GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 14 Mart Tıp Bayramı, sağlık çalışanlarının sorunları ve coronavirüs salgınına ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:18.03.2020

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kurtuluş Savaşı'nda, 15 Temmuz'da ve bugün dünyayı kasıp kavuran corona salgınına karşı Meclis çalışmalarına ara vermeden devam eden Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 18 Mart, "Yârdan geçilir, serden geçilir, Çanakkale geçilmez." diyerek tarihî bir destan yazan Ulu Önder'imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

Sayın milletvekilleri, coronavirüs salgını bize iki şeyi net olarak gösterdi: Birincisi, koruyucu sağlık hizmetinin ne kadar önemli olduğunu. Takdir edersiniz ki devletin asli görevi vatandaşını hastalandırmamaktır ama biz yıllardır çok hasta, çok tetkik, çok ameliyat, çok para dedik. Şehir hastanelerine yüzde 80 doluluk sözü verdik. İkincisi de "doktor efendi" dönemi bitti. "Doktor efendi 'money' peşinde." diye hedef gösterilen, sürekli horlanan, aşağılanan, şiddete uğrayan bir meslek grubunun aslında ne kadar ulvi bir görev yaptığını bir kez daha gördük. Okullar kapandı, iş yerleri kapandı, alışveriş merkezleri boşaltıldı, toplantılar iptal oldu, uçuşlar geri çevrildi, uluslararası sınırlar kapatıldı; kısacası hayat durdu, insanlar birbirine bakmaya, dokunmaya korkar oldu ama hastaneler açık, doktorlar hasta bakıyor. "Öksürüğüm var, ateşim var." diyenlere üç metre geriden bakmıyor, nabız ölçüyor, akciğerlerini dinliyor. Bu meslek grubunun bir mensubu olmaktan bir kez daha gurur duydum. Bu zor dönemde görev yapan tüm sağlık çalışanlarının bir kez daha 14 Mart Tıp Bayramı'nı kutluyorum.

Sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanlığının, dünyayı kasıp kavuran coronavirüs salgını konusunda tedbirler almasını, Bilim Kurulunu kurmasını, halkı bilgilendirmesini olumlu buluyoruz ve destekliyoruz. Ancak, bu salgının ülkemizdeki yaygınlığının belirlenmesi için yapılan test sayıları çok yetersiz. Bakanlığın, uygulanan test sayısı ile pozitif ve negatif çıkan test sonuçlarını günlük olarak kamuoyuyla paylaşması gerekir. Bu sayılar gerçekten çok önemli, çünkü kaç kişiye bulaştığını net olarak tespit edemezseniz karantina önleminizin hiçbir anlamı kalmayacaktır. Bir başka problem de testlerin sınırlı sayıdaki merkezlerde yapılıyor olması. Test merkezlerinin hızla artırılması gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, umreden ve yurt dışından gelen vatandaşlar ve onların temas ettiği kişilerin tespiti konusunda ciddi eksikliklerin olduğunu üzülerek görüyoruz. Bu salgın yeni değil aralık ayında ortaya çıktı. Peki niçin binlerce insanın umreye gitmesine izin verdiniz? Hadi izin verildi, geri dönüş tarihleri belliydi, niçin hepsini karantinaya almak için bir planlama yapılmadı?

Bakınız, ilim Kayseri'de 5 Mart tarihinde umreden gelen 250 kişilik kafileden sadece 1 kişi yüksek ateş nedeniyle gözlem altına alındı oysaki aynı uçakta geldiler. Yapılması gereken 250 kişinin de gözlem altına alınmasıydı. Maalesef geri kalan 249 kişi evlerine gönderildi; kimlerle temas ettiler, ne hâldeler bilmiyoruz. Diyanet İşleri Başkanı "Umreden gelen bir kişide virüs tespit edilince karantina önlemleri başladı." diyor. Demek ki umreden gelen vatandaşlar için daha önceden bir planlama yapılmamış. Eğer ki planlama yapılmış olsaydı gece yarısı apar topar çocuklarımız yurtlarından çıkartılıp umreden gelen yurttaşlarımız yerleştirilmek zorunda kalmazdı.

Değerli milletvekilleri, her gün televizyonlarda kamu spotuyla corona karşısında almamız gereken 14 tedbir sıralanıyor ki bunlar harfiyen uygulanması gereken tedbirler. Ancak vaka sayısına baktığımızda logaritmik olarak artıyor. 1 kişi hayatını kaybetti, Allah rahmet eylesin. Yapılması gereken acilen, şehir hastaneleri açılırken kapatılan eğitim araştırma hastaneleri derhâl açılıp yoğun bakım üniteleri kurulmalı ve yeterince solunum cihazı temin edilmelidir. Toplu taşıma araçları tıklım tıklım dolu. Toplu taşıma en büyük risk, derhâl iptal edilmelidir. Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının korunması için tedbir alınmalıdır, hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumadan toplumu koruyamazsınız.

Bakınız, sayın milletvekilleri, Urfa'da sağlık çalışanlarına sadece iki saat koruma özelliği olan tek maske verilmiş. Peki iki saat sonra ne olacak? Bakınız, yine Fransa'da sağlık çalışanlarının çocukları için "Siz bize bakıyorsunuz, biz de size bakacağız." denilerek kreşler açılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ayrıca taksi ve dinlenmek için görev yerlerine yakın otelleri de bedava yapmışlar. Benzer düzenlemeler sağlık çalışanlarımız için de ivedilikle yapılmalıdır ve atama bekleyen 620 bin sağlıkçı da derhâl atanmalıdır.

Sayın milletvekilleri, bu hastalığın ilacı yok, aşısı yok. Coronavirüs salgınından korunmanın yolu da aşının bir an önce üretilmesinden geçiyor. Peki, biz Türkiye olarak bu aşıyı üretebilir miyiz? Maalesef ki hayır. Çünkü yerli ve millî aşımızı üreten, viral enfeksiyonların tanı ve tedavisinde büyük başarılara imza atan, cumhuriyetle yaşıt olan Doktor Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapattınız, yerli aşı üretimini bitirdiniz. Şimdi avuç dolusu parayı ödeyerek aldığımız grip aşısı, yakın geçmişte yurdumuzda üretilmekteydi. Neticede Türkiye'de aşı üretimini sıfırladınız. 1940'larda Orta Doğu ülkelerine tifüs aşısı satan Türkiye, şimdilerde maalesef ki ele muhtaç. Bugün, Türkiye'de en fazla AR-GE harcaması yapan ilk 15 şirket arasında bir tane dahi ilaç şirketi yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım efendim.

ÇETİN ARIK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Diyanet İşleri Başkanlığına ayrılan bütçe, TÜBİTAK'a ayrılan bütçenin tam 5 katı. Eğer ki cumhuriyetin ilk yıllarında ve devamında sürdürülen aşı politikası desteklenseydi, millî endüstri korunup kollansaydı, bugün yabancı ülkelerden "virüs aşısı üretilse de satın alsak" diye beklemezdik. Türkiye'nin geleceğinin değiştirilmesi için önce önceliklerin değiştirilmesi, iktidarın zihniyetinin dezenfekte edilmesi gerekiyor.

Sağlıklı günler diliyorum, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)