| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 10.03.2020 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 196 sıra sayılı Yasa Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Öncelikle iki ön saptama yapmakta yarar var, sonra özellikle teknik açıdan anayasallık sorunu üzerine değineceğim. İlk saptama şu: 27'nci Yasama Döneminin 22'nci torba önerisiyle toplamda 782 maddeyi görüşmüş olacağız. Bu isimsiz torbayla, adsız torbayla 40 maddeyle 21 kanunda değişiklik yapılıyor ve bunların içinden 12 yasa 5 farklı komisyonda birden çok kez görüşülmüş. Bugüne kadar Mecliste görüşülen 78 teklifin madde sayısı 1.207, bunların yarıdan fazlası, yüzde 65'i yani 782 maddesi torba maddelerden oluştu. Sarayda 56 CBK'yle 2.078 madde gerekçesiz olarak yürürlüğe sokuldu. Neredeyse Meclisin 2 katı kadar çalışmış oldu tek kişi.
Şimdi, anayasallık sorununa baktığımız zaman anayasallık sorununu iki açıdan, iki başlık altında ele alacağım. Birincisi, usul açısından; ikincisi, esas bakımdan. Usul açısından iki alt başlık: Yapılması gerekenin yapılmamış olması birincisi, ikincisi ise kaçınılması gerekenin yapılmış olması. Nedir yapılması gerekenin yapılmamış olması? İç Tüzük madde 38'e göre Anayasa'ya uygunluk incelemesinin yapılmamış olması. İç Tüzük madde 38'de şu 4 koşul öngörülmektedir: İlkin anayasallık değerlendirmesi yapılmalı ön koşul olarak ve anayasallık değerlendirmesi üzerine bir ön karar verilmeli. Bu yetki münhasır yetkidir yani Komisyonun tekel biçiminde sahip olduğu yetkidir, bu birincisi. İkincisi, bu inceleme yapıldıktan sonra ön karar verilmelidir. Üçüncüsü, Anayasa'nın sözüne ve özüne uygunluk açısından incelemelidir Komisyon. Dördüncü olarak da Anayasa'ya aykırıysa gerekçeli biçimde reddetmeli, değilse kabul etmelidir. Bu 4 koşuldan hiçbiri bu torba yasanın, bu adsız yasanın görüşülmesi sırasında yerine getirilmemiştir. Komisyon Başkanı "Anayasa'ya aykırılık sorunu yok. Biz bu konuyu inceledik, Anayasa'ya aykırı bir durum söz konusu değildir." biçiminde yanıt vermiştir. Oysa 38'inci maddeye göre bu yetki, Komisyonun tekelci yetkisidir, bir başka birim böyle bir incelemede bulunamaz. Bu nedenle Anayasa madde 11'deki "Kanunlar Anayasa'ya aykırı olamaz." kuralının başlangıç maddesi olan İç Tüzük 38 ihlal edildiği için Anayasa'ya aykırılık oluşturmaktadır.
İkincisi ise kaçınılması gereken bir yasa yapım tarzına başvurulmuş olması, bu da torba yasadır. Torba yasa üzerinde duruldu ama ben durulmayan konularına, yönlerine özellikle dikkat çekmeye çalışacağım. Üzerinde çok durulan alanlar: Anayasa'ya neden aykırıdır? Çünkü genel ve soyut norm olma özelliğini ihlal etmektedir, bir. İkincisi, ulaşılabilir, anlaşılabilir ve öngörülebilir olma özelliğini ihlal etmektedir yasanın. Üçüncüsü, torba yasa yapım tarzı normlar hiyerarşisini alt üst etmektedir ama tabii ki yerindelik açısından da yasa kamu yararını sağlama yerine yeni toplumsal sorunları yaratma riskini de beraberinde getirmektedir. Ama daha yakından incelendiği zaman torba yasa yapım tarzı, esasen Mecliste uzmanlık incelemesi açısından asıl komisyon-tali komisyon ayrımını ortadan kaldırmaktadır. Komisyonlar arasında iş yükü eşitsizliği yarattığından, nimet ve külfetlerin paylaşımı bakımından bir eşitsizlik yaratmaktadır. Üçüncüsü, uzmanlık ilkesini yok etmektedir. Bu çerçevede, Plan ve Bütçe Komisyonu "her şey komisyonu"na dönüştürülmüş bulunmakta ve daha önce birçok komisyonda görüşülen, kabul edilmeyen, reddedilen maddeler buraya getirilmekte ve âdeta bu adsız yasada olduğu gibi Plan ve Bütçe Komisyonu bir perdeleme komisyonuna dönüştürülmektedir. Bu açıdan, esasen, Plan ve Bütçe Komisyonunun saygınlığı açısından ciddi bir sorun karşısında bulunuyoruz.
Bir komisyonun mutfak görevi görmesi, uzmanlık işlevi görmesi bir yana, bir kiler işlevi bile görememektedir bu komisyon. Ama bununla sınırlı kalmamaktadır torba yasa uygulaması, aslında Anayasa Mahkemesinin de denetimini zorlaştırmaktadır. Çünkü, Anayasa Mahkemesi, kendisine gelen yasaları uzmanlık alanlarına göre raportörlere dağıtmaktadır. Fakat, 20-30 kanunu kapsamına alan bir torba yasanın uzmanlara dağıtılması, raportörlere dağıtılması söz konusu olamamakta ve Anayasa'ya uygunluk denetimi Anayasa Mahkemesi tarafından yapılamamakta ve çoğu zaman reddedilmek suretiyle uygulamaya bırakılmaktadır bu iş. Neden Anayasa'ya aykırıdır? Dikkat edin, 6771 sayılı Yasa'yı, 2017 Anayasa değişikliğini alkışlayan ve destekleyen milletvekilleri lütfen dinlesin. Evet, sayı olarak çok azsınız ama lütfen dinleyin. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Çünkü, sizin yaptığınız Anayasa değişikliğini şu anda savunma konumuna düşmüş bulunuyorum. Anayasa'ya saygı adına, Anayasa'ya, ortak andımız adına bunu yapmaya çalışıyoruz.
