GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:72
Tarih:24.03.2020

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 196 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde söz aldım.

Gündemimiz ağırlıklı olarak -her ne kadar farklı kanunları görüşüyor olsak da- bu coronavirüs meselesi. Şimdiye kadar -ki dün akşam itibarıyla açıklandı- 37 kaybımız var. Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum, milletimize başsağlığı diliyorum, sabırlar diliyorum, metanet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, bu Covid-19 nedeniyle, corona nedeniyle ne kadar sıkıntı yaşayacağımız belirsiz. Ne kadar süre bu sıkıntının devam edeceğini tam olarak bilmiyoruz. Dileğimiz, en kısa zamanda bu sıkıntıların bitmesi. Fakat bizim tabii ki en iyisini dileyip, en hayırlısını dileyip, en kötü ihtimallere karşı hazırlıklı olmak görevimiz, bunu yapmak zorundayız hep beraber. En kötü senaryoya karşı hazır olmak zorundayız. Bu tüm dünyayı etkiliyor ve alınan tedbirler sonucu özel yaşantımızın da, kamusal yaşantımızın da çok önemli ölçüde değişeceği ortada. Devletlerin yaşantısında da, birey yaşantısında da önemli değişiklikler söz konusu olacak. İş yaşantımızda da değişiklikler söz konusu olacak. Bunlar ayrı bir tartışma konusu, tartışmamız, konuşmamız gerekiyor ama görünen o ki özellikle sağlık, tarım, enerji ve eğitim alanında, kamunun daha fazla ağırlıkta olduğu politikaların izlenmesi gerekecek. Tekrar söylüyorum, sağlık, eğitim, tarım ve enerji alanında kamunun daha fazla ağırlıkta olduğu politikaların izlenmesi gerekecek ve buna göre bazı tedbirler geliştirmek gerekecek, bunu bilmemiz lazım. Çünkü bu saydığım alanlar bizi, doğrudan doğruya halkın sağlığını, vatandaşı etkileyen alanlardır, bunu görmemiz lazım.

Şimdi, çok farklı konuların olduğu bir torba kanun görüşüyoruz. Ben bütünü üzerinde konuşmuştum, 22 farklı kanun olduğunu biliyorsunuz. 22 farklı kanunla ilgili düzenleme yapıyoruz. Ancak virüsün bu kadar tehlikeli olduğunu Türkiye henüz idrak etmeden önce hazırlanmış bir kanun teklifiydi bu. Komisyonda görüşüldü, geldi. Şimdi burada çok daha farklı bir şekilde bu konuları görüşmemiz lazım çünkü virüsle etkilenen alanlar ekonomiyle ilgili, sağlıkla ilgili, günlük yaşantımızla ilgili, kamusal alanlarla ilgili birçok konu var burada konuşup yeniden değerlendirmemiz gereken. Bu yeni gelişmeler karşısında tekrar değerlendirmemiz gereken. birçok madde var burada. Buna göre de yeni bir tartışma ortamı oluşturmamız lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisinde -adı üzerinde- milleti temsil ediyor milletvekilleri. Milletvekillerinin alınan önlemleri, yapılan işlemleri denetlememesi, tartışmaması söz konusu olamaz. Değerli arkadaşlarım, oturup bunu tartışmak zorundayız. Milletin vekiliysek bu konuları tartışmak, denetlemek zorundayız. Bunun başka türlü izahı mümkün değil. Devletin bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü üzerine yemin etmiş milletvekillerinin bu konuları, bu olağanüstü durumu değerlendirmemesi, tartışmaması, alınan önlemleri -tekrar söylüyorum- denetlememesi çok büyük bir garabet olur, anormallik olur.

