GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:14.04.2020

MURAT SARISAÇ (Van) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Grubumuzun 8'inci madde hakkındaki görüşlerini aktarmak üzere söz aldım. Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Bugün 14 Nisan yani Enfal'i anma günü. Çünkü Irak Kürdistanı'nda dört yıl içinde 180 bini aşkın Kürt katledildi, camiler, evler, okullar darmadağın edildi. Sadece Halepçe'de 5 bini aşkın insan zehirli gazlarla öldürüldü. Bugün bile ırkçı Baas rejiminin canice katlettiği insanlara ait toplu mezarlar ortaya çıkıyor. İşte bu Enfal'dir, bir Kürt soykırım programıdır. Ama en nihayetinde dünya barbar Saddam'a da kalmadı. Saddam sonrası Irak'ta bu insanlık suçları "soykırım" olarak tanındı. Hatta Britanya, Norveç, İsveç parlamentoları da buna yakın adımlar attı. Peki, Enfal'de katledilenlerin özbeöz kardeşleri olan yani 20 milyonu aşkın Kürt'ün yaşadığı ülkenin meclisi neden bunu bir soykırım olarak kabul etmiyor? Lafta bin yıllık kardeşiz ama Enfal'i Kürt soykırımı olarak tanımaktan korkuyorsunuz. Aksine, Rojava'ya saldırının adını "Zeytin Dalı" yapıyorsunuz, bir de Fetih suresi okutuyorsunuz. Burada tekrardan, Enfal soykırımında yitirdiğimiz insanlarımızı saygıyla anıyorum.

Elbette Meclisin çalışması, sorunlara çare araması takdir edilir ama kimlik, inanç, renk, ideoloji ayırmadan kanun çıkarmak lazım. Dün Meclisten geçen infaz yasasında olduğu gibi olmamalı. Çünkü geçen teklifte gözlerimizin içine bakarak "İdris Baluken ölsün." diyen kötülük siyasi mahpusları ölüme terk eden yasaya "Evet." dedi. Elbette tarih bunu unutmayacaktır, toplum vicdanı da bunu mahkûm edecektir.

Şimdi, hâl böyleyken yükseköğretim hakkındaki teklifi görüşüyoruz. Ama söz konusu tasarıda üniversitenin özerkliği ve akademik özgürlüğü hakkında bir şey göremiyoruz. Çünkü YÖK'ün varlık koşulu, akademisyenleri ve öğrencileri baskı altında tutmaktır. Görüşlerinden dolayı yurttan atılan, bursu kesilen öğrencileri biliyoruz. Anayasa Mahkemesinin beraat kararlarına rağmen görevlerine iade edilmeyen barış akademisyenlerini biliyoruz. Dolayısıyla YÖK, üniversite özerkliğine karşı âdeta bir engisizyon mahkemesidir, akademik özgürlüğe karşı âdeta Demokles'in kılıcıdır.

Şu an teklifin 8'inci maddesiyle disiplin kurullarında kimlerin yer alacağı düzenleniyor. Ama burada da bir şeffaflık yok çünkü söz konusu kurullarda bir sendika temsilcisinin yer alması engelleniyor. Dolayısıyla sendika temsilcilerini disiplin kuruluna almayan üniversiteler, sendikaların toplu sözleşmeyle elde ettikleri bir hakkı kullanmalarını da engellemektedir. Oysa Anayasa, toplu sözleşme hükümlerini yasaların üzerinde kabul etmektedir. Dolayısıyla toplu sözleşme hükümlerinin doğrudan uygulanması gerekir. Bu nedenle disiplin kurullarındaki ilgili çalışmalarda sendika temsilcilerinin de yer alması elzemdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversiteler normal şartlarda bir ülkenin geleceğinin inşa merkezleridir, bilimin ve sanatın kaleleridir ama AKP, akademiyi âdeta sermayenin arka bahçesi hâline çevirdi. Öğrencilerin diplomaları artık bir kâğıt parçasından ibaret çünkü üniversiteli işsizlik oranları rekor seviyede, iş bulsalar dahi güvencesiz çalışabiliyorlar, ucuz iş gücü olarak görülebiliyorlar. Kısacası, AKP iktidarı, üniversite gençliğinden destek bulamadığı için değer de vermiyor çünkü öğrencilere de müşteri gözüyle bakıyor. AKP'den üniversitelilerin lehine bir çalışma yapılacağı beklenemez.

Bakın, toplum baskısıyla, umreden dönen yurttaşlar alelacele yurtlara yerleştirildi ama beraberinde mağdur olan öğrenciler görülmedi. Uzaktan eğitime geçildi ama öğrencilerin evlerinde internet imkânı var mı, bilgisayar var mı bilinmiyor. Öğrenciler cep telefonlarından dersleri takip etmeye çalışıyorlar. "İtibardan tasarruf olmaz." diyerek kendilerine saraylar yapanlar, söz konusu gençler olunca tasarrufçu kesiliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MURAT SARISAÇ (Devamla) - Tamam Sayın Başkan.

Yani, sonuç olarak üniversitenin özerkliği ve akademisyenlerin özgürlüğü ülkenin geleceğidir. Üniversiteler geriledikçe ülkeyi hurafelerin aklı esir alacaktır çünkü bilimsel özgürlüğün esas alınmadığı yerde sadece cehalet revaçta olur. Dolayısıyla hatırlatırım ki İspanya'nın gururu General Astray değil, Garcia Lorca'dır. Fransa'nın gururu savaş meraklısı General De Gaulle değil, Jean Paul Sartre olmuştur.

Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)