| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 13.04.2020 |
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
İnfaz kanununda yapılmasını görüştüğümüz değişiklikler, toplumun yapısını, yaşantısını doğrudan etkileyeceği için üzerinde daha itinalı, uzlaşmacı, kapsayıcı görüşmelerin partilerüstü öngörüyle yapılması gerekmekte, sağlıklı demokrasilerde ve adaletli yönetimlerde de olması gereken budur. Ayrıca, infaz kanunu gibi toplumun tümünü ilgilendiren türde yasal düzenlemelerin, ilgili ihtisas komisyonlarında geniş bir katılımla, uzlaşarak tartışılması demokratik kültürümüzün gereği. Oysa hâlihazırda, kanun teklifleri, sağlıksız yeni bir uygulamayla komisyonlarda göstermelik görüşülüyor, hâliyle Genel Kurulumuzdaki görüşmeler uzun tartışmalarla ve dayatmalara karşı mücadeleyle geçiyor. Hâlbuki, bu mücadelelerin komisyonlarda olması gerekirdi. Bu emrivaki, keyfiyet dolu anlayış, kuruluşunun 100'üncü yılını kutlayacak Gazi Meclisimizin felsefesine yakışmıyor ve uymuyor. Bu mukaddes Gazi Meclis çatısı altında yapılan yasama ve denetim faaliyetlerinin ana meselesi, ülkemiz insanının potansiyeline inanan, saygı gösteren, vatanperver, demokrat ruh sahibi bir yönetim anlayışı ihdas etmek olmalı. Yasama faaliyetlerimizin kalitesini artırıp Meclisimizin saygınlığını korumak tüm milletvekillerinin sorumluluğundadır. İçinde bulunduğumuz yeni yönetim sistemi, ortak aklın egemen olmasına maalesef engel oluşturuyor. Bu tarifsiz sistemin Meclisimizi işlevsiz hâle getirmesini önlemek, milletimizin devletiyle olan mesafesini açmamak için, yüz elli yıllık bir tecrübeye sahip olduğumuz iyileştirilmiş parlamenter sisteme acilen dönmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin temel sorunlarından biri, belki de ilki, keyfîliğin kamu düzeninde ciddi bir şekilde yer edinmesi ve mazur görülmesidir. İktidar tarafından beslenerek güçlenen, hukuk tanımayan bu anlayışı, adaletin tesisinde, eğitimin niteliğinde, ülke kalkınmasında, sosyal ve siyasi hayatın içerisinde görüyoruz. Bu anlayışa, iki senelik milletvekilliği tecrübemle yasama alanında da yakinen şahit oluyorum, maalesef. Ülkemiz demokratik yönetim sisteminden uzaklaşarak Orta Asya modeline doğru itiliyor. Böyle bir anlayışla görüştüğümüz kanunun konusu olan hükümlüler topluma kazandırılamaz, toplumsal refah iyileştirilemez, ülkemizin kalkınması gerçekleştirilemez. Takdir edersiniz ki kalkınma sadece ekonomiyle sınırlı olmayan siyasi, sosyal, kültürel refahın da gelişimidir. Kalkınmacı, milliyetçi, demokrat İYİ PARTİ olarak bizlerin anlayışı kaliteli kalkınmadır. Her vatandaşımız için ulaşılabilir sağlık ve eğitim hizmetleri, hukukun üstünlüğü, basın ve ifade özgürlüğü olursa hem toplumsal refahı hem de hükümlülerin topluma kazandırılmalarını sağlayabiliriz. Aslına bakarsanız bunların gerçekleşmesi için tek önemli şart var: Demokrasi. Demokrasi, kurallar içinde tahammüldür, ortak fedakârlıklardan özgürlük alanlarının açıldığı bir kurallar rejimidir; kuralsızlık, dilediğini yapmak demek değildir. Biz ise Mecliste kuralları ve teamülleri baypas edecek kanunlar çıkartıyoruz.
Sayın milletvekilleri, vatandaşlarımızın gözünde siyaset kurumu değerini tamamen kaybetmeden, gelin yönetim tarzı, teamüller boyutu gibi ülkemizde maalesef detay kalan bu gibi hadiseleri hep beraber önemseyelim lütfen. Son zamanlarda üzülerek görüyoruz ki devlet etme hususunda örselenmeler yaşanıyor. Devleti bir şekilde yönetenler var ama devlet adamı vasfını haiz kaç yöneticimiz mevcut? Devlet adamlığı eksikliği, ciddi siyasetçi noksanlığı her geçen gün kendini hissettiriyor. Lütfen, unutmayalım ki çok ciddi devlet ve siyasi teamüllerin yaşatıldığı bir siyasi geleneğin mensuplarıyız. Geleneklerimizi yaşatmazsak kuralları, kanunları da yaşatamayız. Son zamanlarda yaşadığımız bazı gayriciddi kandırmacalara ve her krizi fırsata çevirme çabalarına üzülerek şahit olunca aklıma ister istemez eski devlet adamları geliyor. Gaddar 27 Mayıs mahkemelerinde zalim Hâkim Salim Başol'un, İskenderun Limanı'ndan kalkan teknelerde bulunan silahların nereye gittiğine dair ısrarlı sorularına, idamla yargılanan merhum Başbakan Adnan Menderes'in her seferinde verdiği "Reis Bey, devlet sırrıdır, açıklayamam." cevabı ders gibidir. Seneler sonra kamuoyuna mal oluyor ki cephaneler Kıbrıs mücahitlerine ve Cezayir'e yollanmıştır. Yine, merhum Menderes oğullarına özel iş yapmayı yasaklamıştı. "Devletin kurumlarının imtihanlarına girin, çalışacaksanız devlette çalışın. Hariciyeyi tavsiye ederim. Ben siyasetteyken siz özel iş yapamazsınız." demişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Devamla) - Teşekkür ederim.
Büyük siyasetçi Osman Bölükbaşı'nın, oğlu, devlet adamı merhum Deniz Bölükbaşı Bey'e benzer tavsiyelerini biliyoruz. On yıllık kesintisiz bakanlık yapmış merhum Tevfik İleri Bey'in devlet etmeyle ilgili hikâyelerini buradan anlatmaya kalksam masal gibi dinleriz. Bunlara benzer daha nice eski devlet adamı örnekleri verebilirim.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin sonunda, çalışma günleri dışında Genel Kurul ve komisyon çalışmalarının Meclis televizyonundan canlı yayınlanmadığını dikkatinize sunmak isterim. Bu yayına internetten ulaşılabiliyor ama televizyonda izlenme imkânına neden sahip olunmasın? Toplumumuzun tamamını ilgilendiren, ayrıca nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu "Evde kal, güvende kal." çağrıları nedeniyle evlerindeyken, seçtikleri ve menfaatleri için çalıştıklarını düşündükleri milletvekillerini bugün bile izleyip takip edemeyeceklerse ne zaman takip edebilecekler. Bu bakımdan Genel Kurulun, komisyonların ve özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunun bütçe görüşmelerinin Meclis televizyonundan canlı olarak milletimize iletilmesi çağrımı siz değerli milletvekilleriyle paylaşır, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)