GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:11.03.2020

HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mart dolayısıyla, kadınların yaşadığı her türlü şiddet, baskı, çok boyutlu ayrımcılık ve ötekileştirme politikalarına karşı etkin mücadele hattının oluşturulması, yaşamın tüm alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına dönük etkin politikaların belirlenmesi için bir araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, biz kendini bir "kadın partisi" olarak tanımlayan, kadınların yararına, kadınların hayatlarına dokunacak, kadınların mevcut ezilme ve sömürü koşullarını değiştirmeye dönük her türlü teklifi sunan, bu teklifleri destekleyen, "evet" diyen bir partiyiz. Buradan, özellikle bütün kadın arkadaşlarımızı, ideolojik düşüncelerimizi, parti kimliklerimizi bir tarafa bırakarak, kadın kimliğiyle, verdiğimiz bu öneriyi kabul etmeye davet ediyoruz. Son söyleyeceğimi başta söylemiş olayım.

Değerli arkadaşlar, geçen yıl içerisinde toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi çok tartışıldı, çok başka bir biçimde manipüle edildi ama ben kısaca toplumsal cinsiyet eşitliğinin en basit tabirle ifadesini size okuyayım. Kadın ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanında eşit olmalarına, toplumsal yaşama eşit bir biçimde katılmalarına, eşit olanaklardan faydalanmalarına denir toplumsal cinsiyet eşitliği.

Değerli arkadaşlar, peki, biz Türkiye olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ne durumdayız? Biraz istatistiklere bakmak gerekiyor. Dünya Ekonomik Forumu her yıl yaptığı araştırmalardan bir tanesini daha yapmış ve maalesef, Türkiye'nin her geçen gün toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda geri sıralara düştüğünü ifade etmiş, tespit etmiş. Buna göre, geçen yıl 149, bu yıl 153 ülke arasında 130'uncu sırada olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda en geri sırada yer alan bir ülke hâline gelmişiz değerli arkadaşlar.

Şimdi, her yıl bu konuda benzer raporlar açıklanıyor ve bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. Biz de bu kürsülerden toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine çokça konuşmalar yaptık. Birkaç gündür, özellikle 8 Mart vesilesiyle CHP ve bizler tarafından -HDP Grubu olarak en fazla biz ama diğer partilerden de- kadınların uğramış olduğu ayrımcılıkla ilgili birçok şey söylendi.

Arkadaşlar, kadınlar nasıl ayrımcılığa uğruyor? Bir: Toplumun birçok alanından kadınlar maalesef izole ediliyor. Kadınlara bir kimlik belirlenmiş; bu kimliğe göre, anne, kız kardeş, kız çocuğu olabilirler ama kadınlar kendi kimlikleriyle, kadın olma kimlikleriyle toplum içerisinde maalesef var olamıyorlar.

Kadınlar, iş alanında sürekli bir biçimde ayrımcılığa uğruyorlar. 8 Martın yani "eşit işe eşit ücret" mücadelesinin verilmesinin üzerinden yaklaşık iki yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ kadınlar iş yaşamında emeklerinin karşısında "eşit ücret" talepleriyle sokaklara dökülüyorlar. Maalesef, Türkiye'de cinsiyet eşitsizliğinin boyutu, sadece iş yaşamında değil, kadınların bire bir yaşamlarına dokunan bir durumda.

Değerli arkadaşlar, 2019 yılında, sadece bir yıl içerisinde, tespit edilen rakamlara göre, 474 kadın, erkek şiddeti sonucunda yaşamını yitirmiş yani erkekler tarafından katledilmiş; bunların 50'si sokak ortasında yani toplumun içerisinde katledilmiş ve maalesef, boğazları kesilerek, satırlarla, bıçaklarla, aslında, örgütlenen bu erkek şiddeti, IŞİD'vari yöntemlerle kadınları katletmiş. Yani toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin geldiği noktada kadınlara bir yaşam alanı bile yok.

