| Konu: | Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 15.04.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan kanun teklifinin birinci bölümü üzerine partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bozkurt amblemli Türk Metal Sendikasının kurucusu ve onursal başkanı, her zaman önceliği vatan olan, Türkiye sevdalısı, Türk milliyetçisi, Türk işçi hareketinin tarihinde çok önemli bir yere sahip olan, Ergenekon kumpasıyla ve FETÖ'cülerin tezgâhıyla haksız yere girdiği hapishanede çile dolduran, eziyet çeken ama davasından dönmeyen, Türklük davasının çile adamı, Türk Boyları Konfederasyonu kurucu başkanı Mustafa Özbek Hakk'a yürümüştür. Allah rahmet eylesin. Ailesinin ve sevenlerinin, Türk dünyasının başı sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle sosyal ve ekonomik hayata ilişkin birtakım önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Alınan önlemler geç kalmasına rağmen, eksik olmasına rağmen desteklediğimizi beyan etmek istiyorum ama keşke bu önlemler sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, işçi sendikalarının yani tüm toplum katmanlarının görüşleri alınarak hazırlansaydı; yine, böyle taksit taksit değil de toptan hazırlanarak yürürlüğe konulmuş olsaydı.
Metne baktığımızda, devlet, kendi tasarrufunda bulunan hazine taşınmazlarındaki ecrimisilleri 1/4/2020 tarihinden itibaren üç ay ertelemektedir. Yani bugün parası olmayan vatandaş üç ay sonra parayı nereden bulacak, bunu hiç düşünen yok. Erteleme yetmez, devlet altı ay süreyle ecrimisil hakkından vazgeçmelidir. Yine, devlet, millî parklardan, mesire alanlarından, orman yerlerinden alacaklarını üç ay ertelemektedir. Başta da söylediğim gibi, bu ertelemeler çözüm getirmez. Bu ertelemeler yerine, devlet, bu alacaklarından vazgeçmelidir.
Yine, belediyelerin, büyükşehir belediyelerinin ve kuruluşlarının gelir vergileri alınmamalı, sosyal güvenlik primleri üç ay boyunca devlet tarafından karşılanmalıdır. Geçirmekte olduğumuz zor günlerde belediyeler büyük masraflar yapmakta, vatandaşın derdine derman olmak adına bütçelerini aşmaktadır. Bunun çaresi de İller Bankasından belediyelere gönderilen paradan altı ay süreyle hiçbir kesinti yapılmaksınız bu paranın tamamının belediyelere ödenmesi, belediyelerin bir nebze de olsa nefes almasını beraberinde getirecektir.
Kanun metninde, şehir içi dolmuş ve halk otobüslerine belediyelerin destek sağlaması isteniyor ama şehirler arası otobüslere, kamyonculara bu kanun metninde herhangi bir menfaat, herhangi bir yarar sağlanmıyor. Oysa, bilindiği gibi, şehirler arası yolcu taşıyan otobüsler artık faaliyetlerini yapamamaktadır; taksitleri vardır, sigorta bedelleri vardır, ödenmesi gereken borçları vardır. Bu esnaf ve kamyoncu eesnafı çok zor durumdadır, onlar da çözüm beklemektedir. Temmuz ayı içerisinde ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi ticari araçlardan alınmamalıdır.
Yine, iş bulamayan üniversite mezunu öğrencilerimizin Kredi Yurtlar Kurumuna olan borçları tamamen silinmelidir. TEDAŞ'a olan borçlar yapılandırılmamalı, aksine, tamamen, bu borçlar ortadan kaldırılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuaförde, taksiciye, bakkaldan kamyoncuya yüzlerce sektörde -berber, manav, terzi, kantin, düğün salonu, kahvehane, kafe, pastane, lokanta gibi- sayısı 2 milyonu aşan esnaflarımız tatil demeden, bayram demeden, yılbaşı demeden üç yüz altmış beş gün altı saat sokakları aydınlatır, sokakların sesi ve nefesi olur. Yeri gelir anahtarımızı, yeri gelir valizimizi onlara emanet ederiz, parası olmayan vatandaşlara bu esnaf arkadaşlarımız faizsiz bankacılık hizmeti sunarlar. Yani bunlar ekonominin temel ve köşe taşlarıdır.
