| Konu: | Dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgını nedeniyle insanlığın zor günler geçirdiğine ve kontrol altına alınarak insanlık adına tehdit olmaktan çıkmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ettiğine, krizin gerek devletler arasında iyi niyete dayalı iş birliğinin gerekse toplumsal dayanışmanın ve sorumluluk bilincinin hayati önemi haiz olduğunu acı biçimde hatırlattığına, sürecin en az zararla atlatılabilmesi için başta sağlık çalışanları olmak üzere devletin bütün kurum ve kuruluşlarıyla özverili çaba içerisinde bulunduğuna, Meclis olarak milletin kader birliğine vurgu yapan bir tavır takınarak toplumun beklentilerine tercüman olunması gerektiğine, Genel Kurul ve komisyon çalışmalarına katkı veren milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 31.03.2020 |
BAŞKAN - Saygıdeğer üyeler, dünyayı etkisi altına alan corona salgını sebebiyle bütün insanlık zor ve sıkıntılı günler geçirmektedir. Bu musibet bize, uluslararası ilişkilerde salt çıkarcı reel politik anlayışın, toplumsal düzeyde ise birey merkezci ve bencilce sayılabilecek bir özgürlük anlayışının egemen olduğu günümüz dünyasında, belki de artık unutmakta olduğumuz bazı kavramlar üzerinde yeniden düşünme fırsatı verdi. Bu kavramlar, iş birliği ve dayanışma. Ülkeler arasında etkin iş birliği mekanizmalarının eksikliği salgının dünya genelinde yayılımını hızlandırırken toplumsal dayanışma konusunda gösterilen zafiyetler de hastalığın ülkeler içindeki yayılımını artırmış görünüyor.
Bu kriz bize, gerek devletler arasında iyi niyete dayalı iş birliğinin gerek toplumsal dayanışmanın ve sorumluluk bilincinin ne kadar hayati bir önemi haiz olduğunu acı bir biçimde hatırlattı ve hatırlatmaya da devam ediyor.
Bu riskleri minimize etmek için, küresel ölçekte çok taraflı siyasi ve iktisadi iş birliği imkânlarını aramaya ve geliştirmeye devam etmeliyiz. Nitekim, bireysel tercihlerimizde de benzer bir ikilemle karşı karşıya kalıyoruz. Bir tarafta salgına karşı yalnızca kendisini koruma içgüdüsüyle hareket eden, bu uğurda istifçiliklik yarışına girerek toplumda panik havası yaratan ve kimi zaman düşük risk grubunda olmanın öz güveniyle tedbirlere aldırış etmeksizin sosyal münasebetleri sürdürerek kamu sağlığını tehlikeye atanlar var. Diğer tarafta ise bu salgının kolektif bir mücadele gerektirdiğinin farkındalığıyla, bireysel özgürlüklerimizden bir miktar feragat ederek sosyal iyiye hizmet etmek gibi bir seçeneğimiz var. Unutmayalım ki bu mücadeleden toplum olarak asgari zararla çıkabilmemiz bu noktada göstereceğimiz hassasiyete bağlıdır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti, hem salgının tıbbi olarak kontrol altına alınması hem de salgının tetiklediği diğer iktisadi ve sosyal problemlere çözüm bulunması noktasında ilk günden beri büyük bir azim ve ciddiyetle çalışmalarını sürdürmektedir. Ne kadar süreceği belli olmayan bu buhranın en az zararla atlatılması için, başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere devletimiz bütün kurum ve kuruluşlarıyla da özverili bir çaba içerisindedir. Bizler de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu süreçte ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeler ışığında bu mücadelenin kanuni altyapısını hazırlamak gibi mühim bir görev ifa etmekteyiz. Bunun yanında, bugün, içinden geçmekte olduğumuz bu sıkıntılı dönemde Meclis olarak bize düşen; her türlü ayırıcı, kışkırtıcı ve fırsatçı tavırlara karşı milletin kader birliğine vurgu yapan olgun bir tavır takınmak, toplumun beklentilerine, hislerine tercüman olmaktır.
Ben Genel Kurul ve komisyon çalışmalarına katkı veren tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda yüce heyetinize kolaylıklar ve muvaffakiyetler diliyorum, bu salgının da yakın zamanda kontrol altına alınarak insanlık adına bir tehdit olmaktan çıkmasını Allah'tan niyaz ediyorum.