| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 11.03.2020 |
ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de bir ekonomik kriz var ve bu krizin sebebi de -herkes tarafından bilindiği gibi- ciddi bir istikrarsızlık sorunudur. Ülkede toplumsal barış sorunludur, ülkede hukuk sorunludur, iktidar sorunludur, bilim dünyası sorunludur, eğitim sorunludur, haber alma hakkı sorunludur, bölgeler arası eşitlik ve fırsat eşitliğine yaklaşım sorunludur ve bütün bunların bileşkesi olan ekonomik yaşam da sorunludur. On sekiz yıllık AKP iktidarının Türkiye halklarına armağan etmiş olduğu yaşam standardı, ekonomik krizin yanında sosyal, siyasal ve toplumsal krizlerdir. Derinleşen bu krizleri bu iktidarın aşması mümkün değildir çünkü bu iktidarın kendisi bizzat krizin kendisidir. Bu iktidar kendi çöküşüne her gün biraz daha yaklaşmaktadır. Ticaret, sanayi ve hizmet sektörleri ağır vergi yükü altındadır. Bu orantısız vergi yükünün neredeyse tamamını yoksul halk ödemektedir; kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve yoksul halklar bunun yükünü çekmektedirler.
Sayın milletvekilleri, iktidarın yoksullaştırdığı halklar artık ağırlaşan bu yaşam koşulları ve ekonomik krizin yükünü taşıyamaz hâldedir. Tabii, bu ekonomik krizin en ağır yükünü ise Kürt coğrafyasında yaşayan halklar çekmektedir. Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezinin yapmış olduğu araştırmalara göre, bölge halkının yüzde 63,2'sinin geliri TÜİK'in açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı olarak kabul edilen 2 bin TL'nin altındadır. Peki, bu tabloya nasıl bir açıklama getirebiliriz? Kürt sorununu güvenlikçi politikalarla çözmede ısrar etmenin sonucudur bu tablo. Bu politik yaklaşımın sonucunda bölgede ekonomik altyapı çökmüş, tarım ve hayvancılık bitmiştir. Bu, Hükûmetin yönetme anlayışından -tırnak içerisinde- her şeyi terörle mücadele kapsamında ele almasından kaynaklanmaktadır. İşte bu politikalardan dolayı halkımız yoksullaştırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, 2019 yılında Türkiye'de 84.102 yeni şirket kurulmuştur, bu şirketlerden 13.197'si kapatılmıştır. Ağrı Ticaret ve Sanayi Odasının verilerine göre, 2019'da sadece 150 şirket kurulmuş, 29 şirket ise kapatılmıştır. Odalar, ağır vergi yükü altındadır. Van Ticaret Odasının verilerine göre, 2019 yılında 517 şirket kurulmuş, kapanan şirket sayısı ise 265'tir. Toplam borçlu şirket sayısı ise 5.449 adettir. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının verilerine göre ise 2019 yılında açılan şirket sayısı 1.337'dir ve kapanan şirket sayısı ise 328'dir.
Değerli arkadaşlar, peki, ülkenin batısında neler yaşanıyor? İzmir Ticaret ve Sanayi Odasının verilerine göre, 2019 yılında 6.988 şirket açılmış, kapanan şirket sayısı 4.031'dir. 2020 yılının Ocak ayında 835 şirket açılmış fakat kapanan şirket sayısı ise 477'dir. Bu tablo, işsizlik demektir; bu tablo, yoksulluk demektir.
Değerli arkadaşlar, resmî rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 13,7'dir yani 11 milyon insana tekabül etmektedir. Bu 11 milyon insan dünyadaki 166 ülkenin nüfusundan fazladır, 11 milyon kişi. İşte, Türkiye'nin gerçek ekonomik tablosu budur. Sizler bu tabloya saraydan baktığınız için hakikati göremiyorsunuz. Bu nedenle derhâl esnafın, odalara kayıtlı şirketlerin kamu borçlarının tamamında, SGK ve vergi borçlarında bir yapılandırmaya gidilmeli veya bu borçlara vergi affı getirilmelidir. Toplumsal barışımızın sağlanması için bu bir zarurettir. Kapanan iş yeri demek, işsizlik demek, yoksulluk demek ve acı demektir. Yükün tamamını emekçi ve yoksul halklar çekmektedir. Bu nedenle bu tür uygulamalara bir an önce son verilmelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)