GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:18.03.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ABDUL AHAT ANDİCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çanakkale Zaferi'nin 105'inci yılını ben de kutluyorum ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize rahmet ve minnet duygularımı iletiyorum.

Corona salgını ülkemizde giderek de büyüyor. Sağlık Bakanının dün akşam verdiği bilgileri hepimiz biliyoruz. Hasta sayısı 98 ve 1 hastayı da -1 vatandaşımızı- kaybettik. Bu rakamlar hastalığın gerçek durumunu gösteriyor mu? Soru bu. Göstermiyor çünkü bu rakamlar hastalığın kesin olarak ortaya çıktığı insan sayısıdır. Buna karşın, hastalığın ortaya çıkmadığı ya da virüsü taşıyan hastalar açısından ve dolayısıyla hastalığın yayılımı konusunda, gerçek yayılımı konusunda kimsenin bir bilgisi yok. Daha bugün Bilimsel Komitenin bir üyesi, hastaların ancak yüzde 20'sinin sağlık merkezlerine müracaat ettiğini söylüyordu. Bu, şu demektir: Yüzde 80 hasta dışarıda bulaştırmaya devam ediyor.

Geçen akşam, Dünya Sağlık Örgütünün Başkanı, hastalığın gerçek boyutlarını anlamanın ve yayılımı önlemenin yolunu 3 kelimeyle tarif etti arkadaşlar: "Test, test, test." Bir diğer deyişle, tanısını koyamadığınız sürece tedavi etmek ya da önlemek imkânına sahip değilsiniz. Tanı için iki yöntem var, kaç gündür burada konuşuluyor fakat meselenin bu boyutuna kimse değinmedi. İki yöntem var. PCR denilen Polimeraz Zincir Reaksiyonu testi çok doğru sonuçlar veriyor fakat sıkıntı şu: Deneyimli bir personele ihtiyaç var, laboratuvara, altyapıya ihtiyaç var ve zaman istiyor.

Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı olayın başladığından bu yana bu konuda başarılı bir sınav veremedi arkadaşlar. Bütün üniversite laboratuvarlarını bu test için yetkilendirmesi gerekirken Ankara'da sadece 1 merkezi görevlendirdi. Yani hasta müracaat ettiği zaman ondan materyal alınacak, Ankara'ya gönderilecek, Ankara'dan tanı konularak gelecek, bu arada hasta dışarıda, İzmir'den ya da başka bir şehirden yaymaya devam edecek. Böylece, olayın önlenemeyeceğini, daha vahim bir durum alacağını anlayınca bu kez karar değiştirdi Bakanlık, bunu 6 merkeze çıkardı, bunun da yetmediğini görünce -iki gün önce hatırlayacaksınız- 16 merkeze çıkardı fakat bu merkezler daha çalışır hâlde değildir.

2'nci test yöntemi ise hızlı test kiti. Çinlilerin getirdiği nokta itibarıyla söylemek gerekirse bu on beş dakika sonra bile sonuç verebiliyor. Ama salgın başlamadan önce Batı dünyasında yaklaşık üç saatte bu testle sonuç alınabiliyordu; Güney Kore'de başarıyla uygulanılıyor. Bu konuda da Bakanlık maalesef sınavı veremedi, sınıfta kaldı. Nasıl? Olay başlar başlamaz bu hızlı tanı testinin ithal edilerek -kendimiz üretemediğimize göre- depolanması lazımdı, bu gerçekleştirilemedi.

Beş dakika değil miydi süre Sayın Başkan?

BAŞKAN - Efendim, siz devam edin.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - 11 Şubat itibarıyla Bakanlık, bu testin imal edildiğini söyledi. İmal ettiklerini söyledi fakat dün aldığım bir bilgi, hızlı tanı kiti konusunda Bakanlık iddialarının doğru olmadığını gösteriyor. Hastanelere beşer kit verilmiş ve hastalarda ancak tanı konduktan sonra bu kitle test yapılıyor. Tabii Türkiye'nin tek aşı ve serum üreten merkezi Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünün 2011 yılında "İthal aşı daha ucuzdur." diye kapatıldığını hatırlayacak olursanız, bu anlayışın virüs salgınları için bir test üretim merkezine yatırım yapmasını da bekleyemezsiniz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, "Süreci iyi yönetti." deniyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Yani iyi yönettiği propagandası yapılan hükûmetin, neredeyse 27 Şubata kadar yani Suudi Arabistan engelleyinceye kadar, umreyi devam ettirdiğini hatırlamamız lazım. Başlangıçta umreden dönenleri, bütün ülkeye, hiçbir denetim yapmadan gönderdiğini hatırlamamız gerekiyor ve yapılan özellikle sosyal medyadaki eleştiriler üzerine son gruplar sözde karantina altına alınmış durumda.

Bütün bu gelişmelerin bize gösterdiği bir gerçek daha var arkadaşlar. Salgın hastalıklarla kamu mücadele eder, özel sektör değil; bunun altını çizmek istiyorum. İki gün önce İspanya, salgınla mücadele edebilmek için bütün hastaneleri kamulaştırdı. Dolayısıyla, çağın projeleri olarak lanse edilen şehir hastaneleri, bu işte herhangi bir fonksiyon göremediler.

Son olarak, Meclis çalışmalarıyla ilgili gündeme getirmek istediğim bir konu var arkadaşlar. Dün Hürriyet gazetesinde bir haber vardı, Sayın Cumhurbaşkanının bütün çevresi coronavirüs testinden geçirilmiş ve geçirilmeye devam ediliyor; normal.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) - Ayrıca, Cumhurbaşkanına yaklaşanların termal kameralarla izlendiğini de biliyoruz.

Şimdi, önümüzdeki iki hafta, yayılmanın en pik yapacağı iki haftadır arkadaşlar. Böyle bir dönemde Meclisi çalıştıracaksak eğer, ülkenin her tarafından gelen seçmenlerle bire bir temas kuran ve uçaklarla havaalanlarında yolculuk yapan milletvekillerinin de böylesi bir periyodik teste tabi tutulmasının gerekli olduğunu düşünüyorum arkadaşlar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Aksi takdirde iktidarın Meclise dikte ettirdiği torba yasaları çıkarabilmek için böylesine riskli bir dönemde ve ortamda Meclis çalışmalarını devam ettirmenin ne vatanperverlikle ne de kahramanlıkla bir ilgisi yoktur arkadaşlar.

Meclis Başkanlığı Sağlık Bakanlığıyla görüşerek test uygulaması konusundaki çalışmayı yani milletvekillerine yönelik test uygulaması yönündeki çalışmayı hemen bugün başlatmalıdır diyorum ve saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)