GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:82
Tarih:11.04.2020

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim.

Ben 28'inci madde üzerinde söz aldım. Bu madde, hücre ve odaya kapatma cezalarına ilişkin düzenlemeyi kapsıyor ve bunun içinde çocuk mahpusların durumu da var maalesef. Aslında bu yasa teklifinin en korkunç maddelerinden bir tanesi de bu. Açıkçası, çocuk ve cezaevi kavramlarını yan yana kullanıyor olmaktan ben vicdanen ciddi bir rahatsızlık duyuyorum. Sizlerin de bu vicdani rahatsızlığı duymanızı umut ederdim ama maalesef bu konuda pek de umutlu değilim.

Değerli arkadaşlar, bu kürsüde, çocukları hücreye nasıl kapatırız yerine, açıkçası, çocukları suçla buluşturan toplumsal nedenler üzerinde konuşmayı, buna dair önerilerimizi sunmayı, sizin de bu yönlü bir çalışmayı yapmanızı dilerdim ama maalesef bunları konuşmak yerine, her zaman yaptığınız gibi, sonuçlar üzerinden, cezalandırma üzerinden bir yaklaşım içerisindesiniz. Oysa adalet mekanizmalarıyla karşı karşıya gelen çocukların durumuna göre ele alan, her koşulda çocukların yararını gözeten bir yaklaşım içerisinde olmak gerekiyordu ama siz ne yapıyorsunuz? "Cezaevinde olan çocukları bir de odaya nasıl kapatırım, tekrardan yasakçı bir zihniyetle nasıl yaklaşırım?" bırakın bunun tartışmasını, bir de bunu yasalaştırmak istiyorsunuz. Odaya kapatmanın tecrit olduğunu, işkence olduğunu biz çok iyi biliyoruz, buna dair onlarca hak ihlali yaşandığını da biliyoruz.

Yine, değerli arkadaşlar, "çocuğun yüksek yararı" denilerek "Hastalık durumunda çocuğu odaya kapatmayalım, bu sefer ziyaretçi yasağı getirelim." diyorsunuz. Açıkçası bu nasıl bir yarar, insan merak ediyor. Sadece şunu söylemek istiyorum: Lütfen, siz hiç kimsenin yararını bir daha düşünmeyin, çocukları da sadece suçlu olarak görmekten vazgeçin ve bu yasa tasarısını geri çevirin.

Değerli arkadaşlar, cezaevleri bir ülkenin aynı zamanda adaletinin, hukukunun ve demokrasisinin aynasıdır. Bu ülkenin cezaevi sicili hiç temiz değil. Biz buna benzer binlerce örnek sayabiliriz. Maalesef bu cezaevi meselesinde çocuklar da payını aldı. Bu hafta Şakran Kapalı Çocuk Cezaevinde olan 17 yaşındaki Ali Erdoğan'ın koğuşunda intihar ettiği söylendi. Gerçekten intihar mı etti, başka bir durum mu yaşandı, onu da bilemiyoruz ama farz edelim ki kendi yaşamına kendisi son verdi. Biz kendi yaşamına son verdi diye bu olayı böyle kapatacak mıyız? Ali'yi intihar sürecine götüren koşulları, cezaevinin içerisinde olduğu durumu, psikolojiyi göz önünde bulundurmayacak mıyız? Elbette ki bunun hesabını siz vermek zorundasınız.

Yine, değerli arkadaşlar, Pozantı Cezaevi denen bir gerçeklik vardı, sizler de umarım hatırlıyorsunuzdur. Biliyorsunuz, bir dönem, taş attıkları iddiasıyla Kürt çocukları patır patır tutuklanıyordu. İşte, o tutuklanan çocuklardan bazıları Pozantı Cezaevinde sistematik işkenceye uğradı, cinsel istismara uğradı. Peki, ne oldu? Tabii ki hiçbir şey olmadı. Bunu yapanlar hakkında herhangi bir dava açılmadı ama bunu açıklayan çocuklar yargılandı, bunun haberini yapan gazeteciler tutuklandı, yine, yargılandı. Benzer bir durum Şakran Çocuk Cezaevinde de yaşanmıştı, o dönem yetkililerin yazışmalarından biz bu korkunç olayları öğrenmiştik ama yine tabii ki olayın üstü örtüldü.

Değerli arkadaşlar, yani 2020 yılı itibarıyla şu an cezaevlerinde yaklaşık 3 bin çocuk var. Bu çocukların 800'ü bebek, yani 0-6 yaş arası ve bu çocukların büyük bir çoğunluğu annelerinden kaynaklı cezaevinde. Siz iktidara ilk geldiğinizde şunun siyasetini ve istismarını çok yaptınız: "Annelerin gözyaşını dindireceğiz." dediniz, bundan yola çıktınız. En son geldiğiniz nokta; hak talep eden, barış isteyen, demokrasi talep eden bütün anneleri bu sefer bebekleriyle birlikte cezaevine aldınız. Eğer, gerçekten bu konuda samimiyseniz, anneler arasında da bölücülük yapmaktan vazgeçin ve bu yasa tasarısına bebeği olan, çocuğu olan anneleri de dâhil edin, biz de bilelim. Ki, gerçekten, hani, onun üzerine siyasetinizi çok övdüğünüz için söylüyorum, "Annelik kırmızı çizgimizdir." diyordunuz çoğu zaman; biz de bilelim, gerçekten bu konuda samimi misiniz, değil misiniz? Ama biz burada bunu söylerken de bir samimiyetsizlik olduğunu biliyoruz, bunu dâhil etmeyeceğinizi de biliyoruz ama yine, biz bir kez daha tarih karşısındaki sorumluluğumuzu yerine getirerek size hatırlatalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bir de şunu unutmayın ki cezaeviyle tanışan çocuklar elbette ki eskisi gibi olmuyor, olması da mümkün değil. Siz bu çocuklardan neyi çalıyorsunuz, biliyor musunuz? Geleceklerini çalıyorsunuz, çocukluklarını çalıyorsunuz. Lütfen, bu konu üzerine de biraz düşünün, hassasiyet geliştirin, şu büründüğünüz bu ideolojik, politik duruşlarınızın da dışına çıkarak bir kez daha çocuklara çocuk gözüyle bakın.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)