| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar, bazen ar duygusu çatlar, hayâ duygusu çatlar, kullanılan ifadeler bunun belgesi olur. Çok makbul 2 gazeteciniz var; Engin Ardıç, Mehmet Barlas. Yazdıklarını siz de görmüşsünüzdür, bu millete "ayılar, alt tabaka, lümpenler" diyor, sokağa çıkanlara diyor, bu milletin parçalarına diyor. "Millet, millet..." diye ayağa kalkanlar, siz de burada susup izliyorsunuz. Mehmet Barlas "Zeka özürlüler..." Ayı kim, zeka özürlü kim; siz takdir edin. Vakti zamanında, bir şekilde vatandaşa laf eden bir gazeteci vardı, "Bidon kafalı..." demişti. Bizimle hiç alakası olmamasına rağmen partimize oradan sataşmaya kalkmıştınız, yıllarca bu işlerden geçindiniz. Bunları niye örnek verdim, biliyor musunuz? Bunları örnek verme nedenim bu görüştüğümüz maddeyle çok alakalı, onun için örnek veriyorum bu hayasızları, bu utanmazları. Sahip çıkmayın, sakın sahip çıkmayın. Bunları alın, bunların arpası çok gelmiş, yağı fazla veriyorlar millete yönelmesinler, alın ya sarayın bahçesine koyun ya partinizin önüne koyun, sizi istedikleri kadar yağlasınlar. Bu yağcıların nefretinden milleti kurtaralım. Bunların yazdığı gazeteler işte bugün getirdiğiniz yasa teklifiyle beraber Basın İlan Kurumundan fonlanacaklar. Basın İlan Kurumu, aslında bu satmayan, kimsenin okumadığı, kurumlara kurumlara zorla dayattığınız, Türk Hava Yollarında uçaklara zorla dayattığınız, milletin haber alma özgürlüğünü engelleyip, diğer gazeteleri koymayıp bunların yazdığı gazeteleri koyduğunuz gazeteleri görüştüğümüz bu 32'nci maddeyle fonlanacak ve size muhalif olan Evrensel'di, BirGün'dü, Yeni Yaşam'dı; bu gazeteler cezaevine girmeyecek. İlginç bir şey ama çıkardığınız yasayla beraber bu muhalif gazetelerin köşe yazarları da cezaevinden çıkmayacak yani özgür basını hapsedeceksiniz, içeriye koyacaksınız; onların yazdığı gazeteleri de asla o cezaevlerine sokmayacaksınız. İşte buradaki anlayış budur.
Bu yağdanlıklar sizinse sahip çıkın, değilse, bunlar her dönemin adamıdır, döneminiz bitmek üzere, yeniden gelenlere yağcılık yapacaklardır; bilin. Rahmetli Özal'dan beri var bu yağdanlıklar. Bunların yazdığı gazeteleri fonladığınızı, milletin anasına küfreden bir iş adamı vardı, o, telefonda söylemişti; hepiniz duydunuz. Bu gazeteleri fonlayacak 32'nci maddeyi getiriyorsunuz. Ve aynı zamanda, Anayasa'nın 26'ncı maddesindeki haberleşme özgürlüğünü engelleyerek gerçek habercilik yapanları size muhalif diye cezaevinden içeri sokmamayı düşünüyorsunuz.
Şimdi, gelelim bu yasayla kimleri affettiğiniz, kimleri affetmediğiniz meselesine. Soma'da 301 madencinin ölümüne neden olanları affediyorsunuz, Çorlu'da tren kazasında ölenlerin faillerini affediyorsunuz, Aladağ'daki öğrencilerin katillerini affediyorsunuz, Gezi davasında ölenlerin yargılanan faillerini affediyorsunuz, mafyayı affediyorsunuz, çeteyi affediyorsunuz, Burhan Kuzu'yu -dün söyledim- affediyorsunuz. Size bir tavsiyem var, aslında Büyükelçi olarak atadığınız Egemen Bağış da normalde "Bakara makara" diye bu milletin dinî duygularıyla dalga geçmişti, isterseniz, zaman aşımına uğramadıysa 216/(1)'den ona da usulen açın bir dava, sonra onu da affedersiniz. Böyle yollarla beraber gidersiniz.
Kimleri affetmiyorsunuz? Gerçeği yazan gazetecileri affetmiyorsunuz, barış yanlılarını affetmiyorsunuz, Osman Kavala gibi insan hakları savunucularını affetmiyorsunuz, savunmaya özgürlük isteyen avukatları affetmiyorsunuz, seçilmişleri ve siyasileri affetmiyorsunuz, kendi sosyal medya hesabından düşüncelerini paylaşmış olanları affetmiyorsunuz, sizi eleştirenleri affetmiyorsunuz, demokratik eylemlere katılmış öğrencileri affetmiyorsunuz, dün burada söyledim, masum Harp Okulu öğrencilerini de affetmiyorsunuz.
Biz, işte tam bu noktada fikrimizi söyledik, milletimize dedik ki: Biz, burada, kader mahkûmlarının çıkışıyla alakalı yanlarında olacağız, onların özgürlüğüne kavuşmalarını istiyoruz. Bu yasayla özgürlüğüne kavuşacak olanlarla ilgili bir hesabımız yok. Biz, bu millete şiddete yönelmemiş, silahlı kalkışmaya yönelmemiş, düşüncelerinden dolayı yargılanan, bu duruşundan dolayı yargılanan insanların da bu yasa kapsamına alınmasının savunuculuğunu yapıyoruz burada; dışarıya yanlış servisler yapmayın. Sizin hesabınız yandaşlarınız; bizim hesabımız akla, vicdana, adalete uygun bir infaz yasası çıkarma meselesidir. Bunun örneğini de dün verdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Aydoğan, tamamlayın sözlerinizi.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Tamam efendim.
Eğer sizin vicdanınıza kalsa kendi Genel Başkanınız -burada benim partimin oylarıyla beraber siyasi özgürlük kazandı- bugün gelse onu da affetmezsiniz. Size tavsiyem şudur: Bizim Genel Başkanımızın bize direktifidir -biz brif verir, direktif alırız- adil, vicdanlı ve toplumun hassasiyetlerine uygun bir yasa yapılması yönündedir talimatı.
Sanıyorum sizin, Genel Başkanınızla bir talimat eksikliği ilişkiniz söz konusu. Sayın Genel Başkanınızla, Sayın Cumhurbaşkanıyla tekrar temasa girin, deyin ki: "Mahcup oluyoruz, sizi affeden iradeye mahcup oluyoruz, size siyasetin önünü açan özgürlükçü ifadelere mahcup oluyoruz."
Gelin burada doğru işler yapalım, yanlışlıkla içeride tuttuğumuz insanların da burada önünü açalım. Belki o yanındaki yağdanlık danışmanlar ona yanlış bilgi veriyordur. Bir demokratik merkezî parti refleksi gösterin, yeniden bunları değerlendirelim çünkü akıl birliğine ihtiyaç var. Millet bizden doğru bir yasa bekliyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)