| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 24.03.2020 |
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bütün dünya maalesef coronavirüs salgını altında ve her gün insanları kaybediyoruz. Bu şartlarda, demokratik bütün dünya parlamentoları bu konuyu konuşuyorlar arkadaşlar; komisyonlar oluşturdular, acilen alınması gereken bütün tedbirleri bütün partiler bir arada konuşuyorlar.
Bakın arkadaşlar, coronavirüs salgını bütün dünyayı sarıp sarmalamış, bu konuda bu Parlamento tek bir görev almış durumda değil, tek bir komisyon kurabilmiş değil. Sağlıkla ve ekonomik krizle ilgili alınacak tedbirlerle ilgili tek bir şeyi bir arada konuşamadık.
Ne yapıyoruz şimdi: Saraydan ferman gelmiş, "Ekonomik İstikrar Kalkanı" diye bir paket, bunu mevcut torba yasaya yamayacağız arkadaşlar eğer bugün buna yol verirsek. Yapmamız gereken, ortak akılla alınacak bütün tedbirleri bir arada almak olmalıydı ama maalesef saray ferman yazıyor, bu Meclis yalnızca mühür basmakla yetkilendiriliyor. Bunu reddediyoruz, bunu hep beraber reddetmeliyiz.
Değerli arkadaşlar, elbette sağlıkla ilgili salgın var, coronavirüs salgını var ama bunun yanında ekonomik kriz salgını var ve bütün dünyayı sarıp sarmalamış durumda. Dünyada ekonomi çöküyor ve işletmeler faaliyetlerini durduruyor. Bu şartlarda, bütün dünya parlamentoları diyor ki: "Gidin evde kalın." Ama "Evde kalın." derken parlamentolar şunu yapıyorlar: Evde kalan her vatandaşının işini, aşını güvence altına alıyor, faturalarını erteliyor, banka borçlarını erteliyor ve evde kalan vatandaşın temel yaşamsal ihtiyaçlarını güvence altına alıyor. Bizim Parlamentomuz şu anda bunu konuşuyor mu? Hayır.
Değerli arkadaşlar, "Evde kal." çağrısında da eşit değiliz. Kimler evde kalabiliyor? Zenginler evde kalabiliyor. Kimler evde kalamıyor? Yoksullar evde kalamıyor. Ne yapıyorlar onlar? Zenginlere kuryelerle market alışverişi yapıyorlar. Siz, internetten sipariş veriyorsunuz, yoksullar o kalabalık ortamlarda sizin paketlerinizi hazırlıyorlar, eve getiriyorlar; benzin istasyonlarında çalışıyorlar, arabanızın deposuna benzin dolduruyorlar. Değerli arkadaşlar, bu anlamda marketlerde çalışan insanlarla ilgili bir tedbirimiz var mı? Hayır, yalnızca zenginleri gözeten bir anlayışla bakıyoruz. Bu anlamda coronavirüs salgınına karşı da eşit değiliz arkadaşlar.
Bakın, damat beyin getirdiği "Ekonomik İstikrar Kalkanı" paketinde ne var arkadaşlar? 100 milyarlık bir paket dendi, 98 milyarı sermayeye gidiyor, yüzde 1'e gidiyor. Yüzde 99'a ne var? 2 milyarlık bir paket yalnızca, 2 milyon aileye biner lira verilecekmiş. Değerli arkadaşlar, bu paketi kabul edecek miyiz? Yoksullara ne var arkadaşlar? 65 yaş üstündekilere yalnızca kolonya barındıran bir paket var, kolonya, o da İstanbul ve Ankara'da. Bunu kabul edecek miyiz? İşte, bugün, bunun cevabını arayacağız.
Değerli arkadaşlar, herkes evde kalmak istiyor ama evde kalanların temel yaşamsal ihtiyaçlarını da bu Meclis mutlaka güvence altına almalı. Eğer vicdanlı bir Meclissek "Mutlaka evde kal." dediğimiz vatandaşlarımızın bütün yaşamsal ihtiyaçlarını da güvence altına almalıyız. Bu pakette bunlar var mı? Hayır, yok arkadaşlar.
