GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:13.04.2020

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifi'nin 62'nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi maddesine baktığımızda, teknik anlamda problemli hazırlanmış bir teklifle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha görüyoruz. Kanun teklifleri hazırlanırken seçilen her cümlenin, kelimenin dikkatli bir şekilde hazırlanması ve yazılması gerekir. Ancak bu şekilde mevcut kanunlar ile yargı pratiği arasındaki uyumu da sağlayabiliriz diye düşünüyoruz.

Konuştuğumuz teklifle birlikte ceza hukukumuza iki yeni kavram geliyor arkadaşlar. "Nedir bu kavramlar?" diye soracak olursanız, birincisi "eşyanın değerinin hafif olması" ikincisi de "eşyanın değerinin pek hafif olması."

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Vardı zaten, daha önce de vardı.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Bu iki kavram, hem Türk dili açısından hem de hukuk terminolojisi açısından baktığımızda anlaşılır açıklıktan uzaktır. Zira "eşyanın değerinin hafifliği" diye bir kavram bulunmamaktadır, Türk Ceza Kanunu'nun 145 ve 150'nci maddelerinde "değerin azlığı" ifadesi kullanılmıştır.

Arkadaşlar, ceza kanunlarında terminolojinin yeknesak olarak kullanılmasıyla ileride yaşanabilecek tartışmaların önüne geçilebilir düşüncesindeyiz. Bildiğiniz üzere, baklava çalan çocuklar üzerinden geliştirilen "suça konu eşyanın değer azlığı" hususu suçla korunmak istenen hak ile ceza arasında bir ilişki kurulmasını sağlamaktadır. Değer azlığının ne ifade ettiğine dair tartışmalar ancak on beş sene içerisinde belirli bir değerlendirme kriterine oturmuştur. Şimdi ise "değer hafifliği" teriminin yanında aynı zamanda bir de "pek hafif değer" tanımı gelmiştir. Değerin azlığını ve pek azlığını hâkime tanıyacağımız indirim sınırları içerisinde ne kadar indirim uygulanabileceği açısından hâkimin belirlemesinin daha yerinde olacağı düşüncesindeyiz. Kanun tekliflerinin yeni sorunlar ortaya çıkarması değil, mevcut sorunları ortadan kaldırması beklenir. Bu nedenle teklif metninin bu hâliyle yasalaşması korkarım ki ileride uygulamalarda da problemler çıkaracaktır.

Değerli milletvekilleri, söz aldım, bu vesileyle, kendi seçim bölgem Trabzon'dan esnaf arkadaşlarımızdan gelen bazı talepler var ki bu taleplerin Türkiye'nin dört bir tarafındaki esnaf kardeşlerimizi de ilgilendirdiğini düşünüyorum. Bu coronavirüs belası sürecinde esnafımızın perişanlığını hepimiz burada dile getiriyoruz. Bunların çözümüne yönelik de bir ekonomik paket açıklandı ama maalesef, bu ekonomik paketin, toplumun bütün kesimlerinin isteklerini ve dertlerini çözmekten uzak olduğunu söylemiştik. Şimdi, Trabzon'daki bir esnaf kardeşimiz bana mail atmış, "Ben gözlükçüyüm, SGK'den vatandaşa gözlük yaptım, faturasını gittim tahsil etmeye ama 'Senin prim borcun var, vergi borcun var, SGK'ye borcundan dolayı parana el koyduk, vermiyoruz.' dediler." diyor. Olabilir, çünkü vatandaşlarımızın zaten bu sürece gelmeden önce de birçok borcu vardı; devlete, kamuya borcu vardı, vergi borcu vardı, SGK'ye borcu vardı, prim borcu vardı. Bu yüzden de bu alacakları e-haciz yöntemiyle hesapları bloke edilerek verilmiyordu. Yine, bir vatandaşımız Trabzon'dan yazmış bana, diyor ki: "POS'tan kesilen girdilerimize, paralarımıza da e-haciz yöntemiyle el konulmuş. Dolayısıyla oradan da para gelmiyor."

Şimdi, arkadaşlar, olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Esnafımız zaten zor durumda; kirasını vermiyor, yanında çalıştırdığı tezgâhtarının parasını vermiyor. Bu nedenle, en azından, bu pandemi sürecinde, geçtiğimiz, içinde bulunduğumuz bu sıkıntılı dönemde zaten iş yapamayan, hatta çoğu zaman siftahsız kapatıp evine giden esnafımızı bu gibi kesintilerle mağdur etmeyelim. Yani diyeceğim şudur ki: Esnafımızın bu pandemi süresince vergiydi, SGK borcuydu, prim borcuydu gibi sebeplerle hesaplarına e-hacizle bloke konularak el konulmasının, gelirlerinin azaltılmasının önüne geçelim. Pandemi sürecinden sonra yine bu uygulama devam edebilir. Bunu da bu arkadaşlarımın talebi olarak yüce Meclisimin kürsüsünden dile getirmek istiyorum. İnşallah, bu arkadaşlarımız, bir düzenlemeyle beraber, en azından bu pandemi sürecinde evlerinin geçimini sağlayabilirler, belki kiralarını ödeyebilirler diye düşünüyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)