| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 12.03.2020 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu torba kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerine söz aldım, selamlarımı sunuyorum.
Bu madde, Kimlik Bildirme Kanunu'nun 6'ncı maddesine bir fıkra eklenmesiyle ilgilidir.
Ülkemizde rejimin değiştirilip partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçişle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama görev ve yetkisi olumsuz etkilenmiştir. Müzakereler komisyonlarda ve Genel Kurulda sağlıklı işlemiyor, yasama kalitesi çok düştü. Toplumun ihtiyaçlarını giderecek ve gelecekte önünü açacak düzenlemeler yerine... Kısa süre sonra aynı konuda yeniden düzenleme ihtiyacı doğmaktadır. Bu, kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir durum değildir. Torba kanunlara bu yüzden karşıyız. Bazı acil durumlarda elbette makul görülebilir ama sürekli torba teklif içine her şeyin doldurulup Genel Kurula getirilmesi makul görülemez. Bu durum kanun tekliflerinin ilgili komisyonlardan kaçırılması anlamına gelir, Anayasa'ya aykırılık iddialarına da haklılık kazandırır. Aynı zamanda istişareden, fikir alışverişinden ve mutabakat aramaktan da kaçmak olur.
Görüşülen bu kanun teklifi kapsamında; İçişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Kültür ve Turizm, Hazine ve Maliye ile Millî Savunma gibi çok önemli 6 Bakanlığa ve Türk Standartları Enstitüsü, Yükseköğretim Kurulu, Vakıflar Genel Müdürlüğü gibi gene çok önemli 3 genel müdürlüğe ait kanunlarda değişiklik yapılmak istenmektedir. Bu kurumlar, devletin değerleri, yapısı, nitelikleri ve mali konularıyla ilgilidir. Dolayısıyla, devletin ve kurumların temel direkleridir; kıymetini bilmek gerekir. Aslında ne yapılmak istendiğini biz çok iyi görüyor ve anlıyoruz. Onun için, bizim yapmak istediğimiz, konuları yakından takip edemeyen, iktidarı destekleyen kesimlerin ve yüce Türk milletinin dikkatini çekmektir.
Değerli milletvekilleri, siyasi, sosyal ve hukuki bir örgüt olan devlet yönetimi bir emanettir. Emaneti alan kişi, emin bir kişi olmasının yanında istişareyi de esas alan kişi olmalıdır. Yönetim kadrolarında yer alanların bilgili, liyakatli, eğitimli ve özellikle ahlaklı olmaları, Türk devlet geleneğinin temel esaslarındandır. Binlerce yıllık tecrübenin sonucunda tespit edilen bu kurallar aslında evrensel kurallarla da uyumludur. Devletin sahibi millettir, hükûmetler veya cumhurbaşkanları devletin sahibi değildir, emanetçidir. Emanete sahip çıkarken de iyi işlerin yanında, kötü işlerin karşısında olmaları gerekir. Bu hâliyle 5'inci maddeye de kanun teklifinin tümüne de "evet" diyemeyeceğimizi bildiririm.
Adaletle ilgili güncel bir konuya kısaca değinmek istiyorum: Pazar günü İstanbul'da kapısında "Adalet Sarayı" yazan büyük bir binanın 6'ncı katında yedi saat geçirdik. Sayıştay raporlarını detaylı inceleyen, özellikle belediyelerdeki yolsuzlukları ortaya çıkaran çok faydalı bir gazeteci, Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel'in yanındaydık. Diğer 5 milletvekili arkadaşla birlikte süreci takip ettik. Ne yazık ki skandal bir kararla karşılaştık. Verilen uzun süreli aradan sonra, kararın açıklanacağı duruşma salonuna avukatlar ve milletvekili arkadaşlardan Ahmet Çelik ve Ümit Beyaz'la beraber girdik. Duruşma hâkimi Murat'a hitaben sadece "Tutuklandın." dedi, karar okunmadı. Kâtipler tutanakları imza için dışarı getirdiler. 11 sayfalık kararın fotokopisi yanımdadır. Görüldü ki uzunca kararın 9'uncu ve 10'uncu sayfalarında "derhâl serbest bırakılması", 10'uncu sayfanın devamında ise "tutuklanması" diye yazıyor.
Açık şekilde anlaşılacağı gibi, karardan hangisinin geçerli olacağına duruşma hâkimince değil, dışarıdan beklenen ve muhtemelen o uzun süreli arada gelen talimatla karar verilmesi uygun görülmüştür. Bu durumu, hiçbir kimse -yetkisi ne olursa olsun- başka türlü açıklayamaz, suçu kâtiplere veya başka birine de atamaz. Biz, milletvekili arkadaşlarla birlikte buna şahidiz, şahit olduğumuzu da her yerde, her ortamda, her zaman söylemeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım, selamlayalım.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Kapısında "Adalet Sarayı" yazan binalarda hukuka bağlı, adaletle karar verecek hâkim yoktur kanaati yayılınca, bu düşünce Türk milletine yapılabilecek en büyük kötülük olur. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünde konuyu dile getirerek ülkeyi yönetenlerin dikkatini çekmek istiyorum; Adalet Bakanını da acilen, Pelikan, Menzilci ya da başka bir cemaatin Adliyeyi ele geçirmesine engel olmaya çağırıyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)