| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 24.03.2020 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi Covid-19'u konuşuyoruz. Benim üzerinde konuştuğum maddeden ziyade ben de daha çok bu sorunu ele almak istiyorum. Arkadaşlarım da belirttiler aslında; bu, kapitalizmin, insanlığı, doğayı, her şeyi sömürmesinin bir sonucu ve bugün bütün dünya, içinde yaşadığımız kapitalist sistemi ve onun neoliberal politikalarını sorguluyor. Ne yazık ki ülkemizde de kapitalizm, neoliberalizm, AKP'nin dinci saikleriyle, dinci politikalarıyla buluşunca çok daha korkunç bir hâl almış durumda.
Şimdi, ben az önce konuşurken sağlık çalışanlarının, sağlık emekçilerinin maske bulamadığından bahsettim. Siz de dönüp dediniz ki: "Maske var." Maske varsa niye stoklara gidip baskın yapıyorsunuz? Niye el koymayla tehdit ediyorsunuz? Ya da niye hiç dikilmeyen maskeler gidilip terzihanelerde dikilmeye başlandı?
Bakın, sizin, AKP'nin sağlıkta dönüşüm politikasının sonucu nedir? Performansa dayalı bir sistem getirdiniz. Sağlık hizmeti bir ekip hizmetiydi, siz bu ekibi böldünüz; ekibe prim başı, parça başı para vermeye başladınız. Hastaneyi ticarethane, hastayı müşteri hâline getirdiniz ve o yandaş müteahhitlerinize para kazandırmak için güzelim, canım şehir merkezlerindeki kamu hastanelerini kapattınız, gidip devasa şehir hastaneleri yaptınız. Bir birimden bir birime gitmek bile neredeyse bir gün alıyor.
Bugün, bu sistem üzerinden, bu sistem içerisinde Covid-19'la mücadele etmek zor mu? Çok zor. Çünkü, siz aslında kamusal sağlık sistemini tasfiye ettiniz, özelleştirdiniz ve yandaşlarınıza peşkeş çektiniz. Şimdi, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Covid-19'la mücadele kapsamında ne dedi? Bir açıklama yaptı, dedi ki: "Özel hastaneleri, vakıf hastanelerini pandemi hastanesi ilan ediyoruz." Doğru, yerinde bir karar. Peki, şu anda Covid-19 başvurusuyla özel hastaneye giden hastalardan katılım payı isteniyor mu? İsteniyor. Peki Covid-19'lu bir hasta nasıl gidip orada yatacak? Yatamayacak. Ne olacak? Bir sürü örneği var; hasta gidiyor, yatışı için acilde para makbuzu imzalaması isteniyor. Hasta kabul etmiyor, ambulansa konuluyor, başka bir hastaneye götürülüyor. O hastane enfekte oluyor, götüren ambulans enfekte oluyor, gittiği acil servis tekrardan enfekte oluyor.
Şimdi, bu tarzla olmaz. Eğer bu hastaneleri gerçekten pandemi hastanesi yapacaksanız gelin -önünüzde fırsat var- hepsini kamulaştırın ve toplum yararına hastaneler olarak hem Covid-19'da hem de daha sonrasında toplumun, halkın hizmetine sunun ama bunu yapar mısınız? Yapamazsınız çünkü Sağlık Bakanınızın kendisi aynı zamanda bir hastane zincirinin patronu. Nasıl bunu yapabilirsiniz ki?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne alakası var ya?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - İkinci bir şey: Şimdi, üniversite hastaneleri bu Covid-19'la mücadelede en önemli kurumlardı. Peki, üniversite hastaneleri şu anda bırakın bu salgınla mücadeleyi, normal sağlık hizmeti verebilecek durumda mı? Hayır. Dozimetresinden eldivenine kadar, enjektöründen tutun her şeye kadar sarf malzemesini hastanın eline yazıp veriyorlar ve hasta gidip onları getirdiğinde ancak tanı ve tedavi işlemleri gerçekleştirilebiliyor.
Bütün bunlar ortadayken siz ne yapıyorsunuz? Sağlık çalışanlarını alkışlıyorsunuz. Alkış çok güzel, peki, başka ne istiyoruz? Sağlık çalışanlarını gerçekten düşünüyorsanız koruyucu malzeme teminini hızlandırın. Bilime kulak verin. Bu ülkede aşı yapan bir tesisimiz yok. Osmanlı zamanında bile, cumhuriyetin ilk yıllarında bile aşı üretiliyordu, sayenizde artık aşı üretilemiyor. O zaman, bilimsel tesisleri hızlı bir şekilde aktive edin. Yemek ve barınma imkânlarını sağlayın. Sağlık çalışanlarının toplu taşımayla işe gidip gelmesini engelleyin, özel servis tahsis edin.
SALİH CORA (Trabzon) - Saat dokuz, sağlık çalışanlarını alkışlayın, saat dokuz şu an.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bu insanların mesaiden çıktıktan sonra evlerine gidip hem evlerindeki sevdiklerini hem de yol boyundaki diğer insanları enfekte etmesinin önüne geçin. Olmadı mı? 3600 ek göstergeyi getirin. Bu zor günlerde jest yapmak istiyorsanız örneğin, sağlık emekçilerinin dört gözle beklediği 3600 ek göstergeyi getirin.
184 SABİM hattı kurdunuz. SABİM hattı bu ülkede sadece Türkçe hizmet veriyor. SABİM hattını başta Kürtçe ve Arapça olmak üzere Türkiye'de yaşayan bütün diğer dillerde hizmet verecek şekilde çok hızlı bir şekilde donanımlı hâle getiriniz.
Onun dışında ne yapabilirsiniz? Onun dışında, meslek örgütleriyle, alanda yetkili olan sendikalarla ortaklaşmanız gerekiyor ve bu ortaklığın göstergesi olarak da onlarla iletişime geçmeniz gerekiyor. Bakın, siz şu anda sağlık çalışanlarına ne diyorsunuz: "On dört gün hastanede kalacak şekilde hazırlık yapın." diyorsunuz. Bu ne demek: On dört günlük bir nöbet demek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bu on dört günlük nöbetin kendisi hem moral bozucu hem de uzun çalışma saatlerinin sağlık çalışanları üzerinde yaratacağı basıncı, iş yoğunluğunu gözetmeniz gerekiyor. Eğer bu yoğunluğu azaltmak istiyorsanız -şimdi Bakan açıkladı, 32 bin sağlık çalışanı alıyorsunuz- 15 bin KHK'yle ihraç ettiğiniz sağlık çalışanının da işe iadesini hızlı bir şekilde yapmanız gerekiyor. Eğer bunları yaparsanız ve tabii ki kolonya ve maske dışında daha bilimsel, daha halkçı gerçekten toplum yararına önlemler alırsanız bu toplum tabii ki COVİD-19 virüsünü yenecektir.
Bununla ilgili son olarak da şunu söyleyeyim: Cezaevleri hem doluluk oranı itibarıyla hem de beslenme ve barınma koşulları itibarıyla bu virüsün yayılması için en önemli, en riskli grupta olan yerlerdir. Bir an önce cezaevlerinin kapısını açın, siyasi tutsaklar başta olmak üzere bütün insanların yaşam hakkını sağlayın diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)