| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 22'nci maddesi üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, hepimize gelen bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum: "30 bin fizik tedavi teknikeri atama beklemektedir. 30 bin fizik tedavi teknikerine 2019 yılında sadece 133 kontenjan verilmiş, çok düşük olan bu atama sayısıyla mağdur edilmişlerdir; KPSS'den aldıkları 88 puanla açıkta kalmışlardır. Bu alanda ihtiyaç çok ancak alım yapılmamakta. Özel sektör ve kamuda bu çocuklarımızın yerine hemşire, diğer sağlık personeli ve taşeron çalışmaktadır. Görev alanı fizik tedavi üniteleri olan ve bu iş için eğitim almış olan gençlerimiz atama beklemektedirler." Bu gençlerimize en az 2 bin kadro vererek onların umut kapılarını açmamız gerektiği konusunda hemfikir olmalıyız diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, teklif edilen maddeyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlüler, kurum ve kuruluşların iş alanlarında ceza infaz kurumu görevlilerinin denetiminde olmak üzere çalışacaklar, geceleyin de bu kurumda barındırılacaktır. Yani açık cezaevinde bulunan hükümlüler, kamu kuruluşlarının talebi üzerine o kamu kuruluşuna gidecekler, gündüz çalışacaklar, gece de o kamu kuruluşunun sağladığı barınaklarda kalacaklar.
Bu maddeye neden ihtiyaç var, anlamış değiliz. Yani Türkiye'de iş gücüne mi ihtiyaç var? Tüm gençlerimiz, işsizlerimiz iş buldular, aş buldular, iş sahibi oldular da kamunun ihtiyacı olan iş gücünü Türkiye'deki insanlarımız artık sayısal olarak karşılamaz hâldeler mi? Suriyelileri, Afganlıları, Türkiye'deki tüm mültecileri de işe soktuk, gene de iş gücü açığını kapatamadık, sıra hükümlülere mi geldi?
Günümüzde, Türkiye'de işsizler ordusu iş ve aş beklemektedirler. Kayıtlı 4 milyon 500 bine yakın vatandaşımız işsizdir. Genç işsiz oranı yüzde 25'lere vurmuştur. Bu rakamlar karantina günleri öncesine ait rakamlardır. Yaşadığımız ekonomik sıkıntılar ve esnafın, tüccarın kapanan iş yerlerinde çalışan insanların da işsiz konuma geldiğinde bu rakamların dayanılmaz boyutlara ulaşacağı hepimiz tarafından bilinmektedir. Günümüzde, gene bize gelen mesajlara göre sayıları 120 bini bulan ortaöğretim mezunu hemşirelerimiz var. İktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunu gençlerimiz var. Öğretmen olarak atanmayı bekleyen bu kadar gencimiz varken kamunun iş gücü ihtiyacını karşılamak açık infaz kurumunda bulunan hükümlülere mi düştü? Eğer iş gücüne ihtiyaç varsa 2 milyona yaklaşan gencimizi devreye sokun. İlla da açık infaz kurumlarında bulunan insanları açık alana çıkarma gibi bir sevda ve hayaliniz varsa onları, infaz kurumunun bulunduğu yörede, ilde, ilçede, neyse oranın dağlarının, ovalarının, bayırlarının ağaçlandırılması hususunda çalıştırın.
Bugün, kuruyemişçiye gittiğinizde bademin kilosu 100 lirayı aşmış durumda. Kuruyemişçinize sorduğunuzda, bu bademin de Amerika'dan, Kanada'dan, Meksika'dan geldiği yönünde beyanları var. Oysa Türkiye'nin birçok yerinde badem yetişebilecek iklimsel ve topraksal özellikler mevcut. O zaman, illa da bu mahkûmlara bir meşgale, bir iş, açık alan düşünüyorsanız dağlarımıza, ovalarımıza, bayırlarımıza badem ağacı diktirin; bunları da fakir, yoksul ailelere zimmetleyin, en azından onlara iş ve aş sağlamış oluruz.
Bir de bu kurumlara aldığınız insanları neye göre seçeceğiz? Ankara'da dayısı olan hükümlünün bir orman kampında çalışıp geceleri de bedelli askerlik yaptığına ilk çıktığında 80'li yıllarda, Burdur'da şahit olmuştuk. Kışlalarda neler yaşandığı hepimizce malum. Acaba, bu hükümlüler de kamu kuruluşlarında aynı sahneleri mi bizlere yaşatacaklar? Neye göre seçeceksiniz? Baklava çalan çocuğu mu alacağız yoksa...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Erel.
AYHAN EREL (Devamla) - Yine, bu insanların güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Diyelim ki aralarında husumet olan ailelerden birisi açık cezaevinden, infaz kurumundan bir kamu kuruluşuna geldi, gece de orada barınıyor; bunun güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? 5 bin hükümlüsü olan bir infaz kurumundan 50 kişiyi neye göre seçeceksiniz? Hükümlünün firar etmesini nasıl önleyeceksiniz? Yine, terör, uyuşturucu, cinsel suçlardan hüküm giyenlere burada bir ayrıcalık getirilmemiş, bunlar da aynı haklardan yararlanacak mı? Bu boşluğun da doldurulması gerektiği kanaatindeyiz.
Bu duygularla yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)