GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 21'inci yüzyılın Avrupa Birliğinin mülteciler ve göçmenler meselesinde yanlış ve başarısız politikalarına sahne olduğuna, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ile 1967 Protokolü'nün mülteci haklarını belirleyen en temel hukuki belgeler olduğuna, 2011 yılından bu yana Suriye'nin, Esad rejimi, terör örgütleri ve emperyal aktörler tarafından kaos ortamına dönüştürüldüğüne, Türkiye'nin geçici koruma statüsü dâhilinde Suriye vatandaşlarına kapılarını açtığına ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri doğrultusunda insanlık onuruna yakışır imkânlar sunduğuna, Avrupa Birliğinin mülteci meselesine sadece ekonomik açıdan bakmayı bırakması gerektiğine, dünyada en fazla mülteciyi misafir eden tek ülkenin Türkiye olduğuna, Yunan Hükûmetinin mültecilere yönelik insanlık dışı tutumu nedeniyle mağdur olan sivillere sınır bölgesindeki vatandaşlar ile kolluk kuvvetleri tarafından yardım edildiğine, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin talimatları uyarınca bölgeye giysi ve gıda yardımı yapı
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:11.03.2020

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

21'inci yüzyıl, Avrupa Birliğinin mülteciler ve göçmenler meselesinde yanlış ve başarısız politikalarına sahne olmaktadır. Bir kez daha, Batı kültürünün ve Batı siyasetinin zihnî ve fikrî kodlarının materyalizm, Darvinizm, sömürgecilik ve ırkçılıkla özürlü olduğuna şahit oluyoruz. Türkiye'nin "sınır hattında güvenli bölge" vurgusunu kulak arkası edenler, kendi değerlerinin hukuki esaslarına uymaktan imtina etmektedirler. 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, mülteci haklarını belirleyen en temel hukuki belgedir.

Sayın Başkan, sükûneti sağlayabilirsek... Sesler geliyor, rahatsız oluyorum yani.

BAŞKAN - Sayın Akçay'ın konuşmasına birazcık izin verelim arkadaşlar.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu, önemli efendim.

Hâlâ devam ediyor, görüşme bitince ben devam edeceğim efendim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Özür dilerim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Efendim, insicamım bozuluyor.

BAŞKAN - Haklısınız, haklısınız Sayın Akçay, kusura bakmayın.

İstediğiniz noktadan başlayabilirsiniz.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Konuşmam bir bütünlük arz ettiği için, eğer izin verirseniz baştan almak istiyorum.

BAŞKAN - Nasıl uygun görürseniz.

Buyurun, rahat rahat konuşun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

21'inci yüzyıl, Avrupa Birliğinin mülteciler ve göçmenler meselesinde yanlış ve başarısız politikalarına sahne olmaktadır. Bir kez daha, Batı kültürünün ve Batı siyasetinin zihnî ve fikrî kodlarının materyalizm, Darvinizm, sömürgecilik ve ırkçılıkla özürlü olduğuna şahit oluyoruz. Türkiye'nin "sınır hattında güvenli bölge" vurgusunu kulak arkası edenler, kendi değerlerinin hukuki esaslarına uymaktan imtina etmektedirler. 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü, mülteci haklarını belirleyen en temel hukuki belgedir.

İç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Suriye, Esad rejimi, terör örgütleri ve emperyal aktörler tarafından kaos ortamına dönüştürülmüştür. Suriye vatandaşları, Esad'ın bilinçli politikalarıyla Türkiye başta olmak üzere Ürdün, Lübnan, Irak gibi ülkelere göç ettirilmiştir. Türkiye'de 29 Nisan 2011 tarihinden bu yana geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı 3,5-4 milyon civarındadır. İdlib bölgesinde, özellikle son iki ay içerisinde, rejim unsurları ve Rus birlikleri tarafından gerçekleştirilen hava ve kara saldırıları sonucunda milyonlarca Suriye vatandaşı göç etmeye mecbur bırakılmıştır. Türkiye, geçici koruma statüsü dâhilinde, Suriye vatandaşlarına kapılarını açmış ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri doğrultusunda, insanlık onuruna yakışır şekilde imkânlar sunmuştur.

