| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 10.04.2020 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, çok uzun süredir... Özellikle tarih önemli çünkü iktidar bu yasa teklifi konusunda burada halkın toplumsal bir desteği olduğunu iddia etti; 24 Haziran seçimlerinden önce gündeme getirilen bir yasa teklifini biz, o dönem cesaret edilemediği için, halkın tartışacağı bir dönemde cesaret edilemediği için bugün corona koşullarında burada tartışıyoruz. Ama tamamen bilim insanlarının, hukuk profesörlerinin, hukuk kurumlarının, baroların, insan hakları kurumlarının, çocuk hakları merkezlerinin bütün çığlıklarına kulağımızı tıkayarak bunu tartışmaya çalışıyoruz.
Aynı zamanda da muhalefetin sesini, bizler de dâhil olmak üzere, burada halkın duymasını engelleyecek bir şekilde yani bir corona fırsatçılığı içinde iktidar tarafından yandaşlarına özel af getiren bir teklifi burada tartışıyoruz. Bu, aynı zamanda sadece özel af değil cezaevlerine yani muhalif olan herkesin üzerine ikinci defa geçirilmek istenen bir demir kafestir. Yani cezaevlerini ezaevi hâline getirecek bir yasa teklifini burada tartışıyoruz aynı zamanda.
Şimdi, söz aldığım 13'üncü madde çok önemli çünkü bu 13'üncü maddede 2010 referandumuyla beraber yargının tabutuna çakılan çivinin infaz düzenlemesini de yapar durumdayız. Bakın, 13'üncü madde özellikle Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinde yapılan bir düzenlemeyle ciddi bir çelişkiyi de getiren bir düzenleme. Yine ağır bir eşitsizlik ve adaletsizliği barındırıyor bu madde. Şimdi, suç örgütlerinin patronlarını ve üyelerini salıverme telaşındaki bir iktidarın suç örgütünü düzenleyen ceza normunda sözde ceza artırımı getirmesi olsa olsa bir suçluluk psikolojisinin tezahürüdür. Ne de olsa bu madde kapsamında ceza alan suç örgütlerinin patronları ve üyeleri işte, görüldüğü üzere bu teklifte getirilmek istendiği gibi istendiği zaman salıverilmektedir. Ancak biz biliyoruz ki siyasi iktidarın bir dediğini ikiletmeyen ve talimatla işleyip karar veren yargı tarafından bu 220'nci madde, meşhur, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi gibi ceza alır, hükmüyle beraber tüm muhalif kesimlere; iktidarın politikalarını eleştiren, bunun için basın açıklaması yapan, herhangi bir yerde protesto gösterisi yapan, "tweet" atan, yazı yazan, haber yapan yani düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğünü kullanan herkese karşı uygulanmaktadır. Çünkü iktidar, bu iktidarı boyunca yargı sistemini tamamen kendi muhaliflerini, siyasi muhaliflerini sindirme, tasfiye etme ve muhalefeti tamamen sindirme üzerine kurulu bir yargı düzeni kurmuştur. Bu da hukuksuzluk düzenidir.
Bakın, sadece bir örnek; 18 Aralık 2012'de, o dönem Başbakan olan Erdoğan'ın bakanları ve bürokratlarıyla gittiği ODTÜ'de, ODTÜ'ye gelişini protesto eden öğrenciler işte, tam da bu 220'nci maddeyle yargılandı ve ceza aldılar. Şu an davaları istinafta.
Yine, burada, biz kendimizi korumak için maske takıyoruz değil mi? Maskenin en meşrulaştığı dönem. Gezi davalarında bu kullandığınız maske, örgüt üyesi olmasa bile, örgüt üyesi gibi davrandığı iddia edilen kişilerin delili olarak kullanıldı arkadaşlar. Tam da bu maske -kullandığınız maske- evlerde bulunduğu için insanlar bu maddeden yargılandı. Şimdi, biz, yargının iktidarın siyasi rakiplerini tasfiye ettiğini söylüyoruz ve talimatlı yargı hâline gelmiştir bu yargı diyoruz.
MEHMET UĞUR GÖKGÖZ (Isparta) - Allah'ım, Ya Rabb'im!
OYA ERSOY (Devamla) - "Allah'ım, Ya Rabb'im" demenizin bir manası yok. Ben size şunu söyleyeyim Erdoğan'ın: "Ben bu davanın savcısıyım. Yargı gereğini yapacaktır. Onu bırakmam." dedikleri, cezaevine gönderiliyorsa bu talimattır. "Seni başkan yaptırmayacağız." dediği için cezaevine konulan Selahattin Demirtaş tahliye edildiği hâlde Erdoğan: "Biz bunları bırakamayız." dediği için hâlâ cezaevinde tutuluyorsa bu, evet, talimatlı yargıdır ve bu teklifle beraber de cezaevinde kalmaya devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın, lütfen. Devam edin.
Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bir de pazarlıklar sonucu talimatla salıverilenler var. Ajan terörist olarak tutuklanan Deniz Yücel, cezaevinden talimatla Alman gazeteci olarak çıktı. Otuz beş yılla yargılanan Rahip Brunson, önce ev hapsine gönderildi sonra hakkında ifade veren o gizli tanıklar var ya o ifadelerini değiştirdiler yani değiştirtildiler ve serbest bırakıldı. Onun arkasında Trump var, diğerinin arkasında Merkel var. Bu halkın arkasında da halkın kendisi var, bizler varız, hep birlikteyiz.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak uygulamada 226 yollamasıyla 314'üncü maddeden ceza verilmektedir. Dolayısıyla 220'ye (1) ve (2)'nci fıkralara yaptırılan artırım ve 226 yollamasıyla 314'üncü maddeden verilen cezaları da artıracaktır. Bu nedenle eğer 220'nci maddede bir değişiklik yapılacaksa öncelikle benzer bir düzenleme olan TCK'nin 314'üncü maddesi yürürlükten kaldırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)