| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 23'üncü maddesinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Bu salgın bize bilimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bilim, üstüne düşeni yapıyor, insanlığa tüm dünyada öncülük ediyor ve bu zor günlerden çıkışın rehberliğini yapıyor. İktidar olarak umarım bundan bir ders çıkarırsınız; özellikle, bizim ısrarla vurguladığımız, üniversitelerimizde özgür düşüncenin, bilimsel çalışmanın önündeki engelleri kaldırırsınız; kaçak sucuk üreticilerini, okumuş insanlardan korkanları, şeyh, şıh görünümlü iktidar yalakası sözde bilim adamlarını üniversitelerimize rektör atamaktan vazgeçersiniz; artık, umarım, üniversiteleri bir arpalık, yandaş dinlenme tesisi olarak görmezsiniz. Bilim öyle bir ışık yayar ki tüm karanlıkları aydınlatır, hurafeleri, din simsarlarının âcizliğini halkın gözünün önüne koyar, ummadığımız insanlar bilim adamlarından medet umar. Bilim, düşünce özgürlüğüyle beslenir ve yaşar. Farklı düşüncelerin çarpışması bilimin gelişimini, değişimini sağlar. Bu anlamda her görüş ve her fikir dinlenir, değerlendirilir. Fikir özgürlüğü, bilim ve insanlığın gelişimidir.
Bugün burada, yine bir torba yasa teklifini görüşmek için bir aradayız. Görüştüğümüz bu örtülü af, yine yangından mal kaçırır gibi, yeterince tartışılmadan, farklı düşüncelere ve uzlaşmaya kapalı bir anlayışla geçirilmeye çalışılıyor. Yasalar, toplumları ileriye götürmek için yapılır, geriye götürmek için yapılmaz ama, maalesef, bu teklifle Türkiye ileriye gitmiyor. Adalet duygusundan yoksun bir yasa teklifiyle karşı karşıyayız.
Özellikle kadına karşı şiddet suçu işlemiş mahkûmların izne çıkabilmeleri toplum vicdanında olumlu karşılık bulmamaktadır. Gasp suçu işlemişlere tanınan indirim ve tefecilere yapılan ceza artırımıyla "Tefecilik yapmayın ama gasp yapabilirsiniz." gibi bir anlam çıkmasına yol açmaktadır. Rüşvet suçunun af kapsamına alınmasıyla, kamuda rüşvetin engellenmesi ve yolsuzlukla mücadele nasıl yapılacak? Doğrusu, izaha muhtaçtır. Hele, daha önceden tek başına olduğunda yatar cezası olmayan Cumhurbaşkanına hakaret suçunun bu düzenlemeyle hapis yatar hâle gelmesi, başlı başına, farklı fikirlere tahammülü olmayan, baskıcı bir iktidar anlayışını açıkça ortaya koyuyor.
Teklif hazırlanırken kezzap atan ile "tweet" atan arasında bir ayrım yapılmamış, siyasal iktidarın toplum yararına olmayan her türlü iş ve eylemini eleştiren yurttaşlarımız için en güvenli liman olarak ceza ve tutukevleri öngörülmüştür. Bu mantıkla hareket ederseniz, tabii, ceza ve tutukevlerinde yer kalmaz.
Bakın, AKP'nin iş başına geldiği 2002'de cezaevlerinde 57 bin yurttaşımız bulunuyordu. On sekiz yıllık iktidarınız sonunda, bugün cezaevlerimiz tıka basa dolu, hükümlü ve tutuklular vardiya usulüyle yatıyorlar, tam 300 bin insan cezaevlerinde. Bu karşı karşıya olduğunuz manzara, uyguladığınız politikaların neticesidir. Öyle görünüyor ki on sekiz yıllık politikalarınız insanımıza başka seçenek bırakmıyor. Gerçi, seçim vaadi beş yılda 193 cezaevi yapmak olan bir anlayıştan daha farklı bir perspektif beklenebilir mi o da ayrı bir konu.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi prensipte infaz indirimine karşı değildir ancak bu yaklaşım, şiddet içeren suçlar dışındaki, düşünce özgürlüğü kapsamındaki siyasal suçları da kapsamalıdır. Gasp, darp, çıkar amaçlı suç şebekesi kuranları, dolandırıcılık yapanları bırakalım; düşüncesini açıklamak üzere "tweet" atanı, halkın haber alma özgürlüğüne hizmet eden gazeteciyi yaptığı haberden ötürü içeri tıkalım, CHP de buna destek olsun. Bu, kabul edilebilir mi?
Sözlerime son verirken, yaşadığımız şu günleri âdeta özetleyen bir tır şoförünün, milyonlarca emekçinin duygularına tercüman olan sözlerini tekrarlamak istiyorum: "Ama beni virüs öldürmez, senin düzenin öldürür."
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)