| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 24.03.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanının son açıklamasında 1.529 vatandaşımızın enfekte olduğunu, 37 vatandaşımızın ise hayatını kaybettiğini büyük bir üzüntüyle hep beraber öğrendik. Şu anda hastanelerimizde tedavi gören vatandaşlarımıza acil şifa, vefat eden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Dün ülkemize ulaşan ve on beş dakikada sonuç veren Covid-19 hızlı tanılama kitlerinin acilen coronavirüs şüphesi görülen kişilerde çok daha hızlı bir şekilde uygulanmaya başlanması gerekmektedir, geç kalmamalıyız. Ayrıca, bu kitlerle yapılan testlerin pozitif çıkması durumunda başvurulacak referans laboratuvarlarının da artırılması hızlı tanıyı daha da işlevli hâle getirecektir. Tanı koymakta ağır davranıldığı sürece enfekte olmuş kişileri ne tespit edebilirsiniz ne de yeni kişilerin enfekte olmasının önüne geçebilirsiniz. Böyle konularda yalnızca samimi, şeffaf ve iyi niyetli olmak yetmez, süreci yönetebilme kapasitesi ve sonuç alma hızı da çok önemlidir. Bu merkezleri acilen tüm Türkiye'ye yayın.
Sayın milletvekilleri, coronavirüsün insanlar üzerindeki bir diğer etkisi de ekonomiktir. Salgının dünya ekonomisine verdiği zarar 3 trilyon doları aşmış durumda ve görünen o ki bu zarar artarak devam edecek. Türkiye'de de durum hiç farklı değil; zaten ciddi bir kriz içerisinde bulunuyorduk, global bir tehdide dönüşen bu salgın neticesinde ülkemizdeki kriz gün geçtikçe derinleşiyor. İlk olarak yapmamız gereken, kıt kaynakları daha iyi ve ihtiyaç dâhilinde yönetebilmek ve süreci en az hasarla atlatabilmek için somut hamleler geliştirebilmektir. Devletin en temel görevi, halkının refah ve huzur içerisinde sağlıklı bir hayat sürmesidir. Bu süreçte sanayicilerin, KOBİ'lerin ve vatandaşların sağlık konusunda olduğu kadar, ekonomik konularda da korunması ve endişeden uzak bir şekilde yaşaması gerekiyor. Hepimiz görüyoruz, virüsün dünya çapında yarattığı ekonomik pandemi, ülkemizi ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Bu tehditlere karşı alınan önlemler yeterli değil.
Sayın milletvekilleri, vatandaşlarımızdan kendilerini sosyal olarak izole etmelerini talep ediyor, onlara "Evde kalın." diyoruz. Evet, bu gerekli bir önlem. Salgının geçmesini güvenli ve huzurlu bir şekilde evde beklemeyi kim istemez? Çoğu vatandaşımız şu an evlerinde güvende, ancak huzursuz. Salgın tehdidiyle mücadele eden tüm hükûmetler gibi siz de ekonomik tedbirler aldınız. Ekonomik tedbir paketinizde olumlu bulduğumuz bazı noktalar var, ne yazık ki bu paket, milletimize yeterli faydayı sağlamıyor. Paketten büyük patronlara ve yandaşlara teşvik, çiftçiye, işçiye ve işsize hayal kırıklığı, emekliye ise kolonya ve maske çıktı; o da sadece Ankara ve İstanbul'dakilere. Açıklanan paket, krizin finansal yükünün ağırlıklı olarak KOBİ'lerin ve çalışanların sırtında kalacağını açık seçik gösteriyor. Kamusal yükümlülüklerin ödemesini üç ay erteleyeceğinizi söylüyorsunuz, bu bile günü kurtarma stratejinizin bir ürünü. Şu an kepenk açamayan, iş yapamayan KOBİ'lerimiz üç ay sonra bu borcu nasıl ödeyecek? Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'in sunduğu çözüm önerisini burada dile getirmek istiyorum: KOBİ'lerimizin bu kamu yüklerine bir yıl üzerinden vade farkı olmaksızın taksit imkânı sağlayın ki esnafımız biraz nefes alsın, madden biraz toparlansın.
Açıklanan bu ekonomi paketinde maalesef ki yine ihtiyaç sahiplerine yer yok. 100 milyar liralık destek paketinin sadece 2 milyarının ihtiyaç sahiplerine ayrılmış olması, sizin sosyal devlet anlayışından çok uzak olduğunuzu gösteriyor. Bugünlerde Fransa "Ülkede kimse iflas etmeyecek, kimse maddi kaygıya düşmesin, devlet var." diyor. Almanya da aynı minvalde devletin varlığını, vatandaşların ekonomisinde net hissettiriyor. Amerika'da virüs salgınından dolayı evlerine kapanan Amerikalı gençlere aylık bin dolarlık, yetişkinlere 2 bin dolarlık dijital para ödemesi yapılması konuşuluyor. Peki, ya biz? Burada herkes bıraktığı işi ve iş yerini bulamayacağı korkusunu yaşıyor. Eğer bizi dinleyip zor gün paramızı israf etmeseydiniz yani ihtiyat akçesine dokunmasaydınız, siz de bugün vatandaşa devletin varlığını hissettirebilirdiniz. "İtibardan tasarruf olmaz." diyorsunuz ama ağustos böceği misali saz çalarak, önümüzdeki zor günleri bekliyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, vatandaşlarımıza "Evde oturun, dışarı çıkmayın." diyoruz. Peki, borçları ne olacak? Ücretsiz izne çıkartılan, yevmiyeyle çalışan, maaşı satış primine bağlı yüz binlerce vatandaşımız var; bu ay hiç gelirleri olmayacak, nasıl geçinecekler? Bu sebeple, en azından elektrik, su, doğal gaz, telefon ve internet faturalarının mutlaka ertelenmesi gerekiyor. Ayrıca, bu hizmetlerdeki vergi yükünün de bir yıl süreyle ertelenmesi, vatandaşlarımızı bir nebze olsun rahatlatır.