Bunun, bu kadın cinayetlerinin, bu kadına eşitsiz yaklaşımların politik olduğunu sürekli bir biçimde ifade ediyoruz çünkü iktidarın en üst mekanizmalarında her defasında "Boşuna uğraşmayın, kadın-erkek eşit değil." ifadeleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Yine, her alanda "Sen kadınsın, bir kadın olarak sus!" ifadeleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Maalesef, bu Meclisin kendisi bile erkek egemen bir Meclis, erkeklere göre dizayn edilmiş bir Meclis ve maalesef, büyük mücadelelerimiz sonucunda geldiğimiz noktada 600 milletvekilinden sadece 103'ü kadın milletvekili.

Yine, maalesef, kadınlar kadın mücadelesi yürüttükleri için, kadın mücadelesinde ön saflarda oldukları için şu anda kadın milletvekillerimiz cezaevinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Başkanım, bir dakikayla toparlayayım.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Aybüke Öğretmen nerede o önergede? Aybüke Öğretmen var mı orada?

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Biz kadın ayrımı yapmıyoruz.

BAŞKAN - Değerli arkadaşım, niye oradan bağırıyorsunuz?

Siz buyurun Sayın Başaran.

Sessiz olalım değerli arkadaşlar.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben en başta ifade etmiştim; bir defa daha ifade edeyim sevgili kadın arkadaşım: Biz, kadınlara yönelik her türlü şiddetin karşısındayız, keşke siz de kadınlara yönelik her türlü şiddetin karşısında olup bu önergemize "evet" diyebilseydiniz ama sizin bağımlı olduğunuz sistemin kendisi "erkek", kendisi "tek adam" olarak inşa edilmiş bir sistem. Onun için siz buna "evet" diyemeyeceksiniz, onun için eş başkanlık sistemimize bu kadar yoğun bir biçimde saldırıyorsunuz, onun için bizim kurmuş olduğumuz bir sistemin karşısında kayyumlar atıyorsunuz. Kayyumların yaptığı ilk faaliyetler de kadın kurumlarını kapatmak, kadın çalışmalarını bir şekilde askıya almak oluyor.

İşte tam da bu nedenden, siz İstanbul Sözleşmesi'ni yani bu ülkede, kadınlara yönelik ayrımcı yaklaşımları önlemek için imzalanmış olan İstanbul Sözleşmesi'ni ilk defa bu yıl tartışmaya açtınız. İşte onun için bu Meclis çatısı altında, maalesef, kadınların boşandıktan sonra üç kuruşa mahkûm olduğu, mecbur olduğu bir dönemde kadınların nafaka hakkını tartışmaya açtınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayın Sayın Başaran.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Kusura bakmayın.

İşte bu yüzden kadınlar, kameraların önünde IŞİD'vari yöntemlerle boğazları kesilerek "Ben ölmek istemiyorum!" çığlıkları içerisinde katlediliyor. İşte tam da bu nedenden, kadınlara "Siz, sadece gündüz sokağa çıkabilirsiniz, eyleminiz bile gündüz olabilir." yaklaşımınız nedeniyle, akşam İstiklal'e çıkan kadınları sizin erkek bakış açınız darbetti, saçlarından sürükleyerek gözaltına aldı.

Değerli kadın arkadaşlarım, özellikle size bir kez daha sesleniyorum: Kadına yönelik bu şiddetin ideolojisi yoktur; bu, kadın kimliğimize saldırıdır. Gelin, hep beraber kadına yönelik şiddetin engellenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin oturtulması için bu komisyonu kuralım; hep beraber araştıralım, çözüm mekanizmalarını hep beraber bulalım ve en nihayetinde, kadın özgürlükçü, eşitlikçi bir sistemi hep beraber kuralım diyorum.

Bütün kadın arkadaşlarımın 8 Martını buradan bir kez daha kutluyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)