| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 09.04.2020 |
HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 8'inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Türk polis teşkilatının kuruluşunun 175'inci yılını kutluyorum. Kuruluşunun 175'inci yıl dönümü vesilesiyle vatandaşlarımızın huzuru, güvenliği ve esenliği için canla başla, büyük fedakârlıklarla ülkemizin dört bir yanında görev yapan polis teşkilatımızın Polis Haftası'nı da tebrik ediyorum.
Bu noktada vatandaşlarımıza da seslenmek istiyorum. Özellikle, Covid-19 salgını tedbirleri kapsamında, zor şartlar altında görevlerini yerine getiren polislerimize bizler de vatandaşlar olarak destek olalım, yardımcı olalım. Alınan önlemlere titizlikle uymaya özen gösterelim. Bu vesileyle, Emniyet teşkilatımızda görev yapan tüm teşkilat mensuplarımızın Polis Haftası'nı tekrar kutluyor, görevlerini kahramanca yerine getirirken şehit olan polislerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize sağlık diliyor, şu anda görevleri başındaki tüm polislerimize ve değerli ailelerine selam ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 8'inci maddesiyle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 50'nci maddesinin (6)'ncı fıkrasında yer alan "hükmü veren mahkeme" ibaresinin "infaz hâkimliği" ve (7)'nci fıkrasında yer alan "hükmü veren mahkemece" ibaresinin "infaz hâkimliğince" şeklinde değiştirilmesi amaçlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, seçenek yaptırımlar hükmü veren mahkemenin kararıyla yapılırken teklif edilen maddeyle bu yetkiler infaz hâkimine bırakılmaktadır. Teklif bu hâliyle, hükmü veren mahkemeyi ve yargılanmasını hükümsüz hâle getiren bir uygulamaya da yol açmaktadır. Oysaki mahkeme, yargılama sürecinde sanığı gözleyen ve değerlendirendir, verdiği ceza da bu gözlem üzerinedir.
Değerli milletvekilleri, seçenek yaptırımların kısa süreli hapis cezasına çevrilmesinde hükümlü hakkında karar veren mahkeme yetkili kılınmıştır. Bilindiği üzere, ceza yargılaması hâkim, savcı, sanık ve müdafinin etkin şekilde katıldığı bir sistem üzerine kurulmuştur.
Mecelle'nin 1792'nci maddesinde belirtildiği şekilde "fehîm, müstakîm, emîn, mekîm ve metîn" olan hâkimin doğrudan sanıkla olan etkileşimi ve sanığı gözlemlemesi cezanın tayininde büyük önem arz etmektedir. Aleyhinde hüküm kurulan sanığın hangi hâllerde nedamet duyacağını, toplum hayatına yeniden, nasıl bir süreçle hazırlanabileceğini en doğru ve yerinde değerlendirebilecek makam şüphesiz hükmü kuran mahkemedir. Buna karşılık, hükümlüyü görmemiş ve tanımayan, mahkûmiyeti gerektiren hadise ve gerekçelerden, kişisel sebeplerin bulunup bulunmadığından ve benzeri şahsi durum ve özelliklerden bilgisi olmayan infaz hâkimliğinin yapacağı değerlendirme ve ulaşacağı neticenin aynı derecede isabetli olması beklenemez.
Değerli milletvekilleri, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223'üncü maddesine göre hüküm millet adına verilen yargı kararları olup bu kararların istinaf ya da temyiz dışında başka hâkimlerce değiştirilmesi söz konusu olamaz. Düzenlemeyle, hükmü değiştirme yetkisi verilmek istenen infaz hâkimliği ise 4675 sayılı Yasa'da düzenlenmiştir. Buna göre, infaz hâkimleri hükmün infazında sadece idari görev verilen hâkimler olup idari görev yapmaktadırlar. Bu nedenle infaz hâkimlerine denetim mercileri olan, istinaf ya da Yargıtay gibi karar düzeltme yetkisi verilmesi TCK, CMK ve Anayasa'nın 141'inci maddelerine aykırıdır. Hürriyeti bağlayıcı bir ceza usulü ancak hâkim kararıyla verilebilmektedir fakat hukukun aradığı hâkim kararı yargılamayı yapan hâkim kararıdır. Düzenleme bunu gözden kaçırmıştır.
Değerli milletvekilleri, diğer, önemli bir hususu da burada dile getirmek istiyorum, o da infaz hâkimliğine ilişkin fiilî durumdur. 4675 sayılı Yasa'yla düzenlenen infaz hâkimliği, hükümlünün tutuklulukta geçecek süresinin sanık aleyhine değişmemesi için bir teminat olarak kurulmuştur, doğrudur. Ancak, bugün uygulamada maalesef infaz hâkimliği, tutukluluk süresinin uzamasına neden olan kurumlar olarak ortada durmaktadırlar. Örneğin, aldığı ceza itibarıyla gerek şartlı salıverilme süresi gerekse denetimden yararlanma süresi itibarıyla cezaevinde bir saat dahi kalmaması gereken hükümlüler, infaz hâkiminin kararını bekledikleri için iki üç gün sonra cezaevinden çıkabilmektedirler. Bu, açıkça hürriyeti kısıtlamaktır arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Buna sebep ise, infaz hâkimlerinin asli görevlerinin yanında ayrıca infaz hâkimliği yapmalarıdır. Elbette, 5'inci ve 4'üncü bölge adli yargı mahkemelerinde, müstakilen infaz hâkimi tayin etmek zordur, bunu biliyorum ama 3'üncü, 2'nci, 1'inci bölge adli yargı mahkemelerinde infaz hâkimleri sadece bu görevle iştigal etmelidir.
Son olarak da şunu söyleyerek sizlere veda etmek istiyorum: Bu şekliyle 8'inci maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep ediyor, yüce Meclisimizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)