| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
HASAN BALTACI (Kastamonu) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili Türkiye; hepinize sağlık, sıhhat diliyorum.
Öncelikle belirtmek istediğim bir husus var. Hep böyle zor zamanlarda en çok şu cümle kuruluyor: "Millî birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz." Bugün de en fazla kurulan cümlelerden biri bu. Eğer birlik ve beraberlik içinde olmak istiyorsak öncelikle bu birlik ve beraberliği Parlamentoda sağlamamız gerektiğini düşünüyorum. Nasıl? Muhalefetin eleştirilerine ve önerilerine kulağınızı açarak değerli arkadaşlar? Biz bu salgın başladığı günden beri diyoruz ki: Sokağa çıkma yasağı gelsin, etkin bir karantina uygulayalım, kısa zamanda bu virüsün yayılmasını önleyelim." Sokağa çıkma yasağının uygulanmasıyla birlikte esasında, işe gitmek zorunda olan milyonlarca işçi ve emekçinin ücretli izne çıkarılması gerektiğini söyledik. Aynı zamanda, hiçbir yerden geliri olmayan ailelerin de aile sigortası kapsamına alınarak hiç kimsenin aç kalmaması gerektiğini söyledik ama siz "Dur bakalım, ne olacak?" dediniz. "Dur bakalım, ne olacak?" deyip süreci takip ettiniz. Dün akşam da dediniz ki: "30 büyükşehirde ve Zonguldak'ta sokağa çıkma yasağı ilan ediyoruz." Dün akşamki görüntüler, o fırınların önünde, marketlerin önünde uzun kuyruk oluşturan halkın görüntüsü aslında şunu anlatıyor: Hiç kimse verdiğiniz karara güvenmiyor değerli arkadaşlar.
Yine salgının başladığı günlerde şöyle bir şey söyledik: "Bu salgın ilerleyecek, esnaf kepenk kapatacak; esnafın kredi borçlarını öteleyelim, esnafa kira desteği verelim, stopajlarını kaldıralım, esnafı batırmayalım artık." Siz de "Dur bakalım, ne olacak?" dediniz, sonra bir ekonomi paketi açıkladınız; ekonomi paketinde, sözde, esnafa kredi verdiniz yani veriyormuş gibi yaptınız. Salı günü Sayın Bakan Berat Albayrak rakamları açıkladı. İşte 180 bin başvuru olmuş; bu 180 bin başvurunun içerisinde 55 bin esnafa doğrudan nakit desteği verilmiş, 30 bin esnafa da ticari kart desteği verilmiş. Değerli arkadaşlar, bu ülkede tam 1 milyon 600 bin esnaf var. Siz sadece yüzde 5'ine destek olmuşsunuz, geriye kalan yüzde 95 kendi kaderiyle baş başa kalmış. Sonra biz "Bu zor süreçte elektrik faturalarını öteleyelim, doğal gaz faturalarını öteleyelim." dedik. Siz "Dur bakalım, ne olacak?" dediniz, sonra EPDK bir karar aldı: "Sayaç okumayı erteliyorum." dedi ama kararın içeriğine baktığınızda sayaç okumayı sadece karantina altına alınan bölgelerde ertelediğini görebilirsiniz. Yani Kastamonu'dan örnek verirsem, sadece 19 köyde sayaç okumaları ertelenmiş durumda, zaten köylere de sayaç okuma için altı ayda bir gidiyorsunuz; yine "mış" gibi yaptınız. "Herkese ücretsiz maske dağıtalım." dedik, siz de "Dur bakalım, ne olacak?" dediniz, sonra maske dağıtan yerel yönetimleri görünce maske dağıtmaya başladınız; bunu bir siyasal kampanyaya dönüştürdünüz ama maskeleri ne PTT üzerinden ne e-devlet üzerinden dağıtamadınız değerli arkadaşlar. "Mış" gibi yaparak "oluyormuş" gibi yaparak bu süreç yönetilemez. "Dur bakalım." diyerek ne Türkiye yönetilebilir ne de bu süreç yönetilebilir.
Bu sürecin başında dedik ki: Hapishaneler tıka basa insan dolu, 300 bine yakın insan var, hapishaneler risk altında. Bu hapishanelerde her suçtan insan var. Yani öyle bir şey ki 300 bin insanın içerisinde ayrım yapılabilirse ancak insanlık suçları üzerinden ayrım yapılabilir. Siyasi suçluları burada ayırmanın doğru olmayacağını defaatle söyledik ama siz yine "mış" gibi yaparak millî birliğe ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz günlerde yine sadece küçük bir azınlığın çıkarlarını korumak üzerinden bir yasa getirdiniz.
Değerli arkadaşlar, öyle bir şey ki bir terör yasasıyla karşı karşıyayız; bomba atanın da "tweet" atanın da terörist olduğu günlerden geçiyoruz. Ben size şunu söyleyebilirim: Siyasetçi, dilin efendisi de olabilir, dilin kölesi de olabilir. Dilin efendisi olmanın tek bir yolu vardır: Söylediğiniz ile yaptığınız birbiriyle tutarlı olacak. Bakın, geçmişten bir örnek vereyim: 21 Mart 1999'da Genel Başkanınız Sayın Erdoğan, cezaevine girmeden altı gün önce, Samsun'da şöyle bir şey demiş: "Bazı zindanlar vardır ki insanlar için saray olur ancak bazı saraylar vardır ki insanlar için zindandan beter olur." Şimdi, zindandan çıkıp sarayda oturan zindandakinin hâlinden anlamıyor. "Birlik ve beraber olmamız gereken günlerde..." diye başlayan cümlelerle bu ülkeyi tekrar bölmenin peşinde. Bu ülke "Dur bakalım, ne olacak?" zihniyetiyle yönetilemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
HASAN BALTACI (Devamla) - "Dur bakalım, ne olacak?"ın sonu belli arkadaşlar, bilenler bilmeyenlere anlatsın. Bu vesileyle de Aziz Nesin'i yâd ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)