| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 17.03.2020 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 196 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle "Semerkand Bilim ve Medeniyet Üniversitesi" ibaresinin "İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi" şeklinde değiştirilmesi teklif edilmektedir. Hacegan Vakfı tarafından kurulan Semerkand Bilim ve Medeniyet Üniversitesi 9 Mayıs 2018 tarihinde kurulan 20 üniversiteden biridir. Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Sağlık Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Bilimleri Enstitüsünden oluşturulmuş, şimdi ise Bilgiç Vakfına devredilerek üniversite adının da İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi olarak değiştirilmesi istenmektedir. İsim değişikliğinin bizce bir sakıncası yoktur, önemli olan üniversitenin öğretim ve araştırma kabiliyetidir, ismi değil.
Değerli milletvekilleri, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 9'uncu maddesinin (f) fıkrasında "Vakıf üniversitelerinin en geç üç yıl içinde eğitim öğretime başlayacağının taahhüt edilmiş olması gerekir." denilmektedir. Kuruluşundan bu yana iki yıl geçmiş olmasına rağmen, rektör ataması da dâhil olmak üzere, hiçbir birimin faaliyete geçirilmemiş olması kurucuların ciddiyetten ne kadar uzak olduğunu göstermektedir. Şimdi başka bir vakıf ve başka bir isimle yola devam edileceği anlaşılıyor. Ümit ederim yeni yöneticiler eğitimin ciddi bir hizmet olduğunun bilinciyle hareket ederler.
Değerli milletvekilleri, YÖK tarafından açıklanan istatistiklere göre İstanbul'da 58 üniversite var; bunların 13'ü devlet, 45'i vakıf üniversitesidir. İstanbul'da bu üniversiteler içerisinde 24 tıp fakültesi, 25 sağlık bilimleri fakültesi, 16 diş hekimliği fakültesi ve 12 eczacılık fakültesi bulunmaktayken bu üniversite bünyesinde yer alacak aynı isimlerdeki fakültelere ihtiyaç var mıdır? Tartışılması ve YÖK'ün değerlendirmesi gereken bir diğer nokta da budur.
Değerli milletvekilleri, bu arada, Sayın Cumhurbaşkanımızın akademik yıl açılış töreninde vakıf üniversiteleriyle ilgili olarak, vakıf üniversitelerinin vakıf olmaktan çıkıp tamamen ticari çalıştıkları yönündeki sözleri çok önem arz etmektedir. Yükseköğretim Kurulu bu sözü iyi değerlendirmelidir. Eğitimin hiçbir şekilde ticarileşmesine müsaade edilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, vakıf üniversiteleri kurulurken vakıfların nitelikleri ve amaçları önemlidir. Buna bilerek veya bilmeyerek dikkat edilmediği için ülkemiz sorunlar yaşamıştır. Nitekim, FETÖ terör örgütünün kurduğu 15 üniversiteye 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden sonra el konulmuş ve bunlar devlet üniversitelerine dönüştürülmüştür. Onun için vakıf üniversiteleri kurulurken vakıfların kimlerle bağlantılı oldukları iyi analiz edilmeli, belirli bir amaca, tarikata ya da cemaate altyapı hazırlayacak üniversitelerin kuruluşuna hiçbir şekilde müsaade edilmemelidir. Bir beladan kurtulmuşken Türkiye aynı mahiyette başka taraflara savrulmamalıdır. Bunun sorumluluğu büyüktür ve sonuçları gelecek açısından vahimdir. Üniversitelerin cumhuriyetin yüz akı olmaya devam edebilmesi için "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." inancıyla cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönmekten başka çaremiz yoktur. Yeni yanılmaları Türkiye tolere edemeyecek durumdadır.
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin güçlü olması, iyi eğitilmiş gençler sayesinde olur. Gençlerin iyi eğitilmesi de güçlü üniversitelerle olur, güçlü eğitim sistemiyle olur.
Genel bir değerlendirme yaparsak üniversitelerimizdeki eğitimin istenilen düzeyde olmadığı, öğrencilerin donanımlı olarak mezun edilemediği, AR-GE çalışmalarına yeterli desteğin verilmediği, birçoğunun kısıtlı bütçeleri, laboratuvar ve atölyelerinde çağın gerisinde kalan mevcut alet ve cihazlarla AR-GE yapmanın mümkün olmadığı, öğretim elemanlarının ders yüklerinin olağanüstü fazla olduğu, araştırma görevlilerinin sayılarının yetersiz ve yükümlülüklerinin çok fazla olduğu görülebilir. Bunları daha da artırmak mümkün. Üniversitelerimizin dünya üniversite sıralamasında ilk 500'e neden giremediklerinin izahı da burada yatmaktadır.
Üniversitelerimiz açısından bir diğer önemli sorun da istihdam imkânları hazırlanmadan ya da ihtiyaçlar göz önüne alınmadan gerçekleştirilen öğrenci kontenjanlarındaki artıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim efendim.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.
Bugün mühendislik fakültesinin çeşitli bölümlerinden mezun olan -bu sadece bir örnek- mühendislerimizin üçte 1'i işsizdir veya buldukları işler ile diplomaları arasında bir ilinti, bir ilgi yoktur. İş bulanların da çoğu asgari ücretle çalışmaktadır, temizlik işçiliği yapanlar vardır. Bilim ve teknolojide saygın bir yere geleceksek Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşıyacak üniversitelerimizde yandaşlık anlayışı bütün kademelerde terk edilmeli; liyakati olmayanlar rektör, yönetici ve öğretim kadrolarına atanmamalıdır diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size de görevinizde başarılar diliyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)