| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, altıncı gün oldu ve yetmiş beş saattir aynı yasa maddesiyle ilgili çalışıyoruz ve coronavirüs günlerinde çalışıyoruz. Değerli arkadaşlar, inanın, bakın, bu zor günlerde eğer ki Mecliste bir uzlaşma olabilseydi bu yasa iki saat içinde çıkardı ve uzlaşma da aslında hukukun temel ilkelerini içeren bir uzlaşma, Anayasa'mızın emredici bir konusu olan uzlaşma. Anayasa'mız eşitliği emrediyor, ne yapacaksanız eşitlik içinde yapacaksınız diyor. Bütün muhalefet partileri de bunu istiyor. Eğer eşitliği sağlayabilseydik yani infaz indiriminde eşitliği sağlayabilseydik, ben eminim ki Sayın Başkan, bu yasa buradan iki saat içinde geçerdi ve altı gün boyunca da bizler birbirimize corona bulaştırmak riskiyle karşı karşıya kalmazdık, vatandaşlarımızın temel meselelerini görüşürdük; iş, aş, ekmek meselelerini görüşürdük ama maalesef bunu yapamadık. Çünkü bir düşman hukuku uygulanıyor arkadaşlar. Birbirimize karşı herhangi bir şekilde saygı öne koyulmuyor.
Bakın, ben Türkiyeli bir Hristiyan'ım, Ermeni kimliğim var. Bugün de benim bayramım. Hristiyanların en büyük bayramı bugün biliyor musunuz? Paskalya Bayramı ve Meclisimiz çalışıyor arkadaşlar. İşte, o birbirimize saygıyı bir yerlerde kaybettik ki Meclisimizde Hristiyan vekiller de varken AK PARTİ bir grup önerisi verebiliyor ve "Pazar günü de çalışacağız." diyebiliyor, kendi grubunda da bir Hristiyan arkadaşı varken "Pazar günü çalışacağız." diyebiliyor. Oysa arkadaşlar bakın, bu saygıyı bir yerlerde kaybetmişiz. Osmanlı Meclis-i Mebusanında Hristiyan vekiller de vardı. Toplumun yüzde 40'ını Hristiyanlar oluşturuyordu, Meclisin de yüzde 40'ına yakını Hristiyanlardan oluşuyordu. Osmanlı Meclis-i Mebusan Ramazan, Kurban Bayramlarında da çalışmazdı; Noel'de, Paskalya'da da çalışmazdı arkadaşlar. Çünkü saygı vardı bir şekilde, o saygı için mücadele veriliyordu. Ötekini anlamak, ötekine saygı duymak açısından mücadele veriliyordu ve bu konuda dünyaya örnek olabilecek bir parlamentoydu ama bir yerlerde o ötekini anlamak, ötekine saygı duymak duygusunu kaybettik. Vicdansız, tekçi bir anlayış geldi "Ben çoğunluğum arkadaş ve çoğunluk ne derse o olacak." dedi, diğerlerini yok saydı ama yok saydıklarınız arkadaşlar itiraz ediyorlar. Diyorlar ki: "Ben de bu toprakların asli unsuruyum, ben de bu toprakların kadim halklarıyım, ben de bu toprakların kadim inancıyım. Birbirimize saygı göstermeliyiz." diyor, siz bunu ısrarla duymamayı tercih ediyorsunuz. "Türk'üm çoğunluğum." diyorsunuz, "Müslümanım çoğunluğum." diyorsunuz ve bu anlayışı dayatmaya kalkıyorsunuz, bu da toplumsal barışımızı dinamitliyor arkadaşlar. İşte, buralarda bir yerlerde kaybediyoruz. Bu yüzden de bu corona günlerinde bile infazda eşitliği dahi sağlayamıyoruz arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, bakın bir örnek daha vereyim: Ben Diyarbakır Milletvekiliyim biliyorsunuz. Ya, inanın dün vicdanım sızladı. Yani bir anneye çocuklarının kemiklerini Türkiye Cumhuriyeti devleti PTT kargosuyla gönderdi. İşte böyle bir vicdansızlıkla karşı karşıyayız. İnanın düşman hukukuna bile sığmaz. Düşman hukukunda bile bir anneye bir devlet, çocuğunun kemiğini kargoyla göndermeyi düşünemez. Ya, o devletin yöneticilerinin bir damla vicdanı olsa "Bu bir annedir, ona çocuğunun kemiklerini kargoyla, PTT kargoyla göndermemeliyim." der. İşte buralarda bir yerlerde kaybettik biz vicdanımızı. Bunu tekrar toparlamak da hepimizin boynunun borcu. Aksi takdirde şu olur arkadaşlar: Siz bugün düşman hukuku uygularsınız belli kesimlere, onlar öfkelenirler, onlar öfkelerini gösterirler, sonra siz onlara "terörist" dersiniz, hapse tıkmaya kalkarsınız, toplumsal barışımız zedelenir. İşte bu fay hatlarındaki enerjiyi azaltmamız gerekiyor, vicdani hamleler yapabilmemiz gerekiyor. Değerli arkadaşlar, ama maalesef bundan çok uzak bir noktadayız. İnfaz hukukunda istediğimiz, eşitlik ve hukuk da ahlak da vicdan da bunu gerektiriyor arkadaşlar, bu kadarını istiyoruz ama ne yazık ki bunları da duymayacaksınız.
Ben bari burada Hristiyanların bir bayramını kutlayıp sizlere teşekkür edeyim ve bir daha başka ülkelerde hani sizin kimliğinizden olanlara sağlanmayan hakları eleştirdiğiniz zaman bu Parlamentonun Hristiyanların bayram gününde çalıştığını da unutmayın arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Hristiyan âleminin bir bayramını kutlayarak bari buradan ayrılayım. Bütün Hristiyan âleminin bayramını kutluyorum. "..."(x) (HDP sıralarından alkışlar)