalıdır.

Bugün sanayide birçok esnafımızın ve çalışanların çıraklık ve staj süreleri emeklilik hizmetine sayılmamaktadır. Çıraklık ve mesleki eğitimin özendirilmesi de dikkate alınarak çıraklık ve staj süreleri hizmetten sayılmalı ve sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas alınmalıdır.

Nakliyeci esnafımız da zor günler yaşamaktadır. Nakliye ücretleri giderleri karşılamamaktadır. Kamyonların çoğu takoza çekilmiş, birçoğu da yanmış yağ kullanarak tekerlerini döndürmeye çalışmaktadır. Taşımacılık yapabilmek için zorunlu olan onlarca yetki belgesinin ücretleri yüksek olup uygulamada pek çok problemle karşılaşılmaktadır. Şoför esnafı yakıt konusunda desteklenmeli, yetki belgeleri şoför esnafına yük olmaktan çıkarılmalı ve takograf takılması konusundaki sorunlar giderilmelidir. Şoför esnafına yıpranma payı hakkı da verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde, izinsiz tüfek üretimi ve satışlarını önlemeye yönelik yaptırımlar artırılmakta ve bazı yeni cezalar öngörülmektedir. Bu düzenlemeler yasal üretimi engellemeyecek şekilde uygulanmalıdır. Özellikle, faaliyet izni bulunan firmalara yorum farklılıklarından kaynaklı mağduriyet yaşatılmamalıdır. Ayrıca, faaliyet izin belgesi bulunan imalatçı firmaların yanı sıra, av bayilik belgeli ihracatçı firmalar da olduğundan sektörde problemlere yol açılmaması için önlemler alınmalıdır. Ülkemizde tüfeklerin test edilip onaylanmasıyla ilgili uluslararası standartlarda bir test altyapısı ve buna bağlı olarak yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Avrupa'da Uluslararası Daimi Komisyonu (CIP) adındaki organizasyon tarafından ateşli silahlar için standart kurallar belirlenmektedir. Ülkemiz bu uluslararası komisyonun üyesi ülkelere yapılan ihracatlar için yurt dışındaki laboratuvarlara tüfek başına ortalama 18 avro gibi yüksek bir para ödemektedir. Bu testlerin yurt dışında yaptırılma zorunluluğu üretici ve ihracatçılarımızı hem maddi açıdan hem de nakliye ve zaman yönünden sıkıntıya sokmaktadır. Bu sıkıntıların çözümü için ülkemizde silah test merkezinin kurulması ve tüfeklerin test ve tescilinin yapılır hâle gelmesi gerekmektedir. Bu durum, tüfeklerimizin piyasa ve marka değerini tüm dünyada daha da artıracaktır.

Türkiye, İtalya'dan sonra dünyanın en büyük 2'nci av tüfeği ihracatçısı olup ihracatımızın yaklaşık yarısı Konya'dan; Üzümlü, Huğlu ve Gencek'ten yapılmaktadır.

Ülkemizde av tüfeği üreticilerinin yüzde 75'i, üretim kapasitesinin yüzde 65'i Konya'dadır. Bunun da tamamına yakını Beyşehir bölgesindedir. Bölgenin küresel pazarlarda tanınması ve bir marka değer oluşturması müthiş bir başarıdır ve çok değerli bir kalkınma modelidir.

Konya, savunma sanayisinde olumlu bir ivme yakalamıştır. 7 Ocak 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Konya'da Teknoloji Endüstri Bölgesi ilan edilmiş, ASELSAN Konya Silah Sistemleri Tesisi inşa hâlindedir. Söz konusu laboratuvar da burada yer alabilecek durumdadır.

Ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayan üretim merkezlerinden birisi olan Konya, endüstriyel tasarımda; marka, patent ve faydalı model tescilinde önde gelen iller arasındadır.

Konya'da 2 teknokent ve 25 AR-GE merkezi mevcuttur. Türkiye'nin ilk bölgesel inovasyon merkezi olan INNOPARK ve TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezi Konya'dadır. Lojistik merkezi projesi bitmek üzere olan ve şehir içi çağdaş ulaşım için metro projesine de başlanılan Konya kara, hava ve demir yolu bağlantılarıyla merkezî bir konumdadır.

