| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 17.03.2020 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün dünya ülkeleriyle birlikte, malum coronavirüs salgınından en az zararla nasıl kurtuluruz telaşındayız. Tabii, en az zarardan kastımız, öncelikle insan sağlığı. Sağlık Bakanımız Bilim Kurulu tarafından alınan önlemleri açıklıyor. Türkiye'de ilk vakanın görüldüğü 11 Marttan itibaren hasta sayımız şu an itibarıyla 47, tabii, gece yarısı yeni bir açıklamayla bu sayı artabilir.
Bakınız, kaç gündür bilim adamları sosyal mesafelenmeye yönelik açıklamalar yapıyor. Bu mesafeyi başta koruyamayan İtalya'nın düştüğü durum ortada. Ülkemizde de tedbirler alınmalı. Okullar tatil edildi, spor müsabakaları ertelendi, eğlence yerleri kapatıldı, umreden dönenler karantinaya alındı. Bunlar yeterli mi? Keşke olabilse ama ne yazık ki İtalya örneği bunun yeterli olmadığını ortaya çıkarıyor. Birçok grup hâlen risk altında. Arabası olan vatandaşımız önlemini kendince alıp, aracıyla işine gidip gelebiliyor; arabası olmayan milyonlarca vatandaşımız var, hâlâ metro, otobüs, minibüsle işine gidip gelmek zorunda. Belediyelerimiz temizlik konusunda önlemlerini alıyor ama bunun yeterli olup olmadığını yaşayarak görme riskini göze alamayız. Toplu taşımada her bir vatandaşımızın ailesine, iş arkadaşlarına, birlikte seyahat ettiği diğer vatandaşlara ve onların da aynı zincirde birçok kişiye virüsü bulaştırma riski var. Aynı şekilde, tek birisini bile heba edemeyeceğimiz sağlık çalışanlarımız risk altında. Hastayla bire bir temasla birlikte, izinsiz çalışmanın verdiği yorgunluk ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin düşmesine karşı kendileri de hastalıkla mücadele ediyorlar. Cezaevleri risk altında, kışlalar risk altında, huzurevleri, çocuk yurtları risk altında, bizler de risk altındayız; siyasetçiler, evet. Vatandaşımızı korumak için Meclise ziyaretçi alım yasağı getirildi; çok da doğru bir karar ama genelde Genel Kurul Salonu'nda toplu bir şekilde çalışıp virüsü ailelerimize, çevremize, çalışanlarımıza yayma riskini de taşıyoruz.
Risk grupları bu kadar çok ama elimizde virüsle savaşacak silahımız yeterli mi? Maske konusunda yaşadığımız kaosu gördük. Maskeleri Çin'den ithal ediyorduk, Çin, ülkesinde salgın görülmesinden itibaren elimizdeki maskeleri geri aldı. Ülkemizde üretim yapan sadece 5 firma var ve ne yazık ki üretimleri ülkemize yetmeyecek kadar kısıtlı. Değil corona virüsüne karşı yeterli maske, zorunlu takması gereken kronik hastaların bile kullanacağı kadar maske yok elimizde. Bilim Kurulunun yaptığı maske ihraç yasağı neredeyse itiraf niteliğinde. Ne diyor yasakta? "Maskede vatandaşlarımızın kolay alabilir olduğu doygunluğa ulaşmadan ihracat izni vermeyeceğimizi tüm üreticilere hatırlatmak istiyoruz." Yani vatandaşımızın elinde alabilir doygunlukta, sayıda maske yok, olan da karaborsa, paranız yeterse.
Diğer konu da corona virüsünden etkilenen vatandaşları tespit edebilecek test kiti meselesi. Sağlık Bakanlığı, şubat ayında bir açıklama yaparak yerli kitin üretimi çalışmalarına başladığını ve 10 ülkeye ihraç edebileceğimizi açıklamıştı. Ancak görüyoruz ki test kiti hâlâ test aşamasında ve ihracatı bırakın, elimizde bile yeterince malzeme yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Bakan iyi bir sınav veriyor ama gönül ister ki Sayın Bakanımız sadece vaka sayılarını değil, uygulanan test sayıları ve test kiti üretimi hakkında da vatandaşımızı rahatlatacak bilgi verebilsin.
Bir kez daha tekrar ediyorum: Sağlık çalışanlarımız risk altında. Bu dönemde görüldü ki hastaneleri bir merkeze toplayarak riski artırıyoruz, sağlık personeli sayımız yetersiz. Yeri gelmişken söyleyelim: Sağlık alanında çalışmak için eğitim almış, sınava girmiş ve ataması yapılmayan gençlerimiz var. Şubat ayında başvurularını yapan laborant, sağlık teknisyeni, hemşire gibi sağlık personelinin de bir an önce göreve başlamaları şart diyorum.
Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisinin araştırma önergesini destekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)