GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:07.04.2020

HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Covid-19 salgınıyla mücadele, tıbbi bir mücadele olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir mücadeledir. Salgının sosyal tahribatının önüne geçmek, bu tahribata karşı halkı koruyan önlemler almak öncelikle bu Meclisin görevidir. Bu ülkenin dörtte 3'ü emeğiyle geçiniyor. Halk sağlığını korumak, öncelikle işçileri korumaktan geçiyor ancak ne yazık ki Covid-19'la mücadele, açık bir sınıf ayrımcılığı yaşanarak bu ülkede devam ediyor. İşçiler ve aileleri ölümle burun buruna çalışmaya zorlanıyor.

Diğer yandan, Covid-19 salgını dünyada ve Türkiye'de milyonlarca çalışanın işini ve gelirini kaybetmesine yol açıyor. Türkiye, tarihinin en büyük işsizlik felaketiyle karşı karşıya. Aynı şekilde, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), bu salgının dünya genelinde yaklaşık 25 milyon kişinin işini kaybetmesine yol açacağını raporladı. Emek ve meslek örgütleri, bugüne kadar defalarca açıklamalar yaptılar ve işçilerin, çalışanların haklarının korunması için neler yapılması gerektiğine dair taleplerini her defasında açıkladılar. Biz, bu taleplere, Meclis olarak kulağımızı kapatamayız.

Ne diyorlar: "Zorunlu ve acil işler dışında mal ve hizmet üretimi salgın süresince durdurulmalı. İşçilere ücretli izin verilmeli, işten çıkarmalar yasaklanmalı ve tüm çalışanların geliri güvence altına alınmalı. Karantina ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle işini ve gelirini kaybedenlerin, kendilerinin ve ailelerinin geçimi devlet tarafından sağlanmalıdır. Karantina süresince artan, kadına yönelik şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir biçimde kullanılmalıdır, uygulanmalıdır. Hanelere elektrik, su, doğal gaz parasız olarak verilmeli; tüketici kredisi, kredi kartı, fatura borçları ertelenmelidir. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir."

Şimdi, halk sizden, yani buradan, Meclisten önlem bekliyor. İşçiler, bir yandan salgına yakalanmamak, diğer yandan işlerini kaybetmemek için bir düzenleme bekliyor. Peki, burası ne yapıyor? İktidar ne yapıyor? Halka IBAN atıyorsunuz, kirasını ödeyemeyen, faturasını ödeyemeyen, gıda sorunu yaşayan halktan bağış bekliyorsunuz.

Bakın, sizlerle birkaç rakam paylaşmak istiyorum; Millî Dayanışma Kampanyası'nda 5 Nisan 2020 itibarıyla 1 milyar 70 milyon lira bağış toplanmış. Oysa sadece bu yılın ilk iki ayında yani ocak ve şubat ayında patronlara İşsizlik Sigortası Fonu'ndan 3 milyar 700 milyon lira aktarılmış. 2019'da ne kadar bu rakam, biliyor musunuz? 16 milyar lira. Peki, bu parayla ne yapılabilirdi, düşünebiliyor musunuz? 2 milyon 867 bin işçiye salgın döneminde üç ay boyunca asgari ücret düzeyinde destek sağlanabilirdi.

Siz bu parayı yani işçilerin parasını işçilere vermek yerine patronlara vermeyi tercih ediyorsunuz. Onlar da bir yandan işçileri kapının önüne koyuyor bu salgın nedeniyle, öbür taraftan da sosyal medyada, medyanın karşısında işçilerin parasıyla hayırseverlik şovlarını yapıyor.

Değerli milletvekilleri, bir örnek daha; 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirildi, hemen ertesi gün bu yasak kaldırıldı ve bu yasaktan 18-20 yaş arası çalışanlar muaf tutuldu. Bunun adı muafiyet değildir, bu düzenlemenin adı hasta olma zorunluluğudur, ailesine virüs taşıma zorunluluğudur.

Soruyorum: Bu ülkenin 811 bin genç çalışana verecek 5,6 milyar lirası yok mu? Çünkü bu çalışanlara, 811 bin kişiye sadece asgari ücret düzeyinde ücret verdiğinizde bunun maliyeti 5,6 milyar lira.

Şimdi, hiç kimse "Kaynak yok." demesin, kaynak var, bunu defalarca saydık; sizin müteahhitlere, bankalara akıta akıta bitiremediğiniz bu halkın kaynakları var. En başta, İşsizlik Sigortası Fonu'nu işçiler için kullanın; geçmediğimiz köprülerin, kullanmadığımız havalimanlarının, hastanelerin parasını şirketlere ödemekten vazgeçin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

OYA ERSOY (Devamla) - Asgari ücreti değil, serveti vergilendirin. Türkiye'de toplam servetin yüzde 42'si, yüzde 1'in elinde. Halkın cebine göz dikeceğinize zenginlerden vergi alın.

"Çarklar dönecek." dayatmanızın en büyük bedelini bu salgın koşullarında çalışmak zorunda bıraktığınız işçiler ve aileleri ödeyecek. Ancak meselemiz salgındır ve bedel sadece bununla sınırlı kalmayacaktır. Gelin, işçilerin, ailelerin ve dolayısıyla halkın hayatını kurtarmak için gerekli önlemleri almak üzere bir araştırma komisyonu kuralım.

Teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)