100 binden fazla öğrenciye sahip 5 üniversitesi bulunan Konya, Teknik Üniversitesi, Silah Teknikerliği Bölümü olan Huğlu Meslek Yüksekokulu, savunma mekanik sistemleri ve mikro mekanik bölümleri bulunan meslek liseleriyle nitelikli personel temini açısından çok önemli özellikleri taşımaktadır.

Konya, hem imalatçı sayısı hem ihracat rakamları hem de sahip olduğu nitelikli iş gücü itibarıyla lider durumda olup üretilen silahların test ve tescilini sağlayacak uluslararası akreditasyona sahip laboratuvara en çok ihtiyaç duyulan coğrafya konumundadır. Nitekim, Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından CIP Laboratuvarı yatırım fizibilitesi yapılmış ve Konya en uygun il olarak ortaya çıkmıştır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak ülkemizde tescil testleri ve tescil test merkezinin kurulmasına yönelik kanun bir an önce çıkarılmalı ve uluslararası akreditasyona sahip laboratuvar Konya'da kurularak ülkemiz, silah test merkezine hızla kavuşturulmalıdır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerindeki taşınmaz ve tesislere yönelik bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Geçen yıl, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleriyle ilgili yeni kararlar alınmış, yeni bölge ve merkezler belirlenmiştir. Bu bölge ve merkezler arasında Konya olmadığı gibi, Ilgın Termal Turizm Merkezi de listeden çıkarılmıştır. Konya'da kültür ve turizm yönünden önem taşıyan hiçbir yer bulamamak gerçekten büyük haksızlıktır. Konya, Mevlâna gibi dünyaca bilinen bir değere, UNESCO Dünya Mirası'na girmiş gerek eski medeniyetlere gerekse Selçuklu'ya ait birçok esere sahiptir. Konya, sahip olduğu doğal, tarihî ve kültürel değerlere rağmen turizm sektöründen ekonomik anlamda payını alamamakta ve bir cazibe merkezine dönüşememektedir. Konya'nın açık hava müzesi görünümündeki kent merkezi başta olmak üzere, kültür ve turizm yönünden büyük önem arz eden yerleri kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmelidir. Aldığımız bilgilere göre, termal turizmi için yeniden Ilgın'da ve kayak turizmi için Derbent ilçemizde turizm merkezi ilan edilmesi çalışması bulunmaktadır.

Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubad'ın "Cennet ya burası ya da buranın altında." dediği Beyşehir Gölü çevresi de turizm yönünden keşfedilmeyi bekleyen gizli cennetler arasındadır. Beyşehir Gölü'nün 2021'e kadar temizlenmesi amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Konya Büyükşehir Belediyesinin geçen yıl sonu imzaladığı iş birliği protokolü çok önemlidir. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum'a da teşekkür ediyorum.

Kanun teklifinde ayrıca afet ve acil durum hâllerinde AFAD, ilgili valilik veya acil çağrı merkezlerinin ihtiyaç duyduğu telefon, abone ve konum bilgilerinin gecikmeksizin karşılanması, mücbir sebep hâllerinde Enerji Bakanlığı tarafından Maden Kanunu kapsamındaki mali yükümlülüklerin ertelenmesi ve taksitlendirilmesine karar verilebilmesi, tabii afetlerden dolayı mağdur olan vatandaşların elektrik ve doğal gaz faturalarının Cumhurbaşkanı tarafından bir yıla kadar ertelenebilmesi ve dağıtım şirketlerinin bundan kaynaklı finansman maliyetlerinin karşılanması, yurt dışında yaşayan insanımızın döviz cinsinden bireysel emeklilik sistemine girebilmeleri, yurt dışında süresiz ikamet iznine sahip olan vatandaşlarımızın çalışma şartı aranmadan dövizle askerlik uygulamasından yararlanabilmeleri, Kimlik Bildirme Kanunu'na göre yapılan bildirimlerin elektronik ortamda yapılabilmesi, dernek üyelik bilgilerinin mülki idare amirliğine bildirilmesi, bunu yerine getirmeyenlere idari para cezası verilmesi ve derneklerle ilgili kayıtların elektronik ortamda yapılabilmesi ve diğer bazı konularla ilgili düzenlemeler de yapılmaktadır.

Konuşmama son verirken Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek verdiğimiz kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)