| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
CHP GRUBU ADINA TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10 Nisan 2020 Cuma gecesi bütün dünya bizi kıskandı. Öyle önemli bir icraata imza attık ki âdeta parmaklarını ısırdılar ve "Biz nasıl bunu kaçırdık, nasıl Türkiye'nin bu öngörüsünü yakalayamadık?" diye pişmanlık duydular, nedamet getirdiler.
Değerli milletvekilleri, bundan önceki süreçte, bu pandemi sürecinde elbette umreden dönüşlerde, sınır geçişlerinde, test ve benzeri konularda birtakım aksaklıklar, eksiklikler yaşandı. Bu herkesçe malum, hiç kimse bunu inkâr edemez. Biz, hiçbir zaman bunu sorun etmedik, uyardık, önerdik ama cuma günü yaşananlar âdeta tuz biber ekti bu sürece. Birkaç aydır büyük, yoğun bir çalışma sergileyen Bilim Kurulu yok sayıldı, sağlık çalışanlarının o olağanüstü performansı bir anda silindi. Peki ne yapıldı? Şimdi, bu kararlar alınırken Bilim Kuruluna kulak kabartmak gerek. Bir kişinin yönlendirmesi ve yönetmesiyle bu kararlar alınırsa işte sonuçlar böyle tecelli ediyor.
Şimdi, bir genelge yayınlandı, bu genelgenin içeriğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Genelgede ne diyor? "Salgının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu risk yönetme ve sosyal izolasyonun temini..." Arkadaşlar, bu sağlandı mı? Bir sosyal izolasyon o gece var mıydı? Yok. Başka ne var? Sosyal mesafeyi koruma. Akıllara zarar. Bu uygulamayla ve bu genelgenin içeriğine baktığınızda o gece sosyal mesafe korunmuş ve daha da ilginci, yayılım hızı kontrol altına alınmak amacıyla sokağa çıkma hayata geçirilmiş. Bunların tamamının o gece altüst edildiği bir uygulamaya tanık oldu Türkiye ve dünya.
Değerli arkadaşlar, bu ülkede gece yarısı sokağa çıkma yasağı darbeler döneminde yaşandı. Böyle bir dönem yok. Gündüzün suyu mu çıkmış? Bizim çok güzel bir özdeyişimiz vardır: "Gecenin şerrindense gündüzün hayrı." Yirmi dört saat önce, kırk saat önce bir büyük planlamayla halkın dikkati çekilerek gündüzün ışığında gerekli önlemler alınarak bu sokağa çıkma yasağı uygulanmalıydı. Peki, biz ne yaptık?
Bakın, değerli arkadaşlar, bizim Genel Başkanımız 23 Martta 13 maddelik bir uyarı ve öneride bulundu; yetmedi, 26 Martta bütün partilere Covid-19'la ilgili rapor gönderdi, iyi niyetle düşüncelerini açıkladı; yetmedi, 29 Martta, bakın, dikkatinizi çekiyorum, 29 Martta "Artık 'Evde kal' dönemi bitmiştir, 'Evde tut'a geçilmelidir..." Ne demek "Evde tut"? Sokağa çıkışlar ciddi bir şekilde engellenmelidir; 29 Martta.
Başka şeyler de yaptı Sayın Genel Başkanımız. Mesela, 2 Nisanda, hiçbir ayrım yapmadan -sizin yaptığınız ayrıma rağmen- bütün işçi sendikalarıyla toplantı yaptı. Ardından, yine ayrım yapmadan bütün memur sendikalarıyla toplantı yaptı ve diğer bütün kurumlarla bir araya geldi, değerlendirme yaptı ama siz bunların hiçbir tanesini dikkate almadınız. Hiç önemli değil. O gece ne yapıldı? O gece bir çuval inciri berbat ettiniz.
Şimdi, bütün bunlar uyarıldığında, ikaz edildiğinde... Ya, bir daha yaşanmasın kardeşim. Bir şey yapılıyor, hafta sonu, cumartesi-pazar sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Peki, bizim bilmediğimiz bir araştırma mı yaptınız? Sizin, bu virüsün hafta içinde bulaşmayacağıyla ilgili elinizde yeterli kanıt var mı da bu sokağa çıkma yasağını sadece hafta sonuna uyguluyorsunuz? Muhtemeldir ki önümüzdeki hafta sonu da bunu hayata geçireceksiniz ama önleyemeyeceksiniz. Niye? Çünkü sizin bu çözüm önerileriniz asla hayata geçmiyor. Bunun bir tek anlamı var: Tek adam zihniyeti ve bu zihniyetin ürünü, bunlar yaşanıyor Türkiye'de
Bakın neler yapıldı? O kadar ilginç şeylerle karşılaştık ki 31 Mart seçimlerinden önce müthiş kara propaganda yapılıyordu. Neydi? Ola ki belediye seçimlerinde CHP olumlu sonuç alırsa sosyal yardımlar kesilecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Şimdi, görüldü ki Cumhuriyet Halk Partili belediyeler, beldesinden büyükşehrine varıncaya kadar, sosyal yardımları vicdani, insani ve ahlaki bir düzene oturttular. Bu süreçte de herkesten daha önce bir bağış sürecini başlattılar ama kıskançlık ve CHP'li belediyeleri yok sayma anlayışı bunu engelledi. Yetmedi aşevi, ya aşevi... Yirmi-yirmi beş yıldır yoksula, fakire, fukaraya, o dilinizden düşürmediğiniz garip gurebaya sıcak aş veren belediyelerin önünü kesmeye çalıştınız. Yetmedi, ya, bu ülkede büyükşehir belediyeleri bunun öncüsü, siz sokağa çıkma yasağı ilan edeceksiniz, belediyelere haber vermeden, kendi başınıza bu sokağa çıkma yasağını organize etmeye çalışacaksınız, sınıfta kaldınız. Yine, CHP'li belediyeler bütün bunlara rağmen "Olsun, olsun." dedi, o gün, sabaha kadar bütün belediye başkanlarımız halk ekmek fırınlarında nöbet tuttu ve suyunu da, aşını da, ekmeğini de yoksula, garibana, emekçiye yetiştirdi. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir şeye dikkatinizi çekeceğim, şunu iyice anlayın: Siz iyilikte CHP'yle yarışamazsınız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - Bu, CHP'nin işidir. Siz iyiliği engellersiniz, siz kötülükte yarışmaya layıksınız diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)