Yine, devletin okullarında ücretli öğretmen olarak çalışan 80 bin öğretmenimiz de burada büyük bir mağduriyet yaşıyor. Özel sektör çalışanlarının mağduriyet yaşamaması için maaşlarının kesintisiz yatırılmasını beklerken devletin böyle bir mağduriyet alanına izin vermesi kabul edilemez. Ücretli öğretmenlerimizin mağduriyetleri bir an önce giderilmelidir.
Ayrıca, normal şartlarda dahi KYK ödemelerinde büyük sorunlar yaşayan üniversite mezunlarımızın şu anda borçlarını ödemeleri mümkün değil. KYK ödemelerini acil şekilde üç ay erteleyin ve sonrasında yeniden yapılandırın.
Biz, Ekonomi İstikrar Kalkanı altına işçimizi, emeklimizi, işsizimizi almanızı beklerken siz yine müteahhit ve yakınlarını almayı seçtiniz. Biz, sizden temel ihtiyaç ürünlerinde katma değer vergisinin indirilmesini beklerken siz uçaklardan indirmeyi seçtiniz, anlam veremedik. Vatandaş sizden "Bu krizi beraber atlatacağız, salgından en sağlıklı şekilde çıkacağız; bu süreçte hiç kimse işsiz kalmayacak, hiçbir iş yeri kapanmayacak; borç faturalarını dert etmeyin, erteleyeceğiz; 'geçim' diye bir derdiniz olmasın, kaynak yaratacağız; siz rahatça evlerinizde oturun; sizin sağlığınızı da, ekonominizi de, geleceğinizi de korumak bizim işimiz." diyebilecek devlet aklını, devlet ferasetini bekliyordu. Ancak ilan ettiğiniz kalkan bırakın vatandaşı yandaşı bile koruyacak çapta değil. Bir kere olsun doğru hamle yapın. Senelerdir tıkanmış olan ve coronayla bu tıkanıklığı ciğerlerine inmiş olan ekonomimizi bu hastalığın pençesinden kurtarın. Yoksa bu yanlış tercihleriniz hepimizi batıracak ve gemi batarsa sadece bize oy verenler değil, size oy verenler de boğulacak.
Sayın milletvekilleri, salgınla mücadelede en ön safta canla başla mücadele eden isimsiz kahramanlar, sağlık çalışanlarımız ne yazık ki gerekli ekipmanları olmadan bu mücadeleyi sürdürmek zorunda kalıyorlar. Reddediyorsunuz ama size ulaşamayanlar bize yazıyorlar. Türkiye'nin dört bir yanından bu eksiklik dile getiriliyor. Aslında Sağlık Bakanımız dün basın açıklamasında bu konuya değindi, "Küçük örnekler kasıtlı büyütülüyor." dedi ve konuşmasının devamına da ekledi: "Sağlık personeli içerisinde coronavirüs testi pozitif olan kişiler var." Sayın Bakan, kendi tezini kendi konuşmasıyla çürüttü. "Virüsle mücadele ederken, ekipman eksikliğinden virüs kapan sağlık personellerimiz varken bu işin küçüğü, büyüğü mü olur? Daha ciddi bir yaklaşım olmalı." diyoruz, olmuyor. Bu konuda istisnalar kaideyi bozar arkadaşlar. "Her bir sağlık çalışanımızın hayatı bizim için önemlidir. Her ihmal zincirleme riskler doğurur." diyorsunuz; peki, bu ihmal zincirleme risk sayılmıyor mu? Siz, böyle devam ettikçe bırakın bulaşma zincirini kırmayı, zincire yeni halkalar eklemiş oluyorsunuz. Bu eksiklik, salgınla mücadelede büyük bir zafiyet yaratmakta, hem sağlıkçılarımız hem onların aileleri hem de toplum sağlığı açısından büyük riskler doğurmaktadır. Bu vahim duruma bir an önce müdahale edilmeli, tüm hastanelerimizde sağlık çalışanlarımızın ekipman eksikleri acilen tamamlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Yaşadığımız bu zorlu dönemin en can alıcı ve etkili tedbiri aslında evden çıkmamaktır. Bu bilinçle, tüm vatandaşlarımıza ben de "Evde kalın, iyi kalın." diyerek saygılarımı sunuyorum. Asla umutsuz olmayın, Türkiye iyi olacak.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)