GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:14.04.2020

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili söz almış bulunmaktayım.

Demokrasi ve özgürlüklerin yaşandığı ülkelerde bilimsel özerklik olur; bilim, düşünce gelişir; Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler yaşanır ve insanlar korkmaz, korku imparatorluğu içerisinde söyledikleri sözlerden dolayı, yazdıkları yazılardan dolayı, yaptıkları işlerden dolayı, üniversitedeki öğretim üyeleri bilimsel çalışmalarından dolayı iktidardan korkmazlar; özgürce yazarlar, hem yazılarıyla birlikte, bilimsel eserleriyle birlikte o memleketin geleceğini açarlar, bu açık ve nettir.

Ülkemize gelince, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına bakıldığı zaman, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade ve düşünce özgürlüğünü en fazla ihlal eden ülke durumundayız. 3 hak ve özgürlüğü en fazla ihlal eden ülkeyiz ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde en kötü sicile sahip ülkeyiz. Bu ne anlama geliyor? İnsanlar korkuyor, insanlar muhalif görüşlerini ortaya koyduğu zaman yolunun cezaevi olduğunu görüyor. Ne yapıyor? Susuyor, sivil toplum örgütleri susuyor, toplumdaki dernekler susuyor, demokratik kitle örgütleri susuyor, üniversiteler susuyor. Üniversiteler sustuğu zaman da ne oluyor? Bilimsel yayınlarda muhalif görüşler olmuyor ve öğretim üyeleri korkuyor, akademisyenler korkuyor.

Bakınız arkadaşlar, memleketimizde barış akademisyenleri davası açık ve net. İnsanlar yaptıkları, imzaladıkları bir bildiri yüzünden mahkemelerde tutuklandılar, mahkeme mahkeme gezdirildiler. Ne oldu? Anayasa Mahkemesi, barış akademisyenleriyle ilgili bildiride bir hak ihlalini ortaya koydu ve mahkemeler beraat kararları verdiler. Bu korku imparatorluğu nedeniyle, bu özgürlük olmayan bir toplum yapısı nedeniyle ne oluyor? İnsanlar artık seslerini çıkaramıyor. Bu nereye yansıyor? Üniversitelere yansıyor.

Bakınız arkadaşlar, Mayıs ve Aralık 2019'da kaydı silinen öğrenci sayısı 481.237. Sekiz ayda 481 bin öğrenci neden kaydını sildirdi? Bu sorulup sorgulanmalı, bunun cevabını verecek olan da YÖK, iktidar.

Bakınız arkadaşlar, dünya üniversiteleri sıralama merkezinin 2018-2019 öğretim yılı anketinde, dünyanın en iyi 1.000 üniversitesi arasında 13 tane üniversitemiz varken, 2019-2020'de 10 üniversiteye düşmüşüz. Bakınız arkadaşlar, Avrupa İstatistik Kurumu verilerine göre 35 ülke arasında Türkiye'nin üniversite mezunlarında işsizlik oranının ilköğretim mezunlarından yüksek olduğu tek ülke durumundayız. Yani üniversite öğrencileri, üniversite mezunları iş bulamıyor bu açık ve net. Şimdi, intiharlara bakın, üniversiteden mezun olan çocukların intiharlarına bakın, son yıllarda çoğalmaya başladı.

Arkadaşlar, YÖK'ün internet sitesine bakın, 36 rektörün uluslararası hakemli dergilerde bir tane makalesi yok. Bu nerede yazıyor? YÖK'ün internet sayfasında yazıyor. Baktığımız zaman, 68 rektörün uluslararası yayını ve atıf sayısı sıfır arkadaşlar, 68 rektörün uluslararası yayını yok, atfedilen bir yazısı yok. Bu ne anlama geliyor, ne yapıyorlar? Üniversitelerde rektör atamalarında, üniversitelerde dekan atamalarında liyakat yok, mesleki çalışma yok; partizanlık var, partizanlıkla beraber yürüyor. Bilimdeki gerilemenin sorumlusu liyakatsizliği üniversitelere getiren saray rejimi arkadaşlar, saray rejimi. "Vesayeti kaldıracağız." diye çıktılar, "Yargıdaki vesayeti kaldıracağız." dediler, gittiler 12 Eylül 2010 referandumunda FETÖ'ye teslim ettiler, ne oldu? Sarayın vesayeti geldi, yargıda geldi. Nerede geldi? Her yerde geldi, üniversitelerde de geldi. Şu anda, AKP üniversiteler üzerinde saray vesayeti kurmuş durumda. Getirilen rektörlere bakın arkadaşlar, rektörlere bakın; bu rektörlerden Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü AKP'nin eski milletvekili.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Bakınız, yandaş kanalda vaizlik yapan Nihat Hatipoğlu, Yaşar Hacısalihoğlu, bunlar kimler? Bunların bir tek makalesi yok arkadaşlar, bu arkadaşların bir tek makalesi yok. Makale yazmayan, yurt dışı yazılarında bir tek atfı olmayan rektörlere bakınız. Bakınız, bunlarla birlikte daha birçok rektör var. Bir de bazı rektörler var, sucuk... Bazı rektörler var, o rektörlerin atadığı genel sekreterler şeyhin elini öpüyor, ondan sonra çıkıyor, zikir ayinleri yapıyor ve sucuktan dolayı da ceza alıyor. Bunun nedeni ne? Liyakat yok. Bunun nedeni ne? Özgürlükler yok. Bunun çözümü basit arkadaşlar. Saray vesayeti üniversiteler üzerinden kalkmadıktan sonra, tek adam rejimi yerine parlamenter demokratik sistem gelmedikten sonra, denge-denetleme sistemi gelmedikten sonra, demokrasi ve özgürlükler gelmedikten sonra Türkiye'de bilimsel özerklik olmaz.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)