| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşlerimizi açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, 2012 yılı bütçe görüşmeleri sırasında yine Millî Savunma Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşlerimizi belirtirken dile getirdiğimiz birçok sorunun bu yıl da hâlen çözülmemiş olarak karşımızda durduğunu görüyoruz.
Örneğin, şehit ailelerinin haklarının ve taleplerinin yerine getirilmesi konusundaki önerilerimiz yeterince karşılık bulmamıştır.
Yine, jandarma uzman çavuşların ve sözleşmeli er ve erbaş olarak görev yapan askerlerin özlük haklarında gerekli düzenlemeler yapılmadığı için bu personelin büyük bir bölümü istifa ederek ordudan ayrılmaya devam etmektedirler.
Muvazzaf subaylık ve muvazzaf astsubaylığa geçiş sürelerinin kısaltılması ve özlük haklarının düzenlenmesi konusunda gerekli yasal değişikliklerin yapılmamış olması kanayan bir yara olarak devam etmektedir.
Üniversitelerden mezun, fiziksel ve bilgi birikimiyle ilgili yazılı sınavlarını başarıyla geçen, uzun askerlik eğitimi alan, en zor koşullarda görev yapan sözleşmeli subayların ancak yüzbaşılığa kadar yükselebilmesi, kendilerine kurmaylık şansının verilmemesi haksız ve hukuksuz bir uygulama olarak hâlen sürmektedir. Sözleşmeli astsubayların durumları da farksızdır. Onlar da ancak kıdemli çavuşluğa kadar terfi edebilmektedirler, bundan sonra terfileri mümkün değildir. Yine, sözleşmeli subay ve astsubayların sözleşme süreleri de dikkate alındığında emeklilik haklarından mahrum oldukları ve bu meslek içerisinde emekli olamadıkları görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, yine, YAŞ kararlarıyla ordudan çıkarılanların bir kısım hakları iade edilmişken, sırf "Yargı yolu açıktır." diyerek, bakan onayı ve kararnamelerle ordudan çıkarılanların, resen emeklilerin haklarının iade edilmemiş olması büyük haksızlık olarak ortada durmaktadır. Umarım, bu konular 2013 yılında çözümlenir ve bir bütçe konuşmasına daha konu olmaktan çıkarlar.
Değerli arkadaşlarım, bir de Türk Silahlı Kuvvetlerinde sivil memur olarak görev yapan personel var. Bunların durumları da içler acısıdır. Üniversiteyi bitirmiş, çalışma hayatı boyunca aynı statüde kalacak; özlük hakları, sosyal hakları, hak yoksunlukları hiç kimsenin aklına gelmemiş bugüne kadar. Bunların sorunları mutlaka ele alınmalı, hatta ciddiyetle ele alınmalı ve çözülmelidir.
Değerli arkadaşlar, geçen yıl bir de bedelli askerlik konusu yüce Meclisin gündemindeydi. Muhalefetin bütün uyarılarına rağmen bedelli askerlik konusunda AKP iktidarının kendi bildiğini okuması sonucu bugün yeniden, o yasada değişiklik yapılması zorunluluğuyla karşı karşıya kalındığını bizzat kendileri ifade etmektedirler. Biz, bedelli askerlik konusu gündeme geldiğinde, önce, üniversitede okuyan öğrencilerin üniversite yıllarında belirli dönemlerde askerliklerini yaparak askerliklerini üniversite bitirirken yapmış olmaları nedeniyle iş hayatında kesintiye uğramayacakları konusunda ciddi önerilerde bulunmuştuk ve hiçbirisi AKP iktidarı tarafından ciddiye alınmamıştı. Yine, bedelli askerlik konusunda, bedel ödeyebilecek durumda olanların bedelli askerlik yapmasını, bedel ödeyemeyecek durumda olanların da bedelsiz olarak askerlik hakkından yararlanmasını istemiştik, dikkate alınmadı. "400 bin asker yığılma var, bundan yararlandırmak için bedelli askerlik yasasını çıkarıyoruz." denildi, ancak 100 bin civarında bir asker bundan yararlanacak diye beklenirken, şu anda yararlanan asker sayısı 70 bin, bunların çoğu da parasını ödeyemediği için bu haklarını kaybetmiş durumdadırlar.
