| Konu: | 25 Mart Büyük Birlik Partisi kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının 11'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 75 |
| Tarih: | 31.03.2020 |
MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Coronavirüs illetinden hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. İnşallah birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde bu zor günleri de atlatacağımıza yürekten inanıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, aslında bu konuşmayı geçtiğimiz hafta 25 Martta yapacaktım ama Meclisin çalışmaması üzerine bugün sizlerin huzurundayım.
25 Mart 2009 tarihinde partimizin Kurucu Genel Başkanı, liderimiz, dava arkadaşımız, ağabeyimiz rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nu ve onun yol arkadaşları, dava arkadaşlarımız Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ve İsmail Güneş kardeşlerimizi kaybettik. 31 Martta yani tam on bir yıl önce Tacettin Dergâhı'nda milyonlarla beraber onu Hakk'a uğurladık. Öncelikle, şehit liderimize ve onunla birlikte şehadete erişen arkadaşlarımıza bir kere daha Allah'tan rahmet diliyorum; ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun.
Şahsım ve arkadaşlarım adına, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'yla birlikteliğimiz hiçbir zaman siyasi parti genel başkanı ve parti mensubu ilişkisinden ibaret olmadı. Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkü Ocakları Genel Başkanı olduğu günden beri bizim liderimizdir ve bu durum, şehadetine kadar böyle devam etmiştir. Biz onu hep liderimiz olarak gördük, o ise bizi hep arkadaşı, kardeşi gibi gördü ve öyle davrandı. Ben de 1978 sonlarında Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi öğrencisiyken Şeker Öğrenci Yurdu'nda verdiği bir konferansta, seminerde onunla tanıştım ve şehadetine kadar da birlikteliğimiz devam etti. O, bizim liderimiz olmasının yanı sıra her zaman örnek aldığımız, ailemizin en önemli ve vazgeçilmez ferdi, ağabeyimiz ve dava arkadaşımızdı.
Şehit Muhsin Yazıcıoğlu, sizlerin de bildiği gibi, tek yüzlü bir insandı; zengin ile yoksula, makam ve güç sahibi ile mazluma, yaşlı ile çocuğa, partide çalışan görevli ile divan üyesine aynı saygı, nezaket, tahammül ve sevgiyle yaklaşırdı; fedakârdı, yardımseverdi, tevazu sahibiydi. Bazılarına göre zaaf gibi görülen bu özellik, aslında onun en büyük gücüydü.
Muhsin Yazıcıoğlu, milletine ve onun değerlerine aşkla bağlı bir vatan evladıydı. Millete, millet iradesine, milletin güvenliğine yönelik bir tehditle karşı karşıya kaldığımızda milletimizin aklına hep onun gelmesini, onun adının telaffuz edilmesini, milletimizin yüksek vefa duygusunun bir tezahürü olarak görüyorum. 12 Eylül 1980'de, 28 Şubat 1997'de, 27 Nisan 2007'de korkmadı, tereddüt etmedi, çekinmedi "Bana ne olacak?" demedi, geriye bir adım bile atmadı; milletin, milletin değerlerinin ve millet iradesinin yanında durdu. Onu kaybettiğimiz günden bugüne hiç dinmeyen acımızı içimizde yaşarken onun ideallerine tutunduk; onun şahsiyetini, ahlakını, imanını, cesaretini, dürüstlüğünü insanımıza, devletimize, milletimize, inanç ve değerlerimize duyduğu bağlılığı örnek almaya çalıştık.
Camia olarak yaşadığımız hadisenin yaralarını sarmaya, camiamızı ayakta tutmaya çalışırken diğer yandan büyük bir ciddiyet, titizlik ve kararlılıkla hukuki süreçleri takip ettik.
Büyük Birlik Partisi, şehadet süreciyle ilgili açılan tüm soruşturma ve davalarda resmî olarak şehitlerimizin aileleriyle birlikte taraf ve müdahildir. İlk günden beri, bir kez bile yaşananlar için "kaza" kelimesini kullanmadık.
