| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu anda gerçekten çok önemli bir madde görüşüyoruz. Özellikle bu corona günlerinde kamuoyunun da beklentisinin, gözünün Mecliste olduğu ve toplumda "sağlıkta şiddet" diye bilinen meselenin çözümüne dair bir uzlaşı gerçekleştirildi. Tabii, bu uzlaşının olması önemli ve anlamlıdır; önemli bir konuda adım atıyoruz fakat tam anlamıyla bizim teklifimizin, en azından önerilerimizin gerçekleşmediğini de ifade etmemiz gerekiyor. Bu anlamda, özellikle teklif metninde, Türk Tabipleri Birliğinin önerdiği şeyler vardı, onlar hayata geçemediler fakat buna rağmen teklifi olumlu olarak gördüğümüzü ifade edelim.
Şimdi, öncelikle, ben öneriye gelmeden önce bir iki temel değerlendirme yapmak istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hatırlarsınız, çok kısa bir süre önce yine Sağlık Komisyonunda sağlıkta şiddeti konuştuk fakat bizim orada sağlıkta şiddete, temel olarak oraya odaklanmamız gerekirken, aslında mezun olan hekimlerin güvenlik soruşturmalarına takılması meselesi daha ön plana çıktı çünkü sağlıkta şiddet görüntüsünün altında aslında güvenlikçi bir yaklaşım Komisyona getirilmişti. Neyse ki Meclisten o hâliyle tam anlamıyla çıkmadı.
Bununla beraber, sağlıkta şiddet olgusunun en nihayetinde toplumsal, sosyal, ekonomik nedenleri olduğunu görmemiz gerekiyor. Bugün eğer bir toplumda yoksulluk almış başını gidiyorsa, eğer bir toplumda vergi adaleti yoksa, eğer bir toplumda ücret adaleti yoksa; eğer bir toplumda her gün yetkililer, iktidar şiddet dilini benimsiyorsa, şiddeti teşvik ediyorsa, bu, aslında sağlıktaki şiddeti de artıran etkenlerden biridir.
Bununla beraber, en temelde şunu söylememiz gerekiyor: AKP'nin 2003 yılında hayata geçirdiği sağlıktaki dönüşümün kendisi, aslında, bugünkü şiddet olgusunun temelini oluşturuyor. AKP ne yaptı? İşte "Kuyrukları bitiriyoruz, artık SGK kuyrukları olmayacak. Artık herkes istediği hastaneye gidecek, istediği eczaneden ilaç alacak." dedi ama bununla beraber, aslında, bu ülkedeki kamusal sağlık sistemini tasfiye etti. Ne yaptı? Sağlık ocaklarını ortadan kaldırdı, bölgesel düzenlemeleri ortadan kaldırdı, aile hekimliği uygulaması getirdi, SSGSS'yi getirdi ve en nihayetinde hastaneler işletmeye, hastalar müşteriye döndü. Bunun karşılığı olarak da şöyle bir ilke benimsendi: "Müşteri velinimetimizdir. Onun için her zaman müşterinin haklılığını dikkate almamız ve her zaman için müşteriyi memnun etmemiz gerekir." Bu olgunun kendisi, bu bilincin kendisi her gün yöneticiler tarafından topluma pompalandı.
Tabii, bununla da kalmadı, aynı zamanda, her gün aslında hekimleri, sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran cümleler bu iktidarın yöneticileri tarafından, sorumluları tarafından dile getirildi. Örneğin, birkaç şey söyleyeyim: "Sağlıkta reform yaptık." dediniz, bu propagandayı öne çıkardınız ama şunu söylediniz: "Çalışmayan doktoru çalıştıracağız. Bıçak parasını kaldıracağız. Doktorun elini, hastanın cebinden çıkaracağız. Ben doktora iğne yaptırmam, doktorlar adamı felç ederler alimallah. 'Doktor efendi' dönemi bitti." şeklindeki dil ve söylemleriniz, aslında sağlıkta şiddeti tırmandırdı, meşrulaştırdı ve toplumun bu şiddeti kanıksamasına yol açtı. Bu anlamda, bugünkü bu şiddet olgusunun arkasında AKP'nin sağlık politikalarının olduğunu birinci elden söylememiz gerekiyor.
