GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:70
Tarih:18.03.2020

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Çanakkale Boğaz Zaferi'nin 105'inci yılında, vatanı kurtarma sorumluluğunu canlarından değerli gören, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman atalarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.

Sözlerimin başında, gündemimizin en önemli konusu olan coronavirüsle mücadelenin devlet-millet dayanışması içinde, karşımızdakilere saygıyı ön plana alarak, gerekli ciddiyetle devam etmesini dilerim.

Coronavirüsün küresel bir kriz olduğunu unutmayalım. Bu küresel krizin hayati parçası tabii ki sağlık, diğer çok önemli ve göz ardı edilemeyecek kısmı ise ekonomi. Esnafımızı, çiftçimizi, sanayicimizi, turizmcimizi korumalıyız. İş dünyamız bu krizden devlet aklı ve desteği olmadan çıkamaz. Dünyada mali ve ticari sistem sarsılırken ülkemizi koruyalım. Coronavirüsten etkilenen ülkeler birer birer etkili ekonomik tedbirlerini açıklarken iktidarın hâlâ koruyucu ekonomik tedbirlerini açıklamamasını yadırgıyoruz.

Değerli milletvekilleri, yeniden, sarayın bir torba kanununu görüşüyoruz. İki yıla yakındır uygulanmakta olan yeni hükûmet sisteminin Meclisimizi işlevsiz hâle getirmesini önlemek, bilhassa devlet etme sorumluluğunu paylaştırmak için yüz elli yıllık tecrübeye sahip olduğumuz iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçişin acil ihtiyacını torba kanun usulü bile gösteriyor. Bu sistem ve torba kanun karmaşasıyla bir yere varılamayacağını artık anlamalıyız. Geçmiş iktidarların dönemlerinde örneklerine rastlanılmayan torba kanun teklifleri, AK PARTİ iktidarının yasama anlayışını yansıtıyor. Kamunun ihtiyaçları ile vatandaşlarımızdan gelen talepleri gidermekten çok uzak olan bu anlayış, ortak akılla yapılması gereken yasama faaliyetlerine ve demokrasinin en önemli kazanımlarından olan uzlaşarak müzakere etmeye de engel oluyor. Torba kanun teklifinde yer alan düzenlemeler, ekonomik krizin derinleşerek devam ettiğini ve kronikleştiğini gösteriyor. Böylesine vahim bir tabloya yol açan nedenlerde ısrarcı olmak, yapısal düzenlemeleri göz ardı etmek, ülkemizi daha da borçlandıran bir politika izlemek, vatandaşlarımızı korumaktan ziyade ateşe atmaktır.

Üzerinde söz aldığım maddede, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının döviz cinsinden katkı payı ödeyerek bireysel emeklilik sistemimize dâhil edilmesi, devlet katkısının da Sayın Cumhurbaşkanınca yüzde 25'ten yüzde 10'a kadar indirilmesine dair düzenlemeler bulunuyor. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın döviz cinsinden birikimlerinin ülkemiz ekonomisine girişinin sağlanması tabii ki önemli ancak demokrasi ve tutarlı dış politika gibi kalkınmayı doğrudan etkileyen hayati alanlarda devlet aklıyla hareket edilmesinin sağlanması daha da önemli. İstikrarsız iç ve dış politikamız yüzünden ekonomide güven telkin edemiyoruz, yabancı yatırımcıları ülkemize çekemiyoruz; yatırımları bulunanlar ise ülkemizden ayrılmanın peşindeler. Diğer yandan, yurt dışından para bulmak için ciddi faizler ödemeyi göze alıyoruz; bireysel emeklilik sistemine yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı dâhil etmek için en az yüzde 10'luk bir oranla bile borçlanma yapmayı göze alan kanunları görüşebiliyoruz.

2008 yılında yapılan yasal değişiklik neticesinde, Türkiye'de bir gün bile SSK'lı olarak çalışan gurbetçilerimize emeklilik hakkı verilmişti. 2014 yılında yayımlanan genelgeyle de gurbetçilerimizin ülkemizde izinlerini geçirirken çalışmaları durumunda emeklilik hakkı elde edebilecekleri bildirilmişti. Sırf bu nedenle türeyen, gurbetçilerimizi para karşılığı sömüren paravan şirketler kuruldu. Oy uğruna yapılan bu hesapsız uygulamanın zararı yeni kanunla mı düzeltilmeye çalışılıyor? Fakat lütfen unutmayın ki yanlış yanlışla düzeltilemez. Ülkemizde iç tasarrufların yetersizliği temel ekonomik sorunlardan bir tanesi. Bu nedenle büyümemizi yurt dışından giren kaynaklarla sağlıyoruz, yurt dışından kaynak gelmediği zaman büyüme yavaşlıyor. Bu girişin iyice zayıfladığı dönemlerde de kriz yaşıyoruz.

Bireysel emeklilik sisteminde yaklaşık 7 milyon vatandaşımızın bulunduğu ve devlet katkısı dâhil 106 milyar lira tutarında bir meblağa ulaşıldığı komisyonda çalışmalarda kaydedilmiş. Ayrıca, yapılacak değişiklikle önümüzdeki on yılda, 3 milyar euro civarında bir tutarın sisteme girmesinin beklendiği ifade edilmiş. Buradan elde edilecek gelirle, ne yama tutmayan bütçe açığı kapanır ne de güven telkin edemediğiniz yabancı yatırımcıyı cezbedebilirsiniz.

Türk lirasının sürekli olarak değer kaybetmesi hâlinde hazinemizin üstleneceği mali yükün analizlerinin yapılıp yapılmadığını bilmek isteriz. Bu bağlamda, çıkarılmak istenen kanun neticesinde, döviz cinsinden ödenecek katkı payının devletimize maliyeti konusunda herhangi bir çalışma yapılmış mıdır, onu da bilmek isteriz.

Değerli milletvekilleri, düşük faiz getirisi olan gelişmiş ülkelerdeki sermayeyi, yüksek faiz önererek kullanmak isteyen kurumlar ve devletler elbette vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.

Gurbetçi vatandaşlarımızın tasarruflarını ülkemize çekmek gibi son derece masum görünen bu teklifin, ileride neler getirebileceğini lütfen gözünüzde canlandırın. Gurbetçilerimizin helal paralarına karşı yüksek getiri vaatlerinin geçmiş yıllarda nelere yol açtığını, gurbetçilerimizin yıllarca çalışıp edindikleri tasarruflarının nasıl ellerinden alındığını unutmayalım. Bu hesapsız uygulama, yeni bir Jet Fadıl, YİMPAŞ, KOMBASSAN vakası olmasın. AK PARTİ'nin eski bazı yanlış uygulamalarından sonra gurbetçilerimizi yeni kandırmacayla mağdur etmesinden endişe ederim.

İktidarın memleket hasretiyle üç nesildir gurbette yaşayan insanların duygularını daha fazla istismar etmemesini diler, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)