Yeniden bir bedelli askerlik yasası düzenlemesi söz konusu olduğu bugünlerde tekrar uyarıyoruz. Bedelin düşürülmesi, bedel ödeyemeyecek olanlara bedelsiz askerlik yapma şansı verilmesi ve bedellilik yaşının da indirilmesi toplumda beklenti hâline getirilmiştir, bu beklentinin de karşılanması gerektiğini düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi sizlere başka bir konudan söz edeceğim; yürekleri kanatan, hâlâ yüreklerimizi kanatmaya devam eden bir olaydan, Afyonkarahisar'daki cephanelik patlamasından söz edeceğim.
Bildiğiniz gibi, 5 Eylül 2012 gecesi Afyonkarahisar'daki cephanelikte büyük bir patlama meydana gelmiş ve 25 şehit vermiştik. Haber duyulur duyulmaz bütün Türkiye ayağa kalkmış, Afyon halkı da yaralananların yaralarını sarmak için hastanelere akın etmişti.
Daha neyin ne olduğu anlaşılmadan ve yangın sürerken, ateş sürerken, Orman ve Su İşleri Bakanı arkadaşımız, "Sayım yapılırken bir asker elinden el bombasını düşürmüş, patlama ondan meydana gelmiş." deyiverdi. Bu söz çok önemli, "Asker el bombasını elinden düşürmüş." Genelkurmay Başkanı geldi, o da hediyesini aldı, bir açıklama yaptı:. "Her şey ortada." dedi. Afyon bir felaket yaşadı, ama daha beterini yaşayabilirdi çünkü cephanelik, son derece güvensiz, son derece dikkatsiz bir biçimde dizayn edilmiş bir cephanelikti.
25 yiğidin vücut parçaları toplanmaya çalışıldı; analar, babalar, kardeşler, bütün Türkiye halkı bir kıyamet yaşadı. Bütün Türkiye sordu "Cephanelikte neler oldu? Bu patlama nasıl meydana geldi?" diye. "Susurluk'tan gelen cephaneyi istif ediyorduk." dediler. Susurluk'tan gelen cephanenin en son parçası bir buçuk ay önce gelmişti patlamadan. Bir buçuk ay alanda bekletilmediğine göre bu koca bir yalandı. "Gece yerleştirme yapıyorduk." dediler; gece yerleştirme yapılması koca bir yalandı. İddia vardı: "Buradan Susurluk'a cephane naklediliyordu." Bu iddia araştırılmadı. "Burada sabotaj ihtimali var." denildi, yetkili ağızlar bunu dile getirdi, Sayın Genel Başkanımız dile getirdi, biz dile getirdik; bunu soruşturmakla görevli, terörle ilgili Antalya Mahkemesi Savcılığı cephanelikteki patlamaya dönüp bakmadı bile. Neye baksın ki? Daha ateş sönmeden Sayın Bakan "Asker elindeki bombayı düşürmüş." dedi, Başbakan da "Eldeki bomba düşmüş." dedi, 25 şehidin kanı yerde kaldı.
Değerli arkadaşlar, burada bomba düşmesi söz konusu değildir, 25 tane askerin kanı yerde kalmıştır. Bir gün gelecek, yiğit bir savcı, insan haklarını, hakkı, hukuku her türlü ikbal ve çıkarın üzerinde tutan bir savcı gelecek, bunun gerçeğini ortaya çıkaracak ve bu bombaların, Suriye'ye, Suriye halkını bombalamaya gittiği için, gönderildiği için burada bir sabotajla patlatıldığını belki ortaya çıkaracak ve Afyon'a emanet ettikleri şehitlerimizin kanları yerde kalmayacak.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Toptaş, teşekkür ederim.