Tabii, sayılar gerçekten çok yüksek. Bir iki sayı vermek gerekirse, örneğin, 2019 tarihindeki Dilekçe Komisyonuna, Sağlık Bakanlığının gönderdiği veriye baktığınız zaman 15.841 vaka yaşanmış, bunlardan da 11.204 olay yargıya taşınmış değerli arkadaşlar, bunlar öyle sıradan rakamlar değil, çok yüksek.
Yine, Sağlık Bakanlığının hayata geçirdiği ALO şiddet hattı var, biliyorsunuz 113. Buradaki kodlamada 2012 yılının Mayıs ayından 2019 Ağustos ayına kadar 91.355 şiddet vakası bildirilmiş değerli arkadaşlar ve bunlar da aslında çok yüksek rakamlar. 2017 yılında sağlıkta şiddet yüzde 168 oranında artmış, bakın yüzde 168. Bunlar da çok yüksek oranlar.
Şimdi, tabii, AKP en temel yapıyı bozdu. Neydi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - O da Türkiye'nin gerçekten bölgesel bazda teşkilatlanmış sağlık teşkilatını dağıttı ve onun yerine -demin de söylediğim gibi- daha çok piyasa koşullarına terk edilmiş, piyasanın insafına bırakılmış bir sağlık sistemini yerleştirdi. Halk, bu sağlık sistemi içerisinde sağlık hizmeti alamadığı her anda aslında bunun acısını gidip sağlık çalışanından, sağlık emekçisinden çıkarıyor. Yani bugün, bir hastaneye gittiğiniz zaman bir gün muayene oluyorsunuz, ikinci hafta gidip ultrason çektiriyorsunuz, üçüncü hafta tomografi; siz, bir ay sonra ancak teşhis konulup tedavi ediliyorsunuz ve bütün bu süreçte halkımız, biriken o negatif enerjisini de tabii ki gidip sağlık emekçisine yönlendiriyor.
Son olarak, şunu ifade edeyim: Yani bütün bunlar sizin politikalarınızın sonucu ama neyse ki bugün düzeltmek için bir adım atıyorsunuz, bu anlamda da ortaklaşma arayışınızı ve ortaklaşma çabanızı gerçekten takdir ettiğimizi, bu anlamda daha ileriki kanun tekliflerinde de bu ortaklaşmayı öne çıkarmanızı en azından dilediğimi ifade edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayalım.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Şimdi, TTB'nin bu teklife girmesini istediği bölüme gelince, direkt okuyacağım öneriyi değerli arkadaşlar: "Şiddetin vuku bulduğu sağlık kuruluşunda şiddet mağduru sağlık personeli sağlık hizmeti verebilecek durumda olsa dahi acil durumlar dışında faile ya da yakınına sağlık hizmeti vermekten çekilme hakkına sahiptir. Acil durumlar dışında, fail veya yakını aynı kurumda bir başka sağlık personeline veya bir başka sağlık kuruluşuna sağlık hizmeti alabilmesi için yönlendirilebilir." Bu, aslında deontolojide de uluslararası literatürde de tanınan bir çekilme, kaçınma hakkı. Çok yerinde bir değerlendirme, tabii bunun istisnası sadece acil durumlardır; bu anlamda, bunun böyle yasalaşmasını istediğimizi tekrardan ifade etmek istiyorum.
Bu yasanın sağlıkta şiddeti azaltıp sağlık çalışanlarını, sağlık emekçilerini daha huzurlu, mutlu bir çalışma ortamına kavuşturmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)