Birincisi, artık bakanlar kurulu lağvedildiği için yasa tasarısı söz konusu değildir, bu nedenle esasen torba yasanın kaynağı olan yasa tasarısı söz konusu değildir.
İkincisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kanun teklifini tekelci yetki olarak kullanmaktadır ve bu yetkiyle torba yasa bağdaşmamaktadır.
Üçüncüsü, daha önce mevcut olmayan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, 2017 Anayasa değişikliğinde kabul edildiği için, bu tür düzenlemeler, Anayasa'ya uygunluk kaydı altında hızlı düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılacağından torba yasaya gerek yoktur.
Dördüncüsü, torba yasayla esasen kaldırılmış olan yasama inisiyatifi yasa tasarısı örtülü bir biçimde kullanıldığından Anayasa'ya karşı hileli bir durum söz konusu olmaktadır.
Beşincisi, biraz önce sevgili Başkan Vekilimizin belirttiği ve Sayın Tanal'ın da vurguladığı gibi, bu torba yasanın temel kanun olarak görüşülmesi açıkça eylemli İç Tüzük ihlalidir. Bu bakımdan, İç Tüzük madde 90'a aykırıdır.
Altıncısı, bu düzenleme tarzı İç Tüzük'ten kaynaklanmamaktadır yani torba yasa düzenlemesinin kaynağı İç Tüzük değildir. İç Tüzük tematik yasayı, kod yasayı düzenlemek için herhangi bir engel oluşturmamaktadır.
Yedincisi, biraz önce belirttiğim üzere sayın vekiller, Anayasa Mahkemesinin denetimi zorlaşmaktadır. Nasıl ki biz komisyonlarda uzmanlık denetimini yapamıyorsak, Anayasa Mahkemesi de Anayasa'ya aykırılık denetimini yapamamaktadır.
Bu açıdan, usul bakımından belirttiğim iki nedenle -birincisi, 38'inci maddenin uygulanmaması; ikincisi, torba yasa uygulaması nedeniyle- Anayasa'ya aykırıdır. Her ikisi bir araya gelince açıkça Anayasa'ya aykırı hâle gelmektedir.
Esasa ilişkin olarak baktığımız zaman, birincisi -madde 2 ve 23- Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasa alanına müdahalesinin bir itirafıdır. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yoluyla gidilen yasasızlaştırma sürecinin sakıncası burada açıkça itiraf edilmiştir, bu önemlidir.
İkinci bir konu, dernekler konusudur. Çok üzerinde duruldu, ben sadece değineceğim. Burada kullanılan gerekçe cemaatlerin örgütlenmesinin yarattığı sakıncadır. Oysa eğer cemaatlerin bu özgürlüğü kötüye kullanmasının önüne geçilmek isteniyorsa Anayasa madde 24 çerçevesinde örgütlenen cemaatlerin cemiyet biçiminde örgütlenmesi özendirilir ve bu sakınca ortadan kaldırılır yoksa Anayasa'nın 33'üncü maddesinin ihlal sonucunu doğuran bir düzenlemeyle değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaboğlu, devam edelim.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ayrıca, tabii ki üniversiteler konusundaki düzenlemedeki gayriciddi ve samimi olmayan yaklaşım; yine, dövizle bireysel emeklilikte Cumhurbaşkanına tanınan yetkinin Anayasa'ya aykırılığı; ayrıca 24'üncü maddeyle getirilen düzenleme özellikle yenilenebilir enerji alanı ilan edilen özel mülkiyete tapuda üç yıl süreyle şerh konmasının Anayasa madde 35'e aykırılığının ötesinde, size çok önemli bir konuda, özellikle silah üretiminde, izinsiz silah üretiminin yaptırıma bağlanması konusunda, Anadolu topraklarında, Türkiye ülkesinde Amerikalı karı kocanın mutluluğu adına dağ keçisinin öldürülmesi... Hangi döneme rastlamıştır? (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaboğlu, tamamlayalım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum.
Özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinde Hayvan Hakları Komisyonu üzerinde yapılan ciddi çalışmalar sonucu bütün partilerin havyan haklarını güvence altına alma konusunda uzlaşmaya vardığı dönemde Amerikalı karı kocanın Türkiye ülkesinde hayvanlarımızı, katletmesi, esasen, neden silahsızlanma konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncü olması gerektiğinin ciddi bir kanıtıdır. Tabii ki ben Dünya Kadınlar Günü'nde erkeklerin kadınlarımızı katletmesini de buraya dâhil ediyorum neden bireysel silahsızlanmaya gitmemiz gerektiği konusunda. Bu vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisi silahlanmayı meşrulaştırıcı bir düzenleme yapmamalıdır, bu tür düzenlemelerden kaçınmalıdır. Bizim için önemli olan yaşam hakkıdır, silahlanma hiçbir biçimde hak değildir, hele hele deniz ötesi ülkelerden gelip Anadolu'da hayvan katleden kişilere olanak tanımak olmamalıdır Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevi.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)