| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 13.04.2020 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
Corona bilançosu ülkemizde gittikçe ağırlaşıyor ve gerçekten, can kayıpları artık binli rakamları buldu. Bugün açıklanan rakamlarla 1.296 yurttaşımızın yaşamını yitirdiğini öğrendik. Ben hepsine Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Fakat her kaybın, en nihayetinde, alınmayan önlemlerden olduğunun da altını çizmemiz gerekiyor. Devleti yönetme işi ciddi bir iştir ve bu ciddiyet bugün yaşama kastettiği için, her alınmayan önlem de aslında insanların yaşamına mal olduğu için çok daha fazla önem arz etmektedir. Bu anlamda, geçen hafta cuma günü sokağa çıkma yasağı ilanının şekli gerçekten trajiktir yani. Bu ülke, deneme yanılmayla ülke yönetmeyi, devlet yönetmeyi öğrenmeyecek herhâlde. Bu anlamda, bunu en hafif tabiriyle bir ciddiyetsizlik olarak ele aldığımızı ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yedi gündür 207 sıra sayılı Yasa Teklifi'ni görüşüyoruz ve biz burada söylüyoruz ama ne yazık ki AKP sıralarına hiçbir şekilde söz işlemiyor; söz, hükmünü yitirmiş durumda AKP açısından. Ne kadar haksız, ne kadar hukuksuz, ne kadar vicdansız bir yasal düzenleme olduğunu anlatıyoruz ama bütün bunları görmeyen, gerçekten vicdanı kararmış, öç alma saikiyle bir yasal düzenleme yapacak kadar da muhaliflerinden nefret eden, aslında düşman hukukunu cezaların içeriğine, cezaya yedirmeye çalışan bir akılla karşı karşıyayız.
Şimdi, bu düzenlemede ne yapıyorsunuz? Bebekli, çocuklu kadınları, 65 yaşın üzerindeki yaşlıları cezaevinde tutuyorsunuz ama örneğin, tehdit, şantaj, gasp, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, kamu hizmetlerinden yararlanma hakkını engelleme, hırsızlık, kapkaç, yağma, mala zarar verme, dolandırıcılık ve en önemlisi, çocuk pornografisi ve çocuk cinsel sömürü suçlarını, TCK madde 226'daki çocuklara müstehcen yani pornografik yayın verme, satma, çocukları pornografik filmlerde oynatmak gibi fiilleri, çocukları fuhşa sürükleme, fuhşa teşvik, tedarik ve aracılık suçlarını affediyorsunuz değerli arkadaşlar. Başka? Zimmeti affediyorsunuz, "Sorun değil." diyorsunuz birisi zimmetine para geçirdiyse. Rüşvet mi? "O zaten sıradan bir mesele, takmayın." diyorsunuz. Nüfus ticaretini, iftirayı suç olarak da hiç değerlendirmiyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Göçmen kaçakçılığı, zaten şu anda İçişleri Bakanlığı neredeyse yol güzergâhlarını veriyor, göçmenler nasıl sınır ihlali yaparlar diye. İnsan ticareti, intihara yönlendirme, organ ve doku ticareti, kaçakçılık gibi suçları da kapsam içine alıyorsunuz. Daha çok var, sayabilirim ama sanırım, bunların her birini saymaya ihtiyaç yok.
Meselenin özü, sizin kimi affettiğiniz ama kimi affetmek istemediğiniz, daha doğrusu kimi adaletsiz bir şekilde cezaevinde ölümle baş başa bıraktığınız. Kimi mi değerli arkadaşlar? Örneğin, varlıklarıyla sizin bütün haksız, hukuksuz uygulamalarınızı deşifre eden siyasetçileri, sizin yanlış, yalan haberlerinizi açığa çıkaran, politikalarınızı açığa çıkaran gazetecileri ve en nihayetinde tabii ki düşüncelerini bir "tweet"le aslında duyurmak isteyen sıradan yurttaşı da cezaevine koymak ve onları cezaevinde öldürmek istiyorsunuz. Siz, muhalefetin canına kastedecek kadar gözü kararmış bir iktidar olabilirsiniz ama şunu da unutmayınız: Bu özel affınız, toplum vicdanında asla kabul edilmeyecektir ve sizler, bu çok ağır suçlar için getirdiğiniz özel afla her zaman için tarihte bununla anılacaksınız. Bunu söylemek gerekiyor değerli arkadaşlar.
İkinci bir şey: Bu yasal düzenleme kapsam itibarıyla aslında şuna benziyor, neye benziyor? Türkiye'yi, Ömer El Beşir'in Sudanına götürmek isteyen anlayışa benziyor. Evet, siz, Türkiye'yi Ömer El Beşir'in Sudanına benzetmek istiyorsunuz değerli arkadaşlar. Yani hukukun üstünlüğünden, üstünlerin hukukuna, "şahsımın hukuku"na geçen bir Türkiye yaratmak istiyorsunuz ve bizlerin de bu "şahsın hukuku"na bir şekilde katılmamızı, buna boyun bükmemizi, buna bir şekilde sessiz kalmamızı istiyorsunuz. Bunu kabul etmediğimizi ifade ediyoruz değerli arkadaşlar. Bu yasanın çok çarpıcı bir özelliği daha var değerli arkadaşlar o da şu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan. İktidarın ömrünün pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor aslında. Siz yönetme krizini aşamadığınız için, siz toplumsal rıza üretemediğiniz için, siz bu ülkenin işçisine, çiftçisine, yoksuluna, kadınına bir gelecek vadedemediğiniz için şimdi zora başvuruyorsunuz değerli arkadaşlar. Evet, çıplak zora başvuruyorsunuz ve bu zorunuzu yasaların içine yedirecek şekilde de gizlemeye çalışıyorsunuz. "Bizden değilseniz cezaevinde ölüm koridorlarında beklersiniz ama bizim safımıza geçerseniz, o zaman da iktidarın nimetlerinden faydalanırsınız." diyorsunuz. Biz bu tutumu reddediyoruz ve buna karşı da mücadele edeceğiz.
Çok tipik bir şey daha söyleyeceğim. Bugün, Gülistan Doku'nun kayboluşunun tam 100'üncü günü. Yüz gündür bu ülkenin İçişleri Bakanlığı Gülistan Doku'yu bulmadı. "Gülistan Doku nerede, failleri niye gizliyorsunuz, kimi koruyorsunuz, neden koruyorsunuz?" diyerek sormak istiyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)