| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.
Değerli arkadaşlar, 2547 sayılı Kanun'un 33'üncü maddesinde yapılmak istenilen değişiklik üzerine söz aldım. Bu maddeyle, öğretim görevlisi olacaklar için 35 yaş koşulu getirilmek isteniyor. Açıkçası, biz, akademisyenlik için bir yaş sınırlaması gerektiğini düşünmüyoruz, bu öneriye de katılmıyoruz. Dolayısıyla, sınıflandıran ve sınırlayan anlayışlara da bu anlamda karşıyız. "Bir yaş sınırı koymayın." dedik ama maalesef önerimiz kabul edilmedi. Yani muhalefetin önerilerini, düşüncelerini kabul etmemek yani ortaklaşmamak, açıkçası, biraz AKP'nin fıtratında var, her konuda benzer bir tavır sergileniyor. Dün, biliyorsunuz, bir infaz yasası geçti, bütün muhalefet partileri bu yasayla ilgili görüşlerini, kaygılarını ifade etti; ölümlerden söz ettik ama -maalesef bugün olduğu gibi dünkü tutumunuzda da benzerdi- bir şekilde yasayı onayladınız, hatta güle oynaya onayladınız, geçirdiniz ve maalesef bu risk cezaevleri için hâlâ devam ediyor.
Değerli arkadaşlar, her dönemde, her şeyde bir fırsatçılık nasıl çıkarıyorsunuz, insan gerçekten hayretler içerisinde kalıyor. Bunu söylerken kızıyorsunuz ama şimdi, düşünün, corona günlerindeyiz, dünyada ciddi bir kriz var, herkes coronayla uğraşıyor, toplumun büyük bir çoğunluğu şu an evlere kapatılmış durumda ama herkesi ilgilendiren bu kadar önemli bir konuda, bir de özellikle torba yasa hâlinde düzenlemeler yapmaya çalışıyorsunuz. Neredeyse, bu corona günlerinde, Meclis kendi tarihinde çalışmadığı kadar çalışmak zorunda kaldı. Şimdi, bunun adı "fırsatçılık" değil de nedir? Gerçekten tam da bunun adı "fırsatçılık" ve siz de bunu güzelce kullanıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerle ilgili, YÖK'le ilgili bir adım atılacaksa eğer 12 Eylülün ürünü olan bu YÖK kanununu gelin hep birlikte kaldıralım, bunun mücadelesini verelim; bunun altyapısını, koşullarını oluşturmaya çalışalım ama maalesef böyle bir niyetinizin olmadığını biz çok iyi biliyoruz. Çünkü siz de hukuksuzluğun adı olan bu kuruma ihtiyaç duyuyorsunuz, buna muhtaçsınız ve bunu sürdürmek istiyorsunuz; sadece sürdürmekle de kalmayıp aslında daha geriye götürmeye çalışıyorsunuz. Bakın, sizin de YÖK'le ilgili bir tarihiniz var, diğer benzer birçok konuda olduğu gibi. Hani, böyle demokratik olduğunuzu iddia ettiğiniz, demokratiklik maskesini taktığınız dönemlerde YÖK'le ilgili neler söylediğinizi, YÖK üzerinden nasıl bir propaganda inşa ettiğinizi biz de çok iyi biliyoruz. Ama maalesef bu tutumunuz bugün biraz değil, aslında çokça farklılaşmış durumda.
Yani siz bu YÖK üzerinden neredeyse iktidar oldunuz. YÖK o zaman da antidemokratikti, şimdi de antidemokratik. O zaman da sadece ana dilde eğitim istediği için öğrenciler okuldan atıldı, disiplin cezaları uygulandı, eğitim yaşamlarına son verildi, şimdi de aynı talepte bulunan öğrenciler, demokratik haklarını kullanmak isteyen öğrenciler sadece disiplin cezalarıyla karşılaşmıyor; sizin döneminizde bir de üstüne üstlük bu hakları talep ettikleri için öğrenciler, insanlar tutuklanıyor ve şu anda cezaevinde yüzlerce öğrenci bulunuyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi dedim ya YÖK'ün bir tarihi var. Kimi ülkeler muktedir olursa, gücü eline geçirirse yani bir anlamda devleti ele geçirirse YÖK'ü kendi hizmetine alıyor, buna özgü siyaset geliştiriyor. Bakın cemaatle ortaklığınızın sürdüğü dönemlerde üniversiteleri, YÖK'ü resmen cemaate teslim ettiniz, onların bahçesi hâline geldi. Ama biz o dönem de söylüyorduk üniversitelerde, YÖK'te böyle bir durum var; gruplaşma var, kadrolaşma var, adamcılık var, diye "Ya, sorular çalınıyor." dedik. O zaman "Sorular çalınıyor." diyenleri ne yaptınız? Hedef hâline getirdiniz, yargıladınız. Sonra çıkıp "Vallahi doğruymuş ya, bunlar soru çalmış, bunlar ne kadar kötü insanlar." demeye başladınız. Ama bu söylemin de bir önemi kalmadı çünkü olan, insanların, gençlerin geleceğine oldu.
Yine, benzer bir fırsatçılığı 15 Temmuzda yapmaya başladınız. OHAL bahanesiyle ne yaptınız? Resmen YÖK'e, üniversitelere darbe yaptınız, binlerce akademisyeni KHK gerekçesiyle görevden aldınız, yerine de yandaşlarınızı doldurdunuz. Şimdi, bunu ilk defa siz yapmıyorsunuz. Hani, dünya tarihinde de benzer örnekleri çok çünkü bilgi ve özgür düşünce dizayn edilmek isteniyor. Sorgulamayan, her şeye biat eden tekçi, cinsiyetçi bir nesil arayışı var aslında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayalım.
DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Hani, üniversitelere zulüm yapan, bu hukuksuzlukları yapan YÖK'ü bu kadar sıkı sıkıya savunmanın altında yatan neden de budur. Ama şunu hatırlatmak isteriz: Sizler için bilgi güç olabilir, siz bilgiyi böyle kullanmak isteyebilirsiniz ama bizler için, gerçek akademi için bilgi, sadece güç değildir; bilgi, düşünebilme, var olabilme ve gerçekten değiştirebilme gücüdür. Yani bir anlamda bilgi, özgürleşme arayışıdır. Bu açıdan da hiç kimse akademiye, özgür düşünceye ket vuramadı, bunun karşısında yenildi. Tarihte de bunun örnekleri çoktur. Eminim, siz de bütün bu yasalarla, bu torba yasalarla, bu gece yarısı müdahaleleriyle bunları başaramayacaksınız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)