Bakın, bu virüs karşısında iki tür tedbir almak mümkün, farklı uçta iki tane tedbir göstermek mümkün. Bir tanesi, şu anda bizim de yaptığımız gibi, bütün ülkelerin de yaptığı gibi, mümkün olduğunca halkı evlerine kapatacaksınız, temas ettirmeyeceksiniz, özellikle, virüs bulaşanlar ile diğerleri temas etmeyecek, bir süre sonra bu bitecek. Ne kadar sürer? En az üç ay sürer, beş ay sürer, bilmiyoruz ve Dünya Sağlık Örgütünün de gösterdiği şekilde, mümkün olduğunca herkesin aynı anda etkilenmemesini sağlayacağız, mümkün olduğunca bunu da yayacağız. Dünya Sağlık Örgütüne göre, sonuç olarak herkesin bu virüsten etkilenmesi de bekleniyor, bir taraftan da o var ama iki ay içerisinde, üç ay içerisinde değil de mümkün olduğunca bir yıla yayılması durumunda çok daha başarılı olunacağı, dolayısıyla sağlık hizmetlerinin kapasitesinin yeterli olacağı söyleniyor. Bunu anlıyorum. Bununla ilgili olarak da bütün dünya bu şıkkı kabul ederek tedbirler uyguluyor yani dünyadaki sağlık kapasitesinin, ülkelerdeki sağlık kapasitesinin yetmesine göre virüsün bulaşmasını, yayılmasını sağlamaya çalışıyor en azından. Bu tamam, bizim ülkemiz de bunu yapmaya çalışıyor. Eleştireceğimiz taraflar vardır muhakkak ki ama şöyle bir durum var değerli arkadaşlar: Şimdi, Türkiye, işsizi çok fazla olan bir ülke; resmî rakamlara göre, TÜİK rakamlarına göre 5 milyona yakın işsizimiz var. Biliyoruz ki bu 8 milyon civarında bir rakam, en azından 8 milyon işsizimiz var. Borçlanmamız aşırı vaziyette, rezervlerimiz çok sıkıntılı, rezervlerimiz de çok düşük vaziyette. Biz ekonomik bir krizde yakalandık bu corona virüsüne. Yani Amerika'nın, İngiltere'nin, Almanya'nın biraz önce söylediğim tedbiri almasında bir anormallik yok. Onlar dışarıdan sisteme para akıtarak, para basarak, virüs nedeniyle zarar gören işletmeleri ve vatandaşlarını doğrudan gelirle destekleyerek ekonomik etkilerini, kültürel etkilerini, sosyal etkilerini izole etmeye çalışıyorlar. Önemli ölçüde de bunlarda başarılı olabilirler fakat biz, Türkiye olarak zaten bir ekonomik krizde yakalandığımız için sıkıntılarımız var. Bizim, sisteme para şırınga etmemiz, şırınga değil de burada tabii çok daha farklı, boca etmemiz mümkün değil çünkü Amerika'da, Almanya'da sisteme para boca ediliyor, bizim böyle yapmamız mümkün değil. O zaman da bizim, bu tedbirleri burada daha farklı bir şekilde ele almamız, düşünmemiz, tartışmamız lazım. Bizim para basmamız tabii ki belli bir yere kadar mümkün ama bunun ölçüsü ne olacak? Bizim dışarıdan borç almamız nereye kadar mümkün olacak? Nereye kadar vatandaşlarımıza bu imkânları sağlayabiliriz, nasıl sağlarız? Bu konuların Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından konuşulması, değerlendirilmesi lazım, bilmiyoruz. Eğer bu tedbirler alınmazsa Türkiye'de büyük bir sıkıntı olacak, ancak bu tedbirlerin alınması durumunda ve bunun üç ay ve daha sonrasına kalması, uzaması durumunda da Türkiye büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalacak. "Beka sorunu" dediğimiz sorun burada ortaya çıkacak, bunu görmemiz lazım. Bunlar Türkiye'de doğru dürüst konuşulan konular değil maalesef, nedense konuşulmuyor ama konuşulması gereken yer burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir, milletin meclisidir ancak bunlar konuşulmuyor. Bunları hep beraber konuşmamız lazım, tartışmamız lazım.

Değerli arkadaşlar, bu ikinci bölümde de çok önemli konular var. Mesela, son maddeydi, 20'nci maddeydi, KGF'yi, daha önce 35 öngörülmüşken 50'ye çıkardık. Şimdi sorarım ben: Neden 50'ye çıkardık? Kime soracağımı da bilmiyorum. Şimdi burada yürütme erkinin bir temsilcisi yok. Teklif veren arkadaşımız 35 olarak vermiş, şimdi de 50'ye çıkarıldı. Neden 50'ye çıkarıldı KGF? Yani esnafın desteklenmesiyle ilgili olarak Kredi Garanti Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan alınacak parayla 50'ye çıkarılıyor. Neden çıkarılıyor? Yetecek mi, yetmeyecek mi, kimlere verilecek? Bunlarla ilgili hiçbir bilgimiz yok çünkü burada yürütme erkinin temsilcisi de yok. Böyle bir ortamda, bakın, ekonomik krize yakalandık ama siyasi bir krize de yakalandık. Şurada, şu milletin temsilcileri, milletin vekilleri yürütme erkiyle beraber durumu görüşemiyor, tartışamıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Burada bir bakan yoksa bunları kime anlatacağız? Siyasi sorumluluğu yoksa -bakan da olsa siyasi sorumluluğu yok, seçilmiş değil- kime anlatacağız, kiminle tartışacağız? Bakın, kendi kendimize konuşuyoruz. Ancak bu, aynı zamanda siyasi bir krizdir, bu tarafını da görmemiz lazım. Gerçekten böyle.

Diğer bir konu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu var, bunda da önemli bir değişiklik yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Geçen yıla kadar -üç senedir- işletmedeki işçi başına, çalışan başına 150 lira olarak uygulanan teşvik şimdi 75 lira olarak uygulanacak. Baktım, bu durum değişmiş. 75 lira çok yetersiz kalacak çünkü 150 lira yetersiz kaldı -ilgili maddede anlatırım- kapanan işletme sayısında fazlalık var. Böyle bir durumda -çalışan sayısında azalma var- 150 liralık tedbir yetmemiş, biz 75 liraya düşürüyoruz. Bunun yeterli olacağını düşünmemiz, ummamız mümkün değil.

Bunları konuşmadan, tartışmadan bu Meclisin görevini yapması mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Tabii burada bunu bir normal kanun gibi her yönüyle de görüşmüyoruz, komisyondan da geldi artık. Ayrıntılarına da burada girmemiz mümkün değil çünkü burada farklı bir görüşme düzeni var maalesef. Bu şekilde gerçekleri de ortaya çıkarmamız mümkün değil ama teklifin geri çekilerek komisyona gönderilip tekrar gündeme alınmasını öneriyorum.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum, milletimize geçmiş olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)