| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıya selamlıyorum.
Millet gerçeği biliyor. Evet, millet gerçekle yaşıyor. Millet, şu son olaylarda gerçekleri yaşayarak öğrendi. Bunun nedeni ne? Bunun nedeni şu: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen tek adam rejimiyle birlikte tekçilik sistemi geldi. Artık kararlar tek kişi tarafından veriliyor. Kararlarda toplumsal mutabakat yok, denge denetleme sistemi yok, yasama yok, yargı yok, yürütme yok; tek elde toplanmış durumda.
Bakınız, CHP'li belediyeler, muhalif belediyeler yardım yapmaya kalkıyor, hemen durduruluyor. Aşevlerinde yirmi beş yıldan beri -Odunpazarı'nda, Muratpaşa'da- yemek dağıtılıyor; durduruluyor. Neler yapılıyor? Ekmek dağıtılıyor, Muğla Büyükşehir Belediyesinde ekmek dağıtılıyor, durduruluyor. Millet gerçekleri biliyor, millet yaşayarak biliyor.
Değerli arkadaşlar, tek adam rejimi, tekçilik rejimi infazda da tekçiliği getiriyor. Türkiye Gazeteciler Sendikasının, Basın Konseyinin dünkü çığlığına bakınız. Türkiye'de dün -darbe dönemlerinde olmayan- vatandaşın eline gazete gelmedi, ulaşmadı. Basın Konseyi bağırıyor, Gazeteciler Sendikası bağırıyor. Siz, panik yaratacak sokağa çıkma yasağını koyarken niçin bunları öngörmediniz, niçin öngörmediniz? Halkın haber alma hürriyetine engel olunuyor.
Daha ne oluyor? İnfazda tekçilik yaşanıyor. Bakın arkadaşlar, infazda tekçilik yaşanıyor. Türkiye'de 300 bin kişi var cezaevlerinde. 300 bin kişinin olduğu cezaevlerinde infaz kanunu hazırlanıyor, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski Dekanı Adem Sözüer: "Akademisyenlere sorulmadı, bize sorulmadı. Toplantı yaptılar, çağırdılar, sadece infaz kanunu'yla ilgili infaz hâkimliğini anlattılar, diğer konulara geçemedik." diyor. Siz, infaz hukukunda infaz eşitliğini, infaz adaletini, akademisyenlere, hukuk fakültelerine, tüm sivil topluma, barolara sormayacaksınız da kime soracaksınız? Toplumsal mutabakatı nasıl sağlayacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye'de hukuk devleti açısından olmayacak işler yürüyor. 28 Martta İnfaz Yönetmeliği çıkarıldı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle. İlk önce kanun çıkar, daha sonra yönetmelik çıkar, bizde tersi oluyor, 28 Martta İnfaz Yönetmeliği çıkıyor ve şu anda biz infaz kanunu görüşmeleri yapıyoruz. Hukuk devletinde olmayacak şeyler bunlar arkadaşlar. Bakınız neler oluyor? İnfaz Yönetmeliği'nde avukatın savunma hakkı, fiziken müvekkiliyle görüştüğü zaman tuttuğu notları inceleyebilme hakkı veriliyor yönetmelikte. 20 baro da dün dava açtı, bu yönetmeliğin iptali için dava açtı.
Daha neler oluyor; infazda eşitlik yok, infazda adalet yok. Ne var? 31'inci maddede kamu kurum ve kuruluşlarının kütüphanelerindeki kitapların cezaevine getirilmesi var. Nasıl getiriyorlar? 32'nci maddeye bağlıyorlar: Basın İlan Kurumundan resmî ilan, resmî reklam alan yayınlar girebilir. Bunlar hangi yayınlar? Sen Basın İlan Kurumunun tümünü basın sansür kurumu hâline getirmişsin, AKP'li yandaşları yönetim kurulu üyesi yapmışsın, ondan sonra Evrensel'i, BirGün'ü, Cumhuriyet'i, Sözcü'yü, basın reklamı, ilanı vermemek yoluyla ne yapıyorsun? Terbiye ediyorsun, ekonomik anlamda basını terbiye etmeye kalkıyorsun. Evrensel ve BirGün'e reklam ve ilan yasağı veriyorsun ve reklam ve ilan yasağı olduğu için cezaevlerindeki hükümlüye gidemiyor. Dışarıda ne var haber alma özgürlüğüne engel olan? Yayınların dağıtımı sokağa çıkma yasağıyla engelleniyor. İçeride ne var? Cezaevine muhalif gazetelerin girmesi engeli. İşte infaz yasası bu, arkadaşlar. İnfaz yasasıyla halkın haber alma özgürlüğü engellendiği gibi, hükümlünün haber alma özgürlüğü de engelleniyor.
Bakınız, arkadaşlar, bu gazeteler ne yapmış? Örneğin, 27 Ağustos 2019 tarihinde köylülerin jeotermal enerji santrallerine karşı protestosuna ilişkin haber yapmışlar; basın ahlak esaslarına aykırı olarak değerlendirilmiş. 17 Eylülde ne yapmışlar? "Pazar alanı yetersiz." diye tepkisini dile getiren esnafa ilişkin haber üzerine resmî ilan hakları alınmış. Ne olmuş? Evrensel'e ceza verilmiş, BirGün'e ceza verilmiş ve reklam ve ilan hakları ellerinden alınmış arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Adam gibi gazetecilik yapanlara kimsenin bir şey yaptığı yok bu ülkede, yeter artık!
OYA ERSOY (İstanbul) - Neye yok ya!
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bir memlekette demokrasi yoksa, bir memlekette basın özgürlüğü yoksa, bir memlekette adil yargılanma hakkı yoksa, bir memlekette hukuk devleti yoksa, bir memlekette anayasal hakları vatandaşlar kullanamıyorsa o memlekette demokrasi yoktur; bu açık ve nettir.
Çıkmış 2 yandaş gazeteci, vatandaşın panik olarak bakkallara gitmesini neyle değerlendirmiş? Açıkça "Vatandaş lümpen." demiş, "Vatandaş ayı." demiş, vatandaşa şu demiş, bu demiş. Yalaka gazeteciler, bunu halka söyleyeceğinize vatandaşın panik hâlinde erzak almaya gitmesine neden olan yöneticileri eleştirerek cesaretinizi gösterin; vatandaşa bir şey söyleyemezsiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Milletin vekili olarak vatandaşın haklarını korumak bizim burada görevimizdir.
Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)