| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GRUBU ADINA AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve bağlı genel müdürlüklerin bütçeleri üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bakanlık bütçesindeki yüzde 67'lik önemli artışın etkin biçimde kullanılacağını umuyor, hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli milletvekilleri, kadına karşı fiziksel şiddet, sonunda Meclisin kapısından da içeri giriverdi ve kanunların milletvekilleri için bile tek başına etkili olamadığını bize bir kere daha gösterdi. Geçmiş olsun diyorum.
Daha sonra bu çatı altında bir kadın milletvekilimize karşı cinsiyetçi bir üslup kullanılarak uygulanan bir başka tür şiddete de tanık olduk. Sayın Bakanın bu duruma da tepki duymuş olduğunu düşünüyorum ama doğrusu, tepkisini dile getirmesini de bekliyoruz.
Kadına karşı şiddetle ilgili yapılmış olan bir kamuoyu araştırmasının sonuçları yayınlandı. Raporda, evli ya da boşanmış her iki kadından birinin fiziksel şiddet gördüğü ve eşinden şiddet gören kadınların yaklaşık yüzde 30'unun intiharı düşündüğü açıklandı. Bu, nasıl bir toplumsal sorunla karşı karşıya olduğumuzu net olarak gösteriyor. Bu sonuçlar ayrıca insani gelişmişlik ve toplumsal cinsiyet eşitliğinde dünya sıralamalarında neden hep gerilere düştüğümüzün de nedenlerini teyit ediyor.
Kadın sorunlarına çözüm arayışında bakanlık politikaları aileyi merkeze aldı. Aile elbette hepimiz için çok değerli ancak bir kurumu yüceltmek, içindeki bireyleri güçlendirmeye yetmiyor; tam tersi, bireyler güçlendikçe kurumlar yüceliyor. Kadını, çocuklara, yaşlılara, engellilere bakan bir aktör olarak konumlandırınca da tüm kadın sorunları yeniden üretiliyor.
Bakanlığın eşitlik sağlamaya yönelik politikalar üretmesini istiyoruz. Kadınlar aileleri içinde öldürülüyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadınların yüzde 69'unun kocaları ya da eski kocaları tarafından öldürüldüğünü açıkladı. Artık normalleşen bu şiddet nasıl önlenecek? Devlet ve kurumlar, tüm plan ve politikalarında, bir ilke olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini benimsemediği sürece şiddetin önlenmesi bir temenniden ibarettir. Panik butonu, elektronik pranga ve şiddet önleme merkezleri şüphesiz çok önemli girişimler ama bunlar, toplumdaki şiddet algısını değiştirmeye yönelik çalışmalar değil, şiddeti görmüş kadının kolluk kuvvetiyle iletişim sağlama mekanizmaları.
Öğretmen Gülşah Aktürk katledilmeden önce korunmak için devlete başvurdu. Devleti en üst düzeyde temsil edenlerin "Ölüm haktır, kaçış yoktur, istifa et." ve benzeri ifadeleri, kamu görevlilerine verilen eğitimlerden hiç sonuç alınamadığının bir başka göstergesi oldu. Bu yaklaşımın münferit olduğunu da kabul edemiyoruz çünkü koruma talep eden kadınların yüzde 73'ünün öldürüldüğünü Kadınlara Hukuki Destek Merkezinin açıklamalarından biliyoruz. Bu devlet görevlilerine herhangi bir yaptırım uygulanmış mıdır, bunu da bilmiyoruz; belki bakanımız bir bilgi verir.
Biraz önce bahsettiğim kamuoyu araştırmasında şiddet görenlerin yüzde 61'inin ekonomik imkânı olmadığı için çaresiz kaldığı söyleniyor. Burada kadının eğitimli olup bir iş sahibi olması, ekonomik ve sosyal olarak özgürleşmesini, itibar görmesini, kendine güvenmesini de beraberinde getiriyor. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımı OECD ülkeleri arasında en düşük düzeyde. Ancak, kadın istihdamını artırma hedefi de çok çocuk doğurma politikasıyla çelişiyor.
Değerli milletvekilleri, gelelim çocuklara. Çocuklara da destek veriliyor ama karşımızda çok vahim bir tablo var. Suça sürüklenen çocuk sayısı 85 bin. Cezaevindeki çocukları devletin nasıl koruduğunu maalesef Pozantı olayıyla öğrendik. Daha sokaklarda vurulan, evsiz, ensest mağduru çocuklar, kayıp çocuklar, çocuk işçiler, çocuk gelinler, intihar eden çocuklar var. Okullardaki denetimsizlikten dolayı her ay en az bir çocuk hayatını kaybediyor. "3 çocuk doğurun." demeden önce, mevcut çocuklara insan onuruna yakışır bir hayat sunmamız gerekiyor. Çocuk nüfusu şüphesiz ki sadece sayısal bir veri değil.
Türkiye'de engelliler yaklaşık 12,5 milyon kişi. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde toplum nüfusunun yarısı alınacak kararlardan doğrudan etkileniyor. Sosyal ve ekonomik dışlanmışlıkla mücadelede takdire dayalı yardımlarla başarılı olunmuyor. Son atamalara rağmen kamuda binlerce boş engelli kadrosu var. Bu 2'nci yılda CHP'nin tüm girişimlerine rağmen engelli hakları komisyonu bir türlü kurulamadı. Ayrıca, bize yansıyan, İnternet üstünden yansıyan notlardan, kamu kurumlarındaki şartların engellilere uygunluğu denetleme konumundaki bakanlığınızın yeni binasında da fiziksel şartların engelli çalışanlara hiç uygun olmadığı belirtiliyor. Yaşlıların sorunlarına değinirsek: Yaşlıların toplam nüfusa oranının 2025'te yüzde 10'a varacağı hesaplanmakta. Yaşlılık politikası olarak evde bakım hizmetlerinin desteklenmesi, yaşlıları ve kadınları kapalı kapılar ardında tutmamalı; destek verilmek istenen grupların öncelikle hayatın içinde aktif ve görünür olması gerekiyor, görünmez oldukça dışlanma da artıyor.
Değerli milletvekilleri, merhamet ve vicdan temelli politikalar, ayrımcılığı önlemeye yetmiyor. Toplumsal barış için her türlü ayrımcılığa karşı olmayı, kadın-erkek eşitliğini 1'inci sınıftan itibaren okullarda çocuklarımıza öğretmeye yönelik kararlar almamız lazım. Böylece, gelecek nesiller, insan haklarına ve temel değerlere daha saygılı olacaklardır diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Danışoğlu.