Esnafımızın dükkânları kapalı, ışıkları sönük, yollar karanlık. Onların iş yerlerinin ışıklarının sönmesi demek evlerinin de ışıklarının sönmesi demektir. 500 bin iş yerinin ışığı şu anda yanmıyor. Şimdi, dolayısıyla 10 milyonluk bir nüfus olan esnafımızın evdeki ışıkları da hayalleri de geleceğe dair olan ümitleri de zifiri karanlıkta kaybolmaktadır. Bunlar, büyük para kazanan insanlar değildir. Bunlar, günlük kazanan, günlük harcayan ve günlük kazandığı paralarla hayatını devam ettiren insanlardır; birikimleri de yoktur. Bu nedenle, bu salgın bitinceye kadar, asgari ücret kadar karşılıksız ödeme beklemektedirler. Sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından ödenmesi, elektrik, su, doğalgaz paralarının devlet tarafından ödenmesi yine akaryakıtta da büyük oranda indirim beklentileri vardır. Esnafımız, bir yıl geri ödemesiz, faizsiz olmak üzere, en az beş yıl vadeli 50 bin liraya kadar bir kredi talep etmektedirler. İçinizden "Bu paraları nereden bulacağız?" gibi soruların sorulacağına dair öngörüm var. "Bu parayı nereden bulacağız?" diye soruyorsunuz. Yani gerçekten bu para Türkiye Cumhuriyeti devletinde var mı, yok mu? Geçmişte Hükûmetin, siyasi iradenin icraatlarına baktığımızda bu parayı kolaylıkla bulabileceğimizi düşünüyoruz. Elimde vergi borcu silinen şirketler var. Bu listede, iddia edilen ve vergi borcu silinen şirketlere baktığımız zaman 5 müteahhidin, bankaların, Türkiye'nin en ünlü iş adamlarının olduğunu görmekteyiz. Bunların vergi borcunu silerken nereden para buluyorsanız esnafın elektrik, su, doğal gaz giderini karşılamak için de aynı şekilde para bulmak zorundasınız. Kamu-özel iş birliğiyle yaptığınız, vatandaşın üzerinden geçmediği, havaalanının yerini bilmediği, tedavi olmadığı hastanelere ödediğiniz paraları bir yıl süreyle ödemediğiniz takdirde fakirin fukaranın derdine derman olabilirsiniz diye düşünüyorum.
Bu metinde tarım yok. Türkiye'de tarım ve hayvancılık can çekişiyor. Sadece sembolik bir şekilde tohum hibe etmekle tarımın problemleri çözülmüyor. Tarım yapmak için, tarlamızı ekmek için mazota ihtiyacımız var, gübreye ihtiyacımız var, ilaca ihtiyacımız var ama bu ihtiyaçlar karşısında çiftçinin cebinde bunları karşılayacak para yok.
Türkiye'nin dünyada yardım etmediği tek millet Türk milleti. Baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Afrika'nın ortalarından İspanya'ya, ta Uzak Doğu'dan Orta Doğu'ya, adını bile söylemekte zorlandığımız birçok ülkeye yardım ederken onlara yapmış olduğu bu cömertliği kendi milletinden, kendi halkından esirgediğini görmekteyiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - El insaf, el insaf!
AYHAN EREL (Devamla) - Devlet, bugünlerde var. Devlet vatandaşına "Vergi ver." dedi, vatandaş vergi verdi. Devlet vatandaşına "Askere gel." dedi, askerlik yaptı. Ceza kesti, cezasını ödedi. Şimdi, vatandaş, devletin "Gel." dediği "Fedakârlık yap." dediği her ortamda canıyla, kanıyla, bedeliyle her türlü fedakârlığı yaptı. Devlet bugünler için var. O zaman, şimdi fedakârlık yapma sırası devlette. Eğer devlet bugün fedakârlık yapmayacaksa, devlet bugün babalığını göstermeyecekse ne zaman gösterecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
AYHAN EREL (Devamla) - Yani, bu sorunlar sadece 2 milyon aileye bin lira para vermekle çözülecek kadar basit sorunlar değil.
Notlarımın arasında, işçilere sadece günde 39 lira 24 kuruş gibi bir bedel ödüyorsunuz. Bir arkadaşımız, 5 kişi üzerinden simit, çay hesabı yaptı. Ben, 4 kişi üzerinden çay, simit hesabı yaptığımda günlük 48 lira tutuyor. Sizin verdiğiniz para ise 39 lira 24 kuruş yani 4 kişilik aile 3 öğün 1 simit, 1 çayla öğünü geçirmiş olsa 48 liraya ihtiyacı var. Ev kirası ne olacak, çocuğun sütü ne olacak, elbisesi ne olacak, ayakkabısı ne olacak, elektriği ne olacak, suyu ne olacak, doğal gazı ne olacak; bunları bir düşünmemiz lazım.
Değerli milletvekilleri, Diyanet İşleri Başkanlığı -daha önce de söylemiştim- bu sene fitreyi kişi başı 27 lira olarak 2 öğün yemek bedeli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
AYHAN EREL (Devamla) - Ben bugüne kadar inandığım gibi yaşadım, inandığım her şeyi söylüyorum ama halkın içinde olmayanlar bu benim söylediklerimi maalesef anlayamazlar diyorum.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)