27 Şubat 2020 tarihinde İdlib'de rejim unsurları tarafından askerlerimize düzenlenen hain saldırı sonrasında gerilim tırmandırılmış ve yeni bir göç dalgası meydana gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edelim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 18 Mart 2016 tarihinde mültecilere ilişkin ortak eylem planı oluşturulmuş ve Türkiye, bu kapsamda alınan 6 maddelik karara harfiyen riayet etmiştir fakat planın maddelerini oluşturan koşullarda kökten değişiklikler olmuş ve Türkiye, yoğun göç dalgası neticesinde, sınır kapılarını açma mecburiyetinde kalmıştır. Esad rejiminin zulmünden kaçan, içerisinde çok sayıda çocuğun da bulunduğu siviller, Yunan kolluk kuvvetlerince işkence ve zulme tabi tutulmaya devam edilmektedir. Yunanistan, Cenevre Sözleşmesi'ni ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3'üncü maddesi kapsamında oluşturulan geri gönderme yasağını ihlal etmektedir. Avrupa Birliğine üye ülkeler tarafından yapılan açıklamalarda Türkiye, acımasız ve temelsiz eleştirilere maruz bırakılmakta...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edelim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - ...2011'den bu yana Türkiye üzerinde ekonomik ve sosyolojik boyutta yüksek maliyetlere neden olan mülteci meselesi hafife alınmaktadır. Almanya'nın 9 Mart 2020 tarihinde 18 yaşından küçükleri ülkesine kabul edeceğini açıklaması ve mülteci krizini Türkiye'ye mündemiç yorumlaması, gayrisamimi ve art niyetlidir.

Avrupa Birliği, mülteci meselesine sadece ekonomik açıdan bakmayı bırakmalıdır. Türkiye, mültecileri zor kullanarak sınırlara göndermemiştir. Egemenliğinden gelen meşru yetkilerine dayanarak sınır kapılarını açmıştır. Türkiye, dünyada en fazla mülteciyi ülkesinde misafir eden tek ülkedir. Türkiye, mülteci meselesinde insani değerler açısından medeni bir tutum sergilerken Yunanistan ve Türkiye'deki uzantıları, insafsızlıklarını ayyuka çıkarmışlardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Öyle ki Avrupa Birliği ve Yunanistan'ı eleştirmek yerine Türkiye'nin sığınmacıları bir araç olarak kullandığını söyleyecek kadar vicdansızlaşmışlardır.

6 Mart 2020 tarihinde Yunanistan vatandaşları, kendi Hükûmetlerinin göçmen karşıtı eylemlerini protesto etmek için sokaklara dökülmüşken içimizdeki bazı odaklar göçmenlere "Bu, Afgandır; bu, Suriyelidir." şeklinde âdeta ırk testi yapar olmuştur. Bu, ırkçılık değil de nedir? Yunan Hükûmetinin insanlık dışı tutumu nedeniyle mağdur olan sivillere sınır bölgesindeki vatandaşlarımız ve kolluk kuvvetlerimiz tarafından yardım edilmiştir.

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, mültecilerin yaşadığı bu drama kayıtsız kalmamış ve 5 Mart 2020 tarihinde talimatları uyarınca bölgeye giysi ve gıda yardımı yapılarak sınırda zor şartlar altında bulunan çocuklar için kreş açılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Parti teşkilatlarımızın ve Ülkü Ocaklarının sınırdaki yardım faaliyetleri devam etmektedir. Türkiye'nin, mülteci meselesinde Türk-İslam medeniyetinin şuuru gereğince âlemşümul ve örnek bir tavır sergilediğine hiç şüphe yoktur.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.