GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:18.03.2020

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; Coronavirüs bir fıtrat değil, coronavirüs bir kader değil, coronavirüs tanımlanamayan, açıklanamayan merkezlerden icat edilmiş bir salgın değil, coronavirüs doğrudan çürüyen kapitalizmin bir sonucudur. Evet, çürüyen kapitalizm insanlığı, doğayı, doğal yaşamı çürüttükçe kâr uğruna, rant uğruna çürüttükçe bu tip sonuçlarla pekâlâ karşı karşıya kalabiliyoruz. Daha başka nelerle karşı karşıya kalacağımızı ise zaman içerisinde kuşkusuz göreceğiz. Daha geçtiğimiz yıl, 2019 senesinde, çok yoğun bir biçimde iklim krizini tartıştık. Yine, özellikle Türkiye'de çok yoğun bir biçimde deprem ve depremin sonuçlarını tartıştık. Hatırlarsanız ekolojik kriz kapsamı altında küresel ısınmayı biz kapitalizmin bir krizi olarak ele aldık. Çünkü dünya 1 derece daha ısınırsa yaşanmaz bir hâle gelecek ve yaşam tümden ortadan kalkma riskiyle karşı karşıya. Bu küresel ısınmanın temel sebebi ise bizim tek tek evlerde kullandığımız su ya da yaptığımız bir dizi hatadan kaynaklı değil, doğrudan şirketlerin fosil yakıtlar üzerinden gerçekleştirdiği üretim sonucunda gerçekleşiyordu yani fosil yakıtların yarattığı sonuç küresel ısınmaya sebep oluyordu.

Şimdi, küresel ısınmanın sonuçları bugünden çok ağır yaşanıyor olmasına rağmen önlem açısından tartıştığımız şey ormanların korunması, tarım alanlarının korunması, yaşam alanlarının korunması, rant ve kâr uğruna üretimden vazgeçilmemesi idi fakat neyi tartıştık biz 2019 senesinde? Bunun karşısında tüm dünyada kapitalist devletlerde, bırakın sınırlandırmayı, fosil yakıtların kullanılmasında artışların olduğunu gördük, Türkiyede bunlardan bir tanesi. Daha bugün, yine, Türkiye'nin maden yatırımlarına ağırlık verdiğini, maden sahalarını açmaya devam ettiğini biliyoruz. Yine, deprem sonuçlarını tartıştığımızda, depremin sonuçlarının öldürmediğini, önlemsizliğin öldürdüğünü tartıştık. Deprem toplanma alanlarının yok edilmesini, toplanan deprem vergilerinin çalındığını tartıştık. Dolayısıyla, coronavirüs de tam olarak bu kapsamda kapitalizmin yarattığı çürümenin bir sonucu olarak ele alınmalı. Dolayısıyla dünyada 3 milyar insanın açlık sınırında yaşadığı, 3 milyar insanın sağlıklı suya, barınmaya ve beslenme olanaklarına sahip olmadığı koşullarda corona virüsü tartışıyoruz.

Evet, tarımı zehirlediniz, endüstriyel tarımla tarım alanları zehirlendi, zehirli ürünler yiyoruz. Su, sermaye şirketlerinin talanına peşkeş çekildi. Tarım, yanlış tohum politikasıyla, hibrit tohum politikasıyla zehirlendi. Yerel tohum yok edildi ve zehirli tohumlarla yaşamaya mecbur bırakıldık. İşte, tarımın, ormanların yok edildiği, suların yok edildiği koşullarda, yaşam alanlarının inşaat alanlarına, betonlara dönüştürüldüğü koşullarda, ne yediğimizin ne içtiğimizin belli olmadığı koşullarda işte bu zehirlerle karşı karşıya kalıyoruz. Yani bu felaketleri yaratan bizler değiliz, bu felaketleri yaratan bizzat şirketler ve onların hükûmetleridir. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi, yüzde 1'in iktidarı olan AKP Hükûmetinin yürüttüğü rant politikalarıdır. Peki, ne yapmak gerekir? Biz buradan şunu söylüyoruz: En mağdur olanlar işçiler ve emekçilerdir. Bugün, çalışmak zorunda olan, toplu taşımalara binmek zorunda olan, hâlihazırda sokağa çıkma yasağının konuşulduğu koşullarda, fabrikaların açık olduğu koşullarda en çok mağdur olacak olanlar işçi sınıfıdır. Çünkü, bırakın evde durmayı, yiyecek ekmek bulamayan insanları eve kapatmanın... Bırakın hijyen malzemelerine ulaşmayı, hijyen malzemelerini elde edecek ekonomik gelire sahip olmayanlardır, yoksullardır. Aynı zamanda, bırakın sağlıklı suyu, el yıkamayı, vesaireyi, içecek su bulamayan insanlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla, bu krizin, bu virüsün yarattığı kaosun en temel mağdurları işçilerdir, emekçilerdir. Peki, dünyada kapitalist ülkeler ne yapıyor, Türkiye de bunların içerisinde?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın efendim.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Bakın, Almanya şirketleri kurtarmaya çalışıyor, İtalya, Fransa, Türkiye'de de TÜSİAD yine bunun derdinde. Bakın, HDP olarak şunların yapılmasını öneriyoruz: Tüm sağlık hizmetleri ücretsiz sağlanmalıdır. Karaborsacılığa karşı temel gıda malzemeleri kamu tarafından ücretsiz karşılanmalıdır. Tüm işçilere ücretli izin verilmelidir. Kayıplar, kamu tarafından değil sermaye tarafından karşılanmalıdır. Bu sürecin tüm yükü sarayın kasalarından karşılanmalıdır, şirket kasalarından karşılanmalıdır, şirket depolarından karşılanmalıdır. Kapitalizm kader değil, tüm halklarımızı, tüm dünya işçi sınıfını ve emekçilerini kapitalizme karşı mücadeleyi yükselterek bu zulüm ve çürümüş kapitalizmden kurtulmaya çağırıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)