GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:67
Tarih:11.03.2020

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Esasında, bu 2'nci madde bir ek madde ve bu ek madde, yanılmıyorsam, 1959 tarihli, afetlerde ne yapılması gerektiğiyle ilgili bir kanuna eklenecek olan bir madde. Ve bu madde, özellikle deprem gibi afetlerin olduğu bölgelerde elektrik ve doğal gaz borçlarını bir yıl süreyle ertelenmesini amaçlıyor ve bu erteleme süresi içinde de -ilginç olan burası- elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini Hazine ve Maliye Bakanlığı karşılıyor.

Demin, esasında, şahsım adına konuşurken ifade etmeye çalışmıştım. Yani bu, iktidarın olaylara bakışındaki tercihin daha çok işverenlerden yana olmasından kaynaklanan bir çarpıklığın bir örneği diye düşünüyorum.

Şimdi, bakın, arkadaşlar, Hazine ve Maliye Bakanlığı dağıtım şirketlerinin finansal maliyetlerini, ödenmemekten dolayı finansal maliyetlerini neden karşılıyor? Çünkü açıkça bunun cevabı şu: Bunlar gelir kaybediyorlar, gelir kaybettiklerinden dolayı Hükûmet kendini sorumlu hissediyor, diyor ki: "Bu dağıtım şirketlerine destek vermek lazım. Bu bir yıl süreyle ertelemeyi biz yapıyoruz. Ama bu bir yıl süreyle yapılan ertelemenin sonucunda ortaya çıkacak olan maliyetlerin de bu şirketler tarafından ödenmesi doğru olmaz." Fakat arkadaşlar, depremzedeler -Allah aşkına- gelir kaybına uğramıyor mu? Onların neden erteleniyor da onların affedilmiyor, tıpkı elektrik şirketlerinin maliyetlerinin affedilmesi gibi? Neden bu yapılamıyor? Çünkü arkadaşlar, demin de ifade ettiğim gibi, mevcut iktidar işverenden yana bir tavır alıyor ve işverenden yana aldığı tavrı da bir şekilde bir çerçeve içinde, bir algı operasyonuyla sanki olmamış gibi bir hâle getiriyor.

Şimdi, bakın, bugün Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşma yaptı. Konuşmasında -dikkatimi çekti- doğal afetlerden söz ediyor ve o sırada diyor ki: "Kentsel dönüşümün yükünü hep beraber paylaşmamız gerekir." Çok doğru çünkü sonuç olarak bir deprem olmuş, bir afet olmuş, efendim, bir zarar ortaya çıkmış "Hepimiz paylaşalım." diyor. Peki, bu yaklaşım neden depremzedelerle özellikle son Elâzığ ve Van depreminde zarara uğrayan insanlarla ilgili olarak düşünülemiyor, kurgulanamıyor? Bu, mesela sormamız gereken, sizin de özellikle sormanız gereken bir soru gibi geliyor bana.

Şimdi, arkadaşlar, bir başka yanını da söyleyeyim size. Zaman zaman bunu söylemeye çalışıyorum ama bu kadar kısa süreyle insan derdini de anlatamıyor yeteri kadar fakat Türkiye'de elektrik dağıtım işleri özelleştirilirken büyük bir hata yapıldı, dünyanın hiçbir ülkesinde olmadık bir biçimde, dağıtım şirketleri ile elektrik perakende şirketleri aynı mülkiyet yapısı içinde oluşturuldu. Bölgelerin verilmiş olduğundan giderseniz, bölgelere ait bir tekel hakkı verilmiş oldu ve dolayısıyla da bu şirketler zaten çok yüksek kâr marjlarıyla çalışıyor arkadaşlar ve maalesef, bu, Sanayi Bakanlığının konusuna giren bir mesele belki ama -defalarca, zaman zaman Plan ve Bütçe Komisyonu konuşmalarımda da söylediğim gibi- burada bir hata var ve bu hataya devam ediyoruz. Bugün tüketicilerin kullandıkları elektrik fiyatlarına karşılaştırmalı olarak bakarsanız çok daha yüksek fiyatlar ödemek durumunda kaldığımızı görürsünüz; doğal gaz da aşağı yukarı aynı şekilde, orada da BOTAŞ var; bütün dağıtım devlet tekeli olarak yapılmış oluyor.

Şimdi, dolayısıyla, bu tür sorunların olduğu bir yerde afetler gerçekten de paylaşılması gereken, özellikli olan hadiseler yani toplumun her kesiminin şu veya bu şekilde katılması gereken durumlar. Nitekim, bugün Cumhurbaşkanımız bunu söyledi fakat önümüze bu madde geldi. Ben, bunun gerçekten aynı mantığın parçaları olmadığını sizlere anlatmaya çalıştım -bilmiyorum ne kadar anlatabildim ama- bu, gerçekten de kabul edilebilir bir tutum, kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - O sebeple de yani bu saatten sonra herhâlde Komisyonun "Bunu tekrar düşünelim, konuşalım." demeyeceğini bildiğime göre, esasında sadece bu lafı söylemiş oldum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)