Yerli iş birlikçiler eliyle yürütülen uluslararası bir komplonun ihtimalinden bahsederken bizi şüpheyle karşılayanlar 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlarla adım adım haklılığımızı gördüler ve kabul ettiler. Olayın bütün yönleriyle aydınlatılması, ihmali, hatası, kastı ve kusuru olanların ortaya çıkartılıp hukuk önünde yargılanarak hak ettikleri cezayı almaları için devlet gücüne ihtiyaç olduğu gerçeğini unutmadan süreci takip ediyoruz. Bu, bizim en çok gayret gösterdiğimiz konu olmuştur ve buradan geriye bir adım bile atmayacağız. Hukukun şüphelilerin elinde olduğu ve muhataplarımızın tümünün maske taktığı şartlarda bile mücadelemizden vazgeçmedik. Sabrımız tereddütlerimizden değil, her şeyin hukuk dairesi içinde hukuk tarafından ve hukuka uygun yürümesini istediğimizdendir. Tekraren ifade etmek istiyorum: Adalet ağır ilerler ama daima hedefine varır. Ahirete dair hesapları mahfuz tutarak olursa bu dünyaya ait olan her hesabın gereğini biiznillâh yerine getireceğimizden de hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Sözlerime son verirken şehit Muhsin Başkanımızı güzel bir şekilde anlatan şiirle anlatan şairin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Destici, tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - ... dizeleriyle size veda etmek istiyorum:
Kalpler yine matemde gönül perişan oldu,
Ak saçlı dağlardaki umutlar bî-can oldu,
Hüzünler gül kokuyor, ilkbahar hazan oldu,
Üşüyorum desen de dağları yol eyledin
Sonsuzluğu düşündün, dikeni gül eyledin.
Takdire tedbir olmaz, mukadder bir kader var
Son yolculuk biterken yepyeni bir sefer var,
Tabutta er oğlu er, gönüllerde keder var.
Sıratımüstakimi lisanıhâl eyledin,
Bir menzile vardın ki dikeni gül eyledin.
Mazi gönül ufkunda bir faslı melal gibi,
Yıllanmış hatıralar sanki bir masal gibi,
Ağlıyor gardaşların gökteki hilal gibi,
Milletin gözyaşını bir anda sel eyledin,
Bu nasıl bir muhabbet, dikeni gül eyledin.
Turkuaz sevdalarla yükselirken sancaklar,
Yesevî nefesiyle mayalandı ocaklar,
Vatan evlatlarına çarmıh oldu Mamaklar,
Her nefes "Hu" diyerek acıyı bal eyledin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) - Daha gül goncasıyken dikeni gül eyledin.
Zor günlerde kükredin, dilde "adamdı" adın,
Şubat karanlığına gök bıçaklar sapladın,
Her adım atışında mahşeri hesapladın,
Bir hayat yaşadın ki nefsini çöl eyledin,
Yeşil yaprak içinde dikeni gül eyledin.
Ölümü düşünerek dünyaya yâr olmadın,
Kıble yüreklilere zinhar ağyar olmadın,
Çektiğin çilelerden asla bizar olmadın,
Sabrın doruklarında sükûtu lâl eyledin,
Salatüselam ile dikeni gül eyledin.
Ahseni takvim üzre yaşayıp bayraklaştın,
Şehitlik rütbesiyle ta sidreye yaklaştın,
Cennette ehli Firdevs kullarla kucaklaştın,
Sen Rabb'ine giderken güneşi kül eyledin,
Gül kokulu Alperen dikeni gül eyledin.
Sen Rabb'ine giderken bizleri kül eyledin gül kokulu Alperen, dikeni gül eyledin.
Başımız sağ olsun tekrar, Allah mekânını cennet etsin diyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)