| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on sekiz yıldır aynı iktidar tarafından yönetilen ülkemize baktığımızda, ne kuvvetler ayrılığı ne hukukun üstünlüğü ilkesi ne de fikir ve ifade özgürlüğü tam olarak uygulanamıyor. Tek amaçlı, detaylı düşünülmeden, plansız yayınlanan genelgeler de Genel Kurula getirilen palyatif torba kanun teklifleri de hazırladığınız yargı reformu paketleri de bu sorunları bitirmek adına çözüm üretemiyor, aksine yeni sorunlar doğuruyor. Aynı Kabinenin üyesi olan bakanlardan birisi "2 kişi yan yana gelmesin." derken diğeri kalkıp, 200 bin kişinin sokağa dökülmesine "Abartılacak bir durum yok." diyor. Bizi virüs değil bu iş bilmezliğiniz hasta ediyor.
Sayın milletvekilleri, hukukun üstünlüğü ilkesi, adaletin bir ülkedeki yaygınlığını ve demokrasinin sağlamlığını ifade eder. Bir devlet buna ne kadar bağlıysa o kadar güçlü, o kadar itibarlı, demokratik ve müreffehtir. Bu sebeple ülkemizin içinde bulunduğu pozisyonu Uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne bakarak anlayabiliriz. Bu konuda 126 ülke arasında 109'uncu sıradayız. Sadece bu sıralama bile nerede olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Adalet mülkün de Türk'ün de temelidir, beş bin yıllık Türk devlet geleneği adalet olgusu üzerine inşa edilmiştir. Ancak mevcut tabloya baktığımızda, yargıya güvenin ortak akılla gelişeceğini söyleyen bir Adalet Bakanımız var. Biz söylesek kabul etmezsiniz. Buradan anlaşılan durum şu: Vatandaşımız yargıya güvenmiyor ve siz de güvenmelerini istiyorsunuz ama sadece istiyorsunuz, zira bunu sağlamak için yaptığınız olumlu hiçbir şey yok.
Bir araştırma şirketi geçtiğimiz aylarda bir anket yayınlamıştı, "Yargıya güveniyor musunuz?" sorusuna halkın verdiği cevap yüzde 68 "Güvenmiyorum." yüzde 20 "Kısmen güveniyorum."du. Türk milleti tarihin hiçbir döneminde adaletten bu kadar umudunu kesmemişti. Bu vahim tablo sizin eseriniz. Vatandaşlarımızın yargıya olan güveni, iktidar yargı sistemini arka bahçesi hâline getirmeden önce zaten vardı. Sizin gelişim dediğiniz, en fazla, yargıya güveni eski seviyesine getirmek olur ama o da bu uyguladığınız politikalarla imkânsız.
Sayın milletvekilleri, yargıyı adil yapan bağımsızlığıdır; hukukun üstünlüğüne harfiyen uyması, üstünlerin hukukuna müsaade etmemesidir. Yargıyı ayakta tutan ise ona olan güvendir. Hukukuna, adaletine, şeffaflığına güven duyulmayan bir ülke kalkınamaz, yatırımcı çekemez, bulunduğu pozisyonu da kaybeder. Yargıya güven geliştirilmek isteniyorsa, öncelikle kuvvetler ayrılığı ciddi şekilde yapılmalı, yürütme yargı üzerinden acilen elini çekmeli, sonrasında bir zihinsel reform süreci başlatılmalıdır. İlgili reform neticesinde vatandaşlarımıza hakkı ve adaleti doğru şekilde teslim edecek bir sistem inşa edilmelidir. Zihinsel reform yapılmadıkça, kâğıt üzerinde kalacak olan sözde reformist değişikler veya böylesi kanunlar ülkemizi adil bir geleceğe taşıyamaz.
Coronavirüs salgını sonrasında dünyayı yeni gelişmelerin beklediği çok açık. Bu yeni süreçte her devletin kendi iç meselelerine odaklanacağını söyleyebiliriz. Kısaca, eş zamanlı aynı sorunu yaşayan tüm ülkeler, haklı olarak önce kendi yaralarını sarmaya gideceklerdir. Ülkemizi ileri dünya demokrasileri içerisinde yaşatmak istiyorsak önceliğimiz adalete güvenin tesisi olmalıdır.
Kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi, sivil toplum kuruluşlarına daha rahat çalışma ve ifade ortamı yaratılması, Parlamentonun hak ettiği gücü yeniden elde etmesi ve neticesinde -vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun da talebi- iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi artık zaruridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.
ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) - Bu sistem, Türkiye'ye nefes aldıracak ve küresel düzeyde yaşanacak kayıpları telafi edecek en akılcı ve kalıcı çözümün anahtarıdır. Herkesin konuştuğu yeni dönem, işte tam bu olmalıdır. Aksi takdirde, Fatih Sultan Mehmet'in de söylediği gibi "Aklı öldürürsen ahlak da ölür, akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür." Hiçbirimiz buna izin veremeyiz, onun için buradayız.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)