GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:11.03.2020

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, yani çok konuşuldu, üzerine daha fazla konuşmayı da artık anlamsız buluyorum. Bu, bir torba; içinde bir sürü şey var ve biz maalesef o kadar konuşuyoruz ki "Bu türden torba yasaları getirmeyin." diye hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem burada ama hiçbir şekilde tınmıyorsunuz ve herhangi bir şekilde bir değiştirme adımı da atmak istemiyorsunuz.

Şimdi, bu yasa maddeleri içinde benim en çok dikkatimi çeken birkaç madde var, onlar üzerinde esasında konuşmak istiyorum. Tabii ki, gazilerle ilgili bir düzenleme var, afetlerde elektrik meselesiyle ilgili bir düzenleme var, bunları konuşacağız. Tabii, asıl önemlisi -her ne kadar karşı argümanlarınız var ama ikna edici değilsiniz- Dernekler Yasası'yla ilgili yapmak istediğiniz değişiklikler var, bunlar üzerinde konuşacağız. Fakat 4 madde var ki onlarla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum: Bunlardan 2'si, daha doğrusu 4'ü de ekonomiyle ilgili ve ekonomide gerek döviz sorununu aşmakla ilgili olarak gerekse üretimi artırmaya yönelik olmak üzere maddeler var burada ve bu maddelerden, anlaşılan, medet umuyorsunuz.

Doğrusunu isterseniz, tabii, şöyle bir pozisyonda da olmayı hiç arzulamıyorum yani sürekli olarak negatif şeyler söylemek değil amacımız burada. Güzel şeyler yapsanız güzel yaptığınızı da söylerdik herhâlde ama doğrusunu isterseniz o kadar konuştuk yine Plan ve Bütçe Komisyonunda ve burada da konuştuk. Demeye çalıştık ki "Ya, arkadaşlar yani bu ekonomi politikasında yanlışlar yapıyorsunuz." Dünyada önemli değişiklikler var ve siz bugüne kadarki iktisat politikalarınızla, ihtiyacımız olan şeyi yapmıyorsunuz. Nitekim o da sonuçları itibarıyla baktığımızda yüksek enflasyon, yüksek işsizlik ve düşük bir üretimle cereyan ediyor. Fakat son zamanlarda özellikle birkaç değişkende olumlu görülen iyileşmeleri referans vererek konuşuyorsunuz. İşte, geçenlerde Sayın Bakan da benzer şeyler söyledi: "Bakın, şurada bir iyileşme var, -efendim, işte, ne bileyim- Tüketici Güven Endeksi'nde bir iyileşme var, işte, Reel Sektör Endeksi'nde bir iyileşme var." "Dibe vurduk ama dipten yükseliyoruz, çıkıyoruz krizden." diye bir çabanız var, ikna etmeye çalışıyorsunuz. Ama doğrusunu isterseniz hadiseler öyle değil arkadaşlar, hele hele bu coronavirüs hikâyesi geldiğinden bu yana, doğrusunu isterseniz ben sizin yerinizde olsam yani iktidarda olsam şiddetli bir şekilde alarme olurdum. Çünkü gerçekten bu virüsün etkileri -ki küresel bir virüs bu- özellikle bizim gibi ekonomisi dibe çökmüş, oradan çıkmaya çalışan bir ekonomide önemli zararlar ortaya çıkarabilir diye düşünüyorum.

Mesela, son günlerde yine corona virüse rağmen petrol fiyatlarının düşmesiyle ilgili olarak "Gördünüz mü bakın, işte bu bir fırsat, efendim, enflasyonu da aşağı çekeceğiz." diyorsunuz. Doğru yani petrol fiyatları düştüğünde enflasyonla ilgili olarak da bir baskılama yaratır; bu da doğru ama arkadaşlar, dövize bakıyorsunuz değil mi? Döviz de tam aksine yükselmeye devam ediyor. Dolayısıyla da bu tür tedbirler palyatiftir ve ciddiye almanız gereken tedbirler değildir.

Şimdi, bu 4 maddeden 1 tanesi, bu bireysel emeklilikle ilgili olan düzenleme; dövizle, katılımla ilgili bir düzenleme yapmaya çalışıyorsunuz. Doğrusunu isterseniz, bunun çok riskli olduğunu söylemem lazım yani özellikle devletin de bu yüzde 10 civarında bir katkı payı sunmak zorunda kalışının -özellikle dövizle yapılacak olmasından dolayı- zaten döviz sorunu çeken bir ekonomide, gelenin ve gidenin dengesi nedir? Doğrusunu isterseniz bunu tam olarak bilmiyoruz ama Plan ve Bütçe Komisyonunda bütün sorularımıza rağmen de bir cevap alamadık.

Bunun dışında, yine dövizle ilgili olarak, çalışma şartı aranmaksızın artık, dövizle askerlik yapılmasının önünü açıyorsunuz. Bunun da yaratacağı komplikasyonlar var, en azından, daha önce çalışma şartı koyduğunuz insanlarla ilgili olarak büyük bir eşitsizlik üretmiş olacaksınız.

Asıl iki tane konu daha var ki tabii, sürem bitti...

Sayın Başkanım, bir dakika veriyorsunuz herhâlde değil mi?

BAŞKAN - Bir dakikada tamamlayalım lütfen.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum.

Teşekkür ederim.

Bir tanesi, Kredi Garanti Fonu'ndan KOBİ'lere verilecek olan miktar 25 milyar değil, 35 milyar olsun istiyorsunuz, bir de işverenlere 75 lira asgari ücret desteği veriyorsunuz.

Şimdi, doğrusunu isterseniz, bu işveren yanlısı tutumunuz, hakikaten ölçüyü kaçırıyor arkadaşlar. Bir kere şunu görmek zorundasınız: Kredi Garanti Fonu'na verdiğiniz destekler, sonuçta bu insanların da sorununu çözmüyor. Niye çözmüyor biliyor musunuz arkadaşlar? Bugün KOBİ'ler borçlanmak zorunda. Yani borçlanmak bir tercih meselesi değil, "Hadi bugün borçlanalım." diyerek borçlanmak durumunda değiller bunlar; borçlanmak zorundalar bunlar. Dolayısıyla da verdiğiniz krediler doğrudan doğruya borçluluklarını gidermeye yönelik olarak kullanılacak ve üretime yansımasının çok sınırlı olacağını düşünüyorum.

Öte yandan, işverenlere 75 lira asgari ücret desteği veriyorsunuz. Yani doğrusunu isterseniz -yine bu maddeler üzerinde konuşacağız, daha sonra da bir söz alacağım- bu konudaki yaklaşımınızla da gerçekten ölçüsüz bir şekilde işveren yanlısı bir tutumu tercih ediyorsunuz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)