| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Değerli arkadaşlar, tekrar merhaba.
Aslında gecenin bu yarısı herkes de meseleden kopmuşken en önemli maddelerden birini konuşacağız. Aslında bu teklifteki 53'üncü maddenin en önemli tarafını size söyleyeyim arkadaşlar: Biz birkaç gündür coronayla ilgili konuşuyoruz, coronanın cezaevlerindeki etkisi üzerine konuşuyoruz; bu madde coronanın geçtiği tek madde. Bakın, kaç gündür konuşuyoruz. Bunu sunarken iktidar "corona tedbirleri" olarak sundu, sonra çıkıp bu kürsüden aslında corona tedbiri olmadığını, iki yıldır böyle bir infaz yasası hazırlığı yaptıklarını, bunun da bu düzenleme olduğunu, işte, aslında corona günlerini de fırsat bildiklerini -üstü kapalı- çünkü bir toplumsal duyarlılık olduğunu, bu sayede de kendi istekleri doğrultusunda bu kanunu geçireceklerini ifade ettiler ama gerçekten çok ilginç arkadaşlar, tarihe geçiyoruz. Coronanın geçtiği tek madde ama coronanın geçtiği bu tek madde de yine eşitsiz, yine bir kesim açısından uygulanamaz bir madde çünkü bu kanun maddesinde de istisnalar var.
Bu madde açık cezaevine geçişi, açık cezaevinde olanların da salgın nedeniyle izne çıkmasını düzenliyor. İyi, güzel. Az önce arkadaşımız da ifade etti, bazı suçlar açısından, özellikle kadına yönelik suçlar açısından... Ki bu kürsüye her çıkan arkadaşın özellikle "adam öldürme" demesini de ayrıca buradan bu Meclisin erkek bakış açısının ne kadar yüksek olduğunu ifade ederek tekrar hatırlatmak isterim çünkü en fazla öldürülenler kadınlar. Şimdi kadına yönelik şiddet konusunda dışarıya çıkacak erkekler konusunda herhangi bir tedbir yok.
Bunu da geçtik, bu corona günlerinde biz zaten ifade etmiştik: En ağır, en yüksek tedbirlerle cezaevlerini boşaltın. Şimdi burada yine bir istisnalar silsilesi var. Tabii öyle güzel yazmışsınız ki istisnaları, açık açık yazılmamış, diğer bütün kanun maddelerinde işte cinsel taciz, istismar tek tek yazılmışken burada yazılmamış. Çok böyle kısım kısım yapılmış ama birkaç suçu okuyayım. Hani sayısal olarak da bakmayalım arkadaşlar yani bir kişi de olabilirdi, beş kişi de olabilirdi ama sonuçta bu suçları işleyenler cezaevinde olabilirdi de. Ben bakış açınızdan ve mantığınızdan söz ediyorum. Mesele çünkü sizin için şöyle: Düşünce ve ifade özgürlüğünü kapsayan bir suçsa, size göre örgüt üyesiyse onu bir tarafta ölüme mahkûm ediyorsunuz ama mantığınıza göre bazı suçlar açısından hiçbir problem yok. Mesela, bu kapsamda olan, 53'üncü madde kapsamında olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, kasten öldürme, intihara teşebbüs, kasten yaralama, taksirle yaralama, insan üzerinde deney, organ veya doku ticareti, geliyor geliyor -cezaevinde yoktur böyle biri ama olsa onu da çıkartıyorsunuz- şöyle bir madde var: "Atom enerjisiyle patlamaya sebebiyet verme." Bir insan diyelim ki atom enerjisiyle patlamaya sebebiyet verse ve cezaevinde olsaydı sizin için problem yok, onu salabilirsiniz ama bakın o terör örgütü dediğiniz, terör faaliyeti dediğiniz suçlardan birini sayayım, hepimiz hakkında, HDP'li bütün milletvekilleri hakkında hazırlanan bir fezleke örneğini söyleyeyim: Bizim milletvekili dokunulmazlığımız kalktığı anda soruşturma olacak ve dava açılacak, ceza alacağız. Neydi? Biz çokça bu kürsüden ifade ettik "Eş Başkanımız ya da Grup Başkan Vekilimiz açıklama yapmış, biz bu açıklamayı dinlemişiz." Dinlemekten hakkımızda fezleke hazırlandı ve eğer ben milletvekili olmasam o Eş Genel Başkanımın, buradaki sözcü arkadaşımızın yaptığı, açıklamayı dinlediğim için hakkımda dava açılacaktı, belki tutuklanıp cezaevinde hükümlü hâle gelecektim, ben dinlediğim için cezaevinde olacaktım ama atom enerjisiyle patlamaya sebebiyet veren kişi dışarıya salınacaktı. Ben dinlediğim için ondan daha tehlikeli olacaktım çünkü ben size göre tehlikeliyim. Şimdi, siz tehlikeyi toplumsal tehlike olarak algılamıyorsunuz. Bakın, saydığım suçlar -daha sıralama uzun- çok uzun suçlar, sizin için bir problem yok. Mesela sizin açınızdan rüşvetin bir problemi yok, bunu biliyoruz, irtikâbın yok, yok. Özel hayatın gizliliğinin problemi yok, yağmanın yok, hırsızlığın yok, problem yok çünkü sizin suç ve cezaya bakış açınız böyle arkadaşlar, böyle. "Bir kereden bir şey olmaz." diyorsunuz, problem yok. 17-25 Aralıkta olan, ortaya saçılan meselelerde üstünü kapattınız. Siz çünkü kendinizi referans alıyorsunuz, kendinizi referans aldığınızda da sizin karşınızdaki büyük tehlike bu kürsülerde, sokaklarda, meydanlarda, gazetelerde, üniversitelerde ses yükseltenler oluyor. İşte siz tehlikeyi oradan görüyorsunuz. 8 Martları örgütleyen kadınlar oluyor sizin için tehlikeli olan.
Başkan, bir dakikayla bitiriyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - 8 Martı örgütleyen kadınlar daha tehlikeli oluyor kadın öldürenlerden. Hakkını arayıp 1 Mayısta ses yükselten işçiler daha tehlikeli oluyor, işçi katliamına neden olanlardan. Siyasetçiler daha tehlikeli oluyor sizin için rüşvet verenden, hırsızdan, yağmacıdan. İşte, sizin perspektifiniz bu olduğu için bu kanun böyle. Yoksa, eğer infaz adaleti esas bakış açınız olsaydı, suç ceza adaletini eğer siz kendi meseleniz hâline getirseydiniz, corona günlerini fırsat bilip bizim karşımıza böyle gerçekten insanlık vicdanını yaralayacak bir kanunla gelmezdiniz. Biz sabahlara kadar bu zor koşullarda çalışmak zorunda kalmazdık kendi hayatımızı da tehlikeye atıp. Milyonlarca insanın da buraya gözlerini dikmesine gerek kalmazdı. Eğer sizin infazda adalet olsaydı, corona günleri geçer, infazda adalet, suç ve cezada adaleti sağlardık. Ama corona günlerinde, bakın, tedbirleri alarak ayrımsız cezaevlerini boşaltırdınız ama perspektifiniz bu değil.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)