| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
207 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 34'üncü maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve herkese sağlık diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim üzerinde söz aldığım 34'üncü maddeyle kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin dışarıdan hediye kabul etme hakkının kapsamı genişletilmekte. Buna göre hükümlüler, mevcut haklarına ilave olarak iki ayda bir kez dışarıdan gönderilen ve kurum güvenliği için tehlikeli olmayan bir hediyeyi kabul edebileceklerdir. Bu maddeyi açıkça olumlu görüyoruz ancak biz önergemizde hediye kabul edilmesi "iki ay" yerine "ayda bir kez" olarak önerdik, takdirlerinize sunuyoruz bu teklifimizi.
Ancak günlerdir tartışılan teklifin geneline baktığımızda, adalet, eşitlik ilkeleri açısından anayasal olarak sorunlar taşıdığı, ağırlıklı olarak burada tartışılmaktadır ki dün akşamki görüşmelerde, sürekli bu kavramlar üzerinden muhalefetin eleştiri yaptığı gibi bir görüş gündeme geldi. Hukuksal açıdan çok ciddi bir düzenleme yapıyorken eşitlik, adalet, adil yargılanma hakkı gibi hukukun bu temel evrensel ilkelerine atıf yapacağız elbette, değerli milletvekilleri. Ve bu ilkeler tüm vatandaşlarımız için Anayasa'mızda güvence altına alınmıştır, buna aykırı hiçbir düzenleme zaten kabul edilemez, edilmemelidir.
Teklifin gerekçelerinden biri, 2000'li yılların başından itibaren cezaevlerindeki yığılmalardır, artan hükümlü sayısını azaltmaktır. Ancak öncelikli olarak bunun yolu, artan suç oranlarının nedenlerini ve suç oranlarını azaltmak, adil yargılanma hakkını tesis edip tartışmasız bir yargı sistemi oluşturmaktır. Teklif bu hâliyle, adalet sistemimizde temel sorun alanları olan adalete güven, adil yargılanma, bağımsız ve tarafsız yargı gibi temel sorun alanlarının devam ettiği bir dönemde görüşülüyor. Özellikle, her zaman olduğu gibi, sorunun kaynağı değil sonuçlar ve geçici çözümler getirilmektedir. Ancak bu yönteminizin, bu son derece ciddi yasada telafi edilemez ağır sonuçları olabilir.
Değerli milletvekilleri, baktığımız zaman teklifin kapsamına, ileride oluşacak gerçekten bu kapsam içine alınan ciddi suçların caydırıcılığı, hükmedilen ceza ve af dengesinin çok dikkatli değerlendirilmesi, mağdurların tepkisi ve vicdanlar açısından son derece önemli bir yasal düzenlemeyi görüşüyoruz. Ve teklife baktığımız zaman -diğer bir gerekçesi ise- teklif, cezaevinde yoğunluğu azaltmak ve cezaevlerinde sağlıklı koşulları sağlama gerekçesiyle şu salgın günlerinde aceleyle getirildi.
Bu döneme özgü sağlık koşulları açısından tutuklu ve hükümlüler için kısmi, geçici düzenlemeler yapılabilirdi elbet. Ancak teklifteki infaz süreleri gibi çok hassas düzenlemeler, toplumsal uzlaşıyla ve detaylı tartışılarak getirilmeliydi. Düzenlemeden etkilenecek tüm tarafların vicdanlarında en ufak bir tereddüt yaratmadan bu düzenleme yapılmış olmalıydı. Ancak değerli milletvekilleri, günlerdir, bakıyoruz Genel Kurul sürecindeki görüşmelere, burada şahitlik ediyoruz; hâlâ devam eden tartışmalar, görüşler, belirsizlikler yasayı daha uygulamaya geçmeden tartışmalı hâle getirdi bile.
Özellikle, kritik suçları kapsayacak infaz sürelerinde değişiklikler başta olmak üzere bilimsel, akademik, hukuksal uygulayıcılar yani tüm çevrelerce sonuçları detaylı çalışılmalı ve değerlendirilmeliydi. Bu kesimler, hukukçular -ki kimi çok önemli ceza hukukçuları- akademisyenler, infaz süreleriyle ilgili düzenlemeleri Meclise sunulduktan sonra ancak görebildiler. Bu akademisyenler, bilim insanları -bu bilimsel görüşleri- infaz sürelerinde ciddi sorunlar görüyorlar ve uygulamada ciddi bir karmaşa yaratacağını söylüyorlar; zaten sorunlu olan adalet sistemimizde iş yükünü daha da artıracağını ileri sürüyorlar. Bu hukuksal anlamda ortaya çıkan sorunlar, aslında Komisyon sürecinde görüşülmeliydi ki on sekiz saat süren uzun bir Komisyon süreci oldu, birçok arkadaşımız bu zor koşullarda o Komisyona katıldılar. Orada bu belirsizlikler, tereddütler, muhalefet tarafından dile getirilen kaygılar, özellikle burada tartıştığımız şiddet suçları, gerçekten vicdanları yaralayan önemli toplumsal suçlar bu Genel Kurula gelmeden detaylıca görüşülebilirdi. Ancak bunlar olmadı ve burada gerçekten uzun bir tartışma ve her gün başka bir belirsizlikle yasayı görüşüyoruz.
Sonuç olarak ben şunu belirtmek istiyorum: En çok tartışılan konu da elbette ifade, düşünce özgürlükleri, basın özgürlüğü gibi eleştirel düşünceler, yazı, şiddet içermeyen eylemler, görüşler. Adil yargılanma hakkı sağlanmadan tutuklama uygulamaları, hukuksal dayanak ve kapsamını da aşarak bugün, maalesef, hızla devam etmektedir. Ancak bir taraftan da bakıyoruz, ciddi anlamda cezasını çekmesi gereken, cezası kesinleşmiş dolandırıcılık, gasp, hırsızlık, çete, şiddet...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - ...gerçekten, az evvel de söyledim, toplum vicdanı açısından ciddi yaralamalar, ölümler; bunlar için, cezası kesinleşmiş suçlar için hukuksal açıdan tartışmalı, gerçekten çok tartışmalı istisnalarla kapsam genişletiliyor ve birçok tartışmalı suç ve suçlunun cezası, maalesef, bu infaz yasasının kapsamına alınıyor. Ama diğer taraftan, az evvel de söyledim, mahkemece hâlâ sonuçlandırılmamış, iddianamesiz, mahkemesiz uzun tutukluluklar, hukuksal olarak suçu kesinleşmemiş olanların cezaevinde kalması, bu ikilem yani bu yasa sonucuyla ortaya çıkan ikilem, sorunlu olan adalet sistemimizi ve adalete olan güveni daha da zedeleyecektir.
Değerli milletvekilleri, sonuç olarak yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, güçler ayrılığı ilkesi, yargıya güven gerçek anlamda tesis edilmeden, siyasal ve toplumsal uzlaşı sağlanmadan getirilen bu tartışmalı, belirsizlikler ve kaygılar içeren infaz yasasının ağır sonuçlar doğuracağını ben şimdiden sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.
Genel Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)