| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Coronavirüs sebebiyle yaşanan ekonomik daralmaya karşı etkisiz, bütünlüğü olmayan ve pek çok önemli alan dışarıda bırakılarak önlemler alınmaya çalışıldığına şahit oluyoruz. Örneğin tarım sektörü; 19 Martta açıklanan ekonomik tedbir paketinde ve sonrasında alınmış diğer tedbirlerde tarıma hiç yer verilmemişti. Çiftçiler, tarımsal faaliyette bulunan çalışanlar ekonomik tedbirlerden mahrum bırakılmıştı. Maalesef tarıma yönelik ciddi bir güvencenin hâlâ sunulmaması konunun vahametinin yeterince kavranılmamış olduğunu gösteriyor.
Bu kürsüden daha önce Tarım Bakanlığı hakkında konuşurken "Üretim yapmadığımızı, gıda güvencemizi yalnızca ithalatla sağlayamayacağımızı, dolarımızın olmaması hâlinde aç kalacağımızı, Allah milletimizi açlıkla imtihan etmesin, bu vebalin altından ne siz ne de bizler kalkabiliriz." dediğimi çok iyi hatırlıyorum.
Bugün büyük tarım üreticisi ülkeler kendi gıda güvenlikleri için tarımsal ürün ihracatını durduruyorlar. Olağanüstü durumlar, olağanüstü tedbirlerin alınmasını gerektirir ancak Hükûmet tarım sektöründe yaşanan kriz özelinde herhangi bir politika geliştirmiyor. Şu anda yalnızca rutin uygulamalar, küçük ölçekte devam ediyor. Bu uygulamalar da sanki özel bir teşvikmiş gibi kamuoyuna sunuluyor. Örneğin, geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığının ekilebilir arazileri üretime katmak için harekete geçtiği haberlerini okuduk. Hazineye ait kullanılmayan arazilerden 9 milyon metrekarelik alanda ekim yapılabileceği, yazlık ekim yapılabilecek 21 ilimizde de hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitki tohumlarının yüzde 75'inin hibe edileceği duyuruldu.
Tarımsal faaliyette bulunan üreticilere verilen her türlü desteği olumlu karşılarız ancak coronavirüs salgınıyla beraber tarım sektöründe de ciddi bir üretim krizinin yaşandığı tartışılıyorken 1980'lerden beri rutin olan bir uygulamanın özel bir teşvik olarak sunulmasını hayretle karşıladık. Üstelik, devletin hibe ettiği tohumların oranı tarımda toplam satın alınan tohumların yüzde 1'i bile değil. 1 milyon 200 bin tondan fazla tohum üretimi olan ülkemizde 6.700 tonun yüzde 75'lik oranının çiftçimize hibe edileceğini duyurmak ayıptır. Bu işlerden anlayan ciddi bir çiftçi nüfusu olduğu unutulmasın, onlarla alay edilmesin. Tarım Bakanlığını ciddiyete davet ediyorum. Özellikle yazlık tohumlar için yüksek miktarlarda hibe yapılarak önümüzdeki yaz aylarında gıdanın bir sorun hâline gelmesinin önüne geçilmeli. Ayrıca 9 milyon metrekare 9 bin dekar eder. Bu alan ülke ölçeğinde fazla değil. Bugün bir tohumcu kuruluş bile bu alanın çok daha fazlasını ekebiliyor. Ekilebilir araziler bağlamında binde 2'lik bir orana denk gelen bu uygulamayla Tarım Bakanlığı gerçekçilikten uzak, çiftçimizin, ülkemizin menfaatlerinden habersiz bir durumda olduğunu itiraf ediyor âdeta. İnşallah yazlık ekimler amacına ulaşır. Ancak buradan uyarmak istiyorum: Tüm ekilebilir arazilerin üretime katılması için yalnızca tohum desteğinin yeterli gelmeyeceği aşikâr. Tohumla birlikte, mazot, gübre, ilaç, yem, sulama suyu, elektrik gibi tüm girdilerde maliyetleri düşürecek önlemler de alınmalı. Yüzde 50'sini ithal ettiğimiz çeltik üretimi toprak hazırlığı, tavaların hazırlanması, sulama suyu temini gibi kapsamlı süreçler ister. Çeltikte yalnızca tohumluk desteği, beklenen üretim artışını sağlayamaz. İthalatın durması hâlinde ülkemizde pirinç kıtlığı yaşanabilir. Hayvan yeminin olmazsa olmazı, ham madde olan soyada da yüzde 90 ithalata bağımlı olduğumuzu dikkatlerinize sunmak isterim.
Değerli milletvekilleri, aslına bakarsanız tarım için çiftçiye yönelik olarak bütçe dışı bir katkı olmadığı gibi, bütçede yer verilen ödenekler bile çiftçimize ulaştırılmıyor. Hükûmet, bütçesi oluşturulmuş ve tahsisi yapılmış 2019 senesi tarımsal desteklemelerinin yarısından fazlasını ödemedi. İtiraz etmiyoruz ama bu desteklemelerin şimdilerde ödenmeye çalışılması sanki bir kriz yardımı yapılıyormuş algısı oluşturularak kamuoyunu manipüle etmede kullanılıyor. Diğer yandan, 2020 destekleri bir an önce çeşitlendirilmeli ve vakit kaybetmeksizin ödenmeli.
Tarımsal faaliyette üretimin devam etmesi, gıda güvencemizin arzını mümkün kılar. Bu nedenle, tarım sektöründe çalışan işçilerin sağlık koşullarının iyileştirilmesi gıda güvenliğimize de direkt etki edecektir. Toplu şekilde çalışan, konaklayan ve yaşayan mevsimlik tarım işçilerinin bu dönem içerisinde çalıştığı, yaşadığı ve ulaşımının sağlandığı her alanda enfekte olmamaları için gerekli önlemler vakit kaybetmeden alınmalı ve gerekli yardımlar yapılmalı. Tarım işçisinin ve çiftçinin tarlaya gitmekten çekinmemesi için sağlıklarını koruyabilecekleri koşullar bir an önce tesis edilmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Mevcut krizde ek finansman desteği, çiftçinin üretimine devam edebilmesini sağlayacak tedbirlerden yalnızca bir tanesi. Bu çerçevede, Tarım Kredi Kooperatiflerinin ve Ziraat Bankasının tüm çiftçiler için kredi limitlerini en az yüzde 25 oranında artırması olumlu olacaktır.
Zenginlerin lüks yatlarına verdiğimiz vergisiz mazot kullanma hakkını hiç olmazsa corona krizi sürecinde çiftçimize de vermeniz tarım sektörüne büyük katkı olur. Ayrıca, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun uyguladığı tarım kredilerinin on iki ayda kapatılıp tekrar açılması kuralı bu yıl için yirmi dört aya yükseltilmelidir.
Bu tedbirlerin hazineye yük olmayacak, kolaylaştırıcı, pratik önlemler olduğunu belirtir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)