| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
MENSUR IŞIK (Muş) - Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben hemen başlarken, dünün mazlumları bugünün zalimleri olmuş diye başlamak istiyorum. Gerçekten de dün mazlum olan, dün mağdur olan, mağdur edebiyatı yapan AKP bugün tam bir zalimane siyaset ve politikayla önümüze bir paket getirilmiştir. Bu paket, vicdansız bir paket arkadaşlar. Bu paket, adaletsiz bir paket; adaletsiz bir infaz rejimi getirmiştir. Bu paket, bir kısım yandaşlarınıza verdiğiniz sözü yerine getirmenin paketidir. Âdeta bir özel aftır bu. Kimler biliyor musunuz, kimler? Örneğin organize suç örgütlerinden yargılanıp mahkûm olanlar, örneğin hırsızlık yapmış olanlar, örneğin dolandırıcılık yapmış olanlar, örneğin ihaleye fesat karıştırdığı için içeride olup ceza yiyenler, örneğin bunlar. Bunlar, sizin yandaşlarınız olarak, bizim gördüğümüz, kamuoyunun tartıştığı kesimler. Sizin onları içeriden çıkarmak ve muhaliflerinizi de içeride tutmak için çıkardığınız bir pakettir. Dolayısıyla bu paketi bu hâliyle kabul etmek mümkün değildir.
Size ben birkaç tane örnek vereyim. Muş'tan birkaç örnek vereceğim. Herkesin, kamuoyunun tanıdığı Eş Genel Başkanlarımızı milletvekillerimizi ve belediye başkanlarımızı geçiyorum. Herkes biliyor, bütün arkadaşlarımız zaten bahsediyor. Ben size Muş'tan birkaç tane isim vereceğim arkadaşlar. Örneğin, Besra Erol içeride, Muş'ta. Niye içeride biliyor musunuz? Ve "terörist", sizin deyiminizle "terörist." Neden içeride biliyor musunuz? Sizin bir zamanlar iş birliği yaptığınız -ki hâlâ iş birliği yapıyorsunuz- İdlib'de, Afrin'de ve Serekaniye'de hâlâ iş birliğinizi sürdürdüğünüz IŞİD tarafından oğlu öldürülen Besra Erol, kendi oğlunun cenaze töreninde mezarlıkta yapmış olduğu konuşmadan dolayı cezaevine atıldı. Onu "terörist" ilan ettiniz. Örneğin, Abdurrahman Çapın. Kim Abdurrahman Çapın? Muş'ta bir siyasetçi. Kendi kızını gördüğü için, gidip gördüğü için -fotoğrafları sonradan güvenlik güçlerinin eline geçiyor bir şekilde- "Sen neden kızını görmüşsün, neden buraya gitmişsin?" diye örgüt üyesi yaptınız. Siz bunu terörist yaptınız örneğin ve şu an cezaevinde, onu cezaevinde tutuyorsunuz. Örneğin, Sadrettin Çapın. Kim Sadrettin Çapın? Partimizin il yöneticisiydi Muş'ta arkadaşlar. Sadece ve sadece dinî vecibelerini yerine getirdiği için... Bir taziyeye gittiğini iddia ettiniz. Sizin yargınız, elinizdeki sopa var ya, Demokles'in kılıcı gibi kullandığınız sopa. O yargı eliyle, bu arkadaşımızın bir taziyeye gidip Fatiha okuduğunu iddia ettiğiniz için bugün kendisini terörist ilan etmişsiniz ve cezaevine atmışsınız, bu paketle içeride tutuyorsunuz. Örneğin, Elif Çetinbaş. Kim Elif Çetinbaş? Elif Çetinbaş'ı, Kobani'de, Kobani gösterilerinde sizin siyasetinizi, politikanızı, sizin IŞİD'le olan iş birliğinizi protesto ettiği için, demokratik hakkını kullanmak için yapmış olduğu bir protestodan dolayı içeriye attınız ve kendisini terörist ilan ettiniz. İşte siz "antiterör yasası" dediğimiz 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nu elinizde Demokles'in bir kılıcı gibi kullandınız ve kendinize muhalif olan herkesi cezaevine atıyorsunuz. Bugün, bu paketle, onları içeride tutmaya çalışıyorsunuz, tutacaksınız. Ama örneğin, yağma suçundan dolayı içeride olan kişileri bırakıyorsunuz. Yağma suçu tehlikeli değil mi arkadaşlar? Yağma suçu ne? Yağma suçu, silahla bir kişinin malını elinden almaktır. Bundan daha tehlikeli bir suç olabilir mi? Siz bunları dışarıya çıkaracaksınız ama dediğimiz gibi, bizim binlerce siyasetçimizi, binlerce HDP'limizi, HDP'ye oy veren binlerce insanı cezaevinde tutacaksınız, tutmaya devam edeceksiniz çünkü siz HDP'ye ve Kürtlere karşı düşman ceza hukukunu yürütüyorsunuz, yürütmeye devam ediyorsunuz.
Şimdi, arkadaşlar, dedim ya, dünün mazlumları bugünün zalimleri olmuşsunuz. Şimdi ben size Saddam Hüseyin'den bir hikâye anlatmak istiyorum. Saddam Hüseyin, hepinizin tanıdığı, bildiği bir katildi; en az 10 bin Kürt'ü Halepçe'de katleden bir katil.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kürtlere biz kucak açtık.
MENSUR IŞIK (Devamla) - Çok açmayayım o meseleyi ben.
Saddam Hüseyin yargılandığında, bakın, arkadaşlar, tarihin cilvesi bu ya, Saddam Hüseyin'i yargılayan hâkim de bir Kürt ve Saddam Hüseyin mahkemedeyken Kürt hâkim "Ey Saddam, ne istiyorsun? Var mı bizden bir isteğin mahkeme olarak?" diyor. "Evet, ben adil yargılanmak istiyorum." diyor. Mahkeme hâkimi ne diyor kendisine biliyor musunuz arkadaşlar? "Ey Saddam, bu yasaları siz çıkardınız, sen çıkardın; bu yasalarla siz yargılanacaksınız." diyor. İşte tam da mesele bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın sözlerinizi.
MENSUR IŞIK (Devamla) - Sayın Başkan, toparlayacağım.
Tam da mesele bu arkadaşlar. Hukuk hepimize, herkese elbette bir gün lazım olacaktır. Şu altına imza attığınız kanun paketi ileride eminim ki hepinizin utanacağı bir yasa paketi olacaktır.
Son olarak size şunu söyleyeyim: Cezaevinde olan her ölümün sorumlusu elbette ki bu siyasi iktidar olacaktır. Yine çok anlamsız gelecek belki ama -sizin bu yaklaşımınızı görünce çok anlamsız geleceğini düşünüyorum- bir şey daha söyleyeceğim: Meclisin kuruluşunun 100'üncü yılının içerisindeyiz. Tam da bu vakitlerde, Meclisin 100'üncü yılı vesilesiyle, özellikle siyasi suçluların bırakılması gerektiği bir noktadayız ama sizi bu noktadan çok uzak görüyorum, maalesef diyorum. Tekrardan söyleyeyim: Coronavirüsten dolayı cezaevinde olan her ölümün sorumlusu sizler olacaksınız.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar)