| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 80 |
| Tarih: | 09.04.2020 |
ŞEVİN COŞKUN (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; infaz düzenlemesinin 10'uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, coronavirüs nedeniyle dünyanın birçok ülkesinde cezaevlerinde af düzenlemesi getirilerek binlerce tutuklu ve hükümlü serbest bırakılmıştır. Türkiye'de de ihtiyacımız olan şey birkaç maddelik acil önlem paketiyle af düzenlemesinin getirilmesi, ayrımcılık gözetilmeden tüm tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasıdır. Ancak ekonomik ya da sosyal fark etmeksizin her krizi fırsata çeviren siyasi iktidar coronavirüs krizini de fırsata çevirme gayretindedir. Çünkü iktidar kendisine muhalif olanları, siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenleri cezaevine atmış; şimdi de onları virüs döneminde cezaevinde tutarak bir kez daha ölümle karşı karşıya bırakmaktadır. Bugün bu tasarıyla cezaevinden çıkamayanlar, siyasetçiler, sosyal medyadan muhalif paylaşım yapanlar, basın açıklamasına katılanlar, düşüncesini özgürce ifade etmek isteyenlerdir, evrensel hukukun hiçe sayıldığı "terörle mücadele kanunu" adı altında tutuklananlardır. Hâlâ yaşamları riske atılarak cezaevinde tutulmaya devam ediliyorlar. İşte, iktidarın fırsatçılığı buradadır.
Değerli milletvekilleri, binlerce siyasi tutuklu ve hükümlü bu infaz düzenlemesinden yararlanamadığı gibi bir de yaşamları iyice daraltılıyor. Cezaevlerindeki tecrit politikaları bu infaz düzenlemesiyle derinleştiriliyor.
Bakın, bir fırsatçılık daha. Düzenlemeye göre, Basın İlan Kurumunun keyfî ilan ambargosu koyduğu gazetelerin cezaevlerine alınmaması öngörülüyor. Kim bunlar? Muhalif gazeteler. Kimler okuyor? Muhalif siyasiler, muhalif tutuklular ve hükümlüler. Devlet hem bu gazeteleri ekonomik baskı altına almak için ilan vermiyor hem de "İlan alamıyorlar." diye cezaevlerine sokmuyor. Bu düzenleme açıkça bir dayatma düzenlemesidir, bunun başka bir adı yoktur.
Cezaevlerinde tecrit başka bir şekilde daha derinleştiriliyor. Tutuklu ve hükümlülerin aileleri dışında 3 arkadaşını görüşçü olarak yazmalarının da önü kapatılıyor. Zaten, bu hak, OHAL'de güvenlik soruşturmasıyla fiilî olarak kullanılmaz hâle getirilmişti. İşte şimdi de fırsatçılık yapılıp bu fiilî ihlale kanunen kılıf hazırlanıyor.
Siyasi tutuklu ve hükümlülere tüm bu düşmanca yaklaşımların da üzerini örtmek için bazı yenilikler düzenlenmiş. Eğitim amaçlı internet erişimi, telefonla görüntülü konuşma vesaire. Siyasi tutuklu ve hükümlülerin sohbet, iletişim, kitap, görüş hakkı normal zamanlarda engellenirken bu yeni haklardan yararlanamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, İnsan Hakları Derneğinin verilerine göre 590'ı ağır, toplam 1.564 hasta tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bu insanların normal şartlarda dahi cezaevlerinde kalması mümkün değilken infaz düzenlemesinin kapsamına alınmamalarını hangi hukuki, vicdani ve insani gerekçelerle açıklayabilirsiniz? Hasta tutuklu ve hükümlüler yaşamlarını tek başına idame ettirememekte ve sağlıklı koşullarda tedavileri yapılamadığı için yaşamları büyük tehlike altındadır.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifini hazırlayanların kimleri kapsam dışına bıraktığını birkaç örnekle anlatmak istiyorum. Gülser ve Fatma Özbay kardeşler. İkisi de Şakran Kapalı Cezaevinde tutuluyor. Müebbet hapis cezası alan Gülser Özbay yirmi bir yıldır cezaevinde. 59 yaşındaki Gülser Özbay rahîm kanseri ve cezaevinde tedavisi mümkün değil. 55 yaşındaki Fatma Özbay yirmi üç yıldır cezaevinde ve göğüs kanseri, hastalığı üçüncü evreye girdiği için bir göğsünü kaybetti, tedavisi defalarca ertelendi. Bu şartlar altında hâlâ cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Muhlise Karagüzel, Muş eski İl Eş Başkanımızdı. Dokuz aydır Bünyan Cezaevinde tutuklu bulunuyor. Şeker, astım ve tansiyon hastalığı var. Gazeteci Ziya Ataman, ağır hasta hükümlü. 2016 yılından bu yana tutuklu. Cezaevi koşullarından kaynaklı bağırsak hastalığı iyice ileri bir seviyeye ulaşmış durumda. Hasta tutuklu ve hükümlülerin cezaevlerinde iyileşme şansı yoktur. Salgın sürecinde en fazla risk grubunu hasta tutuklu ve hükümlüler oluşturmaktadır. Dolayısıyla acilen serbest bırakılmalı ve gerekli sağlık hakkına erişimleri sağlanmalıdır. Hasta tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılması için bu infaz düzenlemesine de gerek yoktur; şartsız, koşulsuz serbest bırakılmalıdırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Coşkun.
ŞEVİN COŞKUN (Devamla) - Cezaevlerinden tabutların çıkması engellenmelidir aksi hâlde bu vebalin altından hiç kimse kalkamaz.
Değerli milletvekilleri, dünyada herkesin ortak bir görüşü var: Virüs ayrım yapmıyor. Evet, virüs ayrım yapmıyor ama işte siyasi iktidar ayrımcılığı hiç olmadığı kadar derinleştiriyor, kimin hayatta kalıp kalmayacağına karar veriyor, bir başka deyişle kendisinde yaşam hakkı ihlali görüyor. Bundan tek bir sonuç çıkıyor: AKP-MHP ittifakı da, teklifi de virüsten daha tehlikeli bir hâl almaya başlıyor.
Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)