GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:10.04.2020

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.

Coronavirüs salgınında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavilerine devam edilen hastalarımıza acil şifalar dilerim. Diğer yandan salgınla mücadele ederek hayatın devamını sağlamaya çalışan sağlık görevlilerimize, güvenlik güçlerimize, öğretmenlerimize, tarım, lojistik, gıda, temizlik sektörleri çalışanlarına şükranlarımı sunarım.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, beş-altı aylık bir hazırlık çalışması sonrasında Meclis Başkanlığımıza sunulmuş. Keşke bu hazırlık aşamasının Meclisimiz iradesinde, Adalet Komisyonunda gerçekleştirilmesi gerekliliğine, Türkiye Büyük Millet Meclisi kutsiyetine ve demokrasimizin önemine binaen vâkıf olunabilseydi. Böylelikle milletimizin ihtiyaç ve beklentileri gücünü ve etkinliğini milletimizin sinesinden çıkmakla alan Büyük Millet Meclisimizde uygun ve doğru şekillenir, kanun teklifi içerisinde yer alabilirdi. Sadece formaliter sebeplerle komisyonlarda yasa tekliflerinin alelacele görüşülmesi sağlıklı demokrasilerde ve adaletli yönetimlerde olmaz, olmamalı. Bu anlayış sadece yapısal sorunları bulunan, hukukun üstünlüğüne ihtiyaç duyulmayan, siyasal çoğunluğun kurallar alanının dışına çıkmasında beis görmediği sistemlerde bulunuyor. Bununla birlikte hukukun üstünlüğü, hükûmet ve devlet kurumlarının birbirleriyle özdeş tutulmamasıyla tesis edilir. Yargı hem korunmalı hem de bağımsızlığı anayasal metinlerle güvence altına alınmalıdır.

2010 ve 2017 senelerinde yapılan Anayasa değişiklikleriyle başlayan, OHAL'de çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle şekillendirilen ve 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonrasında Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle son şeklini alan yüksek yargı organlarının işleyişi ve üyelerinin belirlenmesindeki değişimler yargı gücünü siyasi otoritenin egemenliği altına aldı.

Hepimizin çok iyi bildiği üzere, hukuk, adaletin tezahürü için oluşturulmuş kurallar topluluğudur. Siyasi ikbal için Anayasa ve hukuk göz ardı edilmemelidir. Uzun senelerden beri ülkemizin ve demokrasimizin ana problemi budur. Üzülerek ifade etmeliyim ki AK PARTİ, kendisinin de başlangıçta zararını gördüğü bu gidişatı medeni ölçülerle düzeltmek yerine, daha da acımasız hâle getirerek kendi lehine kullanma yoluna gitmiştir. İYİ PARTİ olarak bizim mücadelemiz tam da bu anlayışladır.

Değerli milletvekilleri, infaz hukukunun amacı, hükümlünün yeniden suç işlemesine engel olmak, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek ve hükümlünün üretken, kanunlara saygılı bir yaşam biçimine uyumunu sağlamak olarak belirtilmiştir.

Bu amaca muhatap olarak, ceza infaz kurumlarında 300 bini aşkın hükümlü bulunmakta, bunlardan 90 bin kadar hükümlünün, görüştüğümüz yasa teklifiyle koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanacağı öngörülmekte.

Öte yandan, cezaevlerindeki hükümlü sayısına ilave olarak 850 bin civarında ceza dosyasının bulunması, Hükûmetin yirmi yıllık iktidarının, gerek toplumsal politikalar nezdinde gerekse ceza hukuku uygulamaları bakımından, infaz hukukuyla amaçlanan hedeflerdeki başarısızlığının en somut göstergesi.

Bu bakımdan, infaz kanunu değişiklik teklifi görüşülmeden çok önce, toplumsal yapının bozulmasını etkileyen sebepler analiz edilmeli, günlük ve kısa vadeli çözümler yerine kapsayıcı ve uzun vadeli çözümler benimsenmeliydi. Toplumun ekonomik, sosyolojik ve psikolojik olarak refaha ulaştırılmadığı, adalete inanç sağlanamadığı sürece, suçun sebepleri ortadan kaldırılamaz.

Kasten yaralama suçundan cezayı artırıcı hâllerin kapsamının genişletilmesi, cinsel saldırı suçlarının kapsam dışında bırakılması, uyuşturucu madde kullanımına, imalatına ve ticaretine ilişkin suçlar ile devlet güvenliğine karşı suçlar, terör suçları da dâhil olmak üzere örgütlü suçlar, Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama ve devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aleyhine işlenen suçlar, İYİ PARTİ olarak toplumsal sorunlara bakış açımızı şekillendirmekte ve kırmızı çizgilerimizi oluşturmakta.

Değerli milletvekilleri, üzerine söz aldığım maddeyle, tutuklama koşulları bulunmasına rağmen maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen şüpheliler ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş kadın şüphelilerin, tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilmesine imkân tanınmakta. Değişiklik teklifinin (2)'nci fıkrasında yer alan "Maruz kaldığı ağır bir hastalık" ifadesi daha detaylı belirtilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Böylelikle keyfî uygulamaların önüne geçilebilecek, muğlaklık giderilecektir. Hâlihazırdaki durumun suistimale açık olduğu ve bu bakımdan keyfî uygulamalara neden olabileceği akla geliyor. Olası suistimallerin önüne geçmek için 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109'uncu maddesinin (4)'üncü fıkrasında yer alan "13/12/2004 tarihli" ifadesinden önce gelmek üzere "tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınan bir sağlık raporuyla" ibaresinin teklif metnine eklenmesinin uygun olacağını, uygulamada yaşanabilecek keyfîliği ortadan kaldıracağını düşündüğümü ifade eder, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)