Bakın, bizim önerimiz, temel yaşamsal ihtiyaçları üreten yani gıda elektrik, sağlık malzemeleri, temizlik malzemeleri, enerji... Yani temel yaşamsal ürünleri üreten fabrikalar ve bunları satan esnaflar dışında bütün faaliyetin durdurulmasını öneriyoruz arkadaşlar. Herkes evde kalma hakkına sahip olmalıdır. Bu sektörlerde de yani gıda, elektrik, temizlik malzemesi, ilaç sektörü gibi sektörlerde de işçilerle ilgili en radikal tedbirler alınmalıdır, onların sağlığını güvence altına alacak en radikal tedbirleri bu Meclis almalıdır, bu pakette bunlar var mı? Bakın, bir şemsiye var bu pakette. Kimi koruyor o şemsiye? Yüzde 1'i koruyor arkadaşlar. Yüzde 99 ayazda bu pakette, yüzde 99. İşte bunları konuşmalıyız.
Değerli arkadaşlar, temel yaşamsal ihtiyaçları üreten sektörler dışında bütün sektörlerde işçiler ücretli izne çıkarılmalıdır. Şu anda milyonlarca işçi evinde oturmak zorunda çünkü işletmelerin ya faaliyeti durduruldu ya da talep yokluğundan durduruluyor. Patronlar ne yapıyorlar? "Arkadaş, gidin evinize." Ee? "Ücretsiz izne çıkarıyorum sizi."
Değerli arkadaşlar, "Evde kalın." denilen işçiler taş mı yiyecekler ya, taş mı yedireceğiz bu vatandaşlarımıza? Bakın, İngiltere ne diyor: "Git evinde otur, maaşın benim güvencemde." diyor. Amerika ne diyor: "Herkese her ay biner dolarlık çek göndereceğim." diyor. Biz ne diyoruz? "Kolonya vereceğiz size, kolonya!" diyoruz. Bu Meclisin vatandaşına yapacağı güvence bu mudur?
Değerli arkadaşlar, bu oluşan yük de işveren ve devlet tarafından paylaşılmalıdır. Bu anlamda, bakın, ABD 2 trilyon dolarlık paket açıkladı, 2 trilyon dolar. Almanya 800 milyar dolarlık paket açıkladı; aynı nüfustayız, 800 milyar dolarlık sosyal paket açıkladı. Biz ne açıkladık? Damat beyin paketi ne? 14 milyar avro yani 45'te 1'i bir paket açıkladı damat bey. Onların da yüzde 98'i yandaş sermayeye gidiyor. Bu mudur bizim açıklayacağımız paket? Bakın, bugün biz bir paket açıkladık arkadaşlar, HDP'nin coronavirüs salgınına karşı ekonomik güvence paketini açıkladık.
Değerli arkadaşlar, "Evde kal." dediğimiz bütün vatandaşlarımızın temel yaşamsal ihtiyaçlarını bu paketle güvence altına alıyoruz. Bu anlamda bu paketi size sunmak istiyorum. Bakın, 12 maddelik bir tedbirler zinciri açıkladık, diyoruz ki:
1) Bütün kira ödemeleri salgın süresince dondurulmalıdır diyoruz.
2) Bankalara olan bütün kredi ödemeleri dondurulmalıdır diyoruz.
3) Elektrik, su, doğal gaz, internet, telefon, ihtiyaç sınırına kadar salgın süresince ücretsiz olarak karşılanmalıdır diyoruz.
4) İşten çıkarmalar yasaklanmalıdır, esnaflara ve KOBİ'lere yapılacak bütün destekler işten çıkarmama şartına bağlanmalıdır diyoruz.
5) Faaliyetini durduran bütün iş yerlerinde işçiler ücretli izne çıkarılmalıdır ve işçilerin SGK ve bütün vergileri devlet bütçesinden karşılanmalıdır diyoruz.
6) Ücretli izne çıkarılan işçilerin maaşının yüzde 50'sini işveren, yüzde 50'sini devlet bütçesi karşılamalıdır diyoruz.
7) İşsizlik Sigortası Fonu'ndan tüm işsizlere kayıtsız şartsız doğrudan gelir desteği verilmelidir diyoruz.
8) Faaliyeti durdurulan esnafların zararı tazmin edilmelidir ve salgın süresince esnafların kira ve vergi ödemeleri dondurulmalıdır diyoruz.
9) Çiftçi destekleri hemen ödenmelidir diyoruz.
10) Öğrencilerin Kredi Yurtlar Kurumuna olan borçları silinmelidir diyoruz.
11) En düşük emekli aylığı 2.400 TL yani şimdilik asgari ücret seviyesine çekilmelidir diyoruz.
12) Günlük, ev eksenli çalışan, yalnız yaşayan ve çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlara doğrudan gelir desteği sağlanmalıdır diyoruz.
Değerli arkadaşlar, işte, bir yanda HDP'nin vatandaşlarına güvence veren paketi, bir yanda damat beyin yalnızca yüzde 1'e güvence veren paketi. İşte, vicdanlı bir Meclis bütün vatandaşlarına "Evde kal." derken onların temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamalıdır.
Değerli arkadaşlar, biraz sonra paket, ek madde ihdasları gelecek önünüze. Bakın, ne diyor saraydan gelen ferman? Diyor ki: "Efendim, çalışanlar çalışamazsa, evde kalırsa onlara telafi çalışması veya kısmi çalışma ödeneği vereceğiz." Neye göre "Vereceğiz." diyor? "Son üç yılda dört yüz elli gün çalışmışsa vereceğiz." diyor. Arkadaşlar, ben size söyleyeyim: Bir iş yerinde 100 işçi çalışıyorsa bu şartı ancak 20 işçi sağlayabilir biliyor musunuz, en fazla. Peki, 20 işçiye üç kuruş verdiniz, 80'i ne yapacak? Taş mı yiyecek arkadaşlar? Yapmamız gereken, bu ayrımı yapmadan "Evde kal." dediğimiz bütün işçilere güvence verecek bir düzenleme yapmak, şarta şurta bağlamamak; yoksulu, işsizi, eve gönderilen işçiyi güvence altına alan bir paket yapmak.
Peki, arkadaşlar, bizim dertlerimiz bunlar. Vatandaş, biliyorsunuz, can derdinde. Bütün dünyada dayanışma konuşuluyor biliyor musunuz bu şartlarda, dayanışma? Bütün siyasi partiler o aralarındaki ayrılığı bir kenara bırakıp el birliğiyle vatandaşın nasıl güvence altına alınacağını konuşuyor değil mi? Bakın, biz de canla başla katkı sunmaya çalışıyoruz. Peki, biz bunu yaparken saraydakiler ne yapıyor, İçişleri Bakanı ne yapıyor? Bizim belediyelerimize kayyum atıyor, arkadaşlar. Dün 8 belediyemize daha kayyum atandı. Yani Allah'ınızı severseniz, yarın kıyamet kopacağını bilseniz, bakın, yani coronavirüs salgını var ya bunu geçtim, yarın kıyamet kopacağını bilseniz yine bugün HDP belediyesine kayyum atarsınız siz biliyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi ya, böyle ortamda olabilir mi? Vatandaş can derdinde, açlıkla karşı karşıya, canını korumaya çalışıyor, siz belediyelerimize kayyum atıyorsunuz. Bu yaptığınız vicdansızlıktır, daha öteye sıfat kullanmak istemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bu yaptığınız vicdansızlıktır! Dayanışmaya ihtiyacımız olduğu günlerde, biz, vatandaşımızın canını da sağlığını da aşını da işini de güvence altına almaya çalışıyoruz belediyelerimizle ve Mecliste olan üyelerimizle, sizler ne yapıyorsunuz? Belediyelerimize kayyum atama vicdansızlığını yapıyorsunuz. Size söyleyecek başka bir söz bulamıyorum, ya bu yürütmeyi durdurun ya da arkadaşlar, ülke büyük bir karanlığa doğru sürükleniyor. Vicdani temelde bir ortaklaşma bulamazsak bu coronavirüs günlerinde daha çok felaketler yaşarız. Durdurmamız gereken coronavirüs, elbette virüsü durdurmalıyız. Ekonomik kriz virüsünü durdurmalıyız ama kayyum virüsünü de durdurmalıyız arkadaşlar, kayyum virüsünü de. (HDP sıralarından alkışlar)