| Konu: | Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 15.04.2020 |
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, büyük Türk milliyetçisi, sendikacı ve Türk kamuoyunun yakından tanıdığı ve Türk kültür hayatında derin izler bırakan Mustafa Özbek Bey'i rahmetle anıyorum; maalesef onu kaybettik.
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Allah rahmet eylesin.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Sağ olun, çok teşekkür ediyorum.
Mekânı cennet olsun.
Bunun yanında, bu hafta itibarıyla başlayan Şehitler Haftası ve akabinde 23 Nisan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 100'üncü yılını kutlayacağız, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlayacağız.
Meclisin bir anlamı var, o da şudur: Aslında Türkiye Büyük Millet Meclisi Ankara'da kurulduğu zaman devlet yoktu, devlet İstanbul'da görünüşte vardı ama işgal altında bir başkent söz konusuydu. Devleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir bir inşa etmiştir. Devletimizin, Türkiye Cumhuriyeti'nin anası olan ve bütün kurumları bünyesinden çıkaran Türkiye Büyük Millet Meclisi savaş kazanan, muzaffer bir Meclistir dolayısıyla biz, konuşmalarımızda hep vurgu yaparak özellikle "Gazi Meclis" diye kendisini nitelendiriyoruz. Arkamızda da "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir." yazarak özellikle, Osmanlı'dan tevarüs etmeyen ve Osmanlı rejiminde egemenliğin bir aileye ait olduğunun bilincinde olarak bugün artık, modern, çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk'ün öncülüğünde, önderliğinde kurulan bir Türkiye Cumhuriyeti bizim yaşam felsefemizdir, dünyamızdır, hayatımızdır ve var oluşumuzdur. Onun için, nice yüz yıllara, inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak ve yaşayacaktır.
Değerli milletvekilleri, corona pandemisi nedeniyle tüm insanlık ve milletimiz büyük bir sınavla karşı karşıyadır. Bugün itibarıyla 162 ülkeye yayılan bu pandeminin binlerce, on binlerce insanı etkilediğini ve hayatlarını kaybettiğini hep birlikte müşahede ediyoruz. Bugün itibarıyla Türkiye'de de 1530 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum, etkilenenlere de Allah'tan şifa niyaz ediyorum. İnşallah, bu salgını en hafifiyle atlatabiliriz.
Ancak bu pandemi süreci başladığından itibaren yani 11 Marttan itibaren -özellikle vurgu yapıyorum- ben bir idareci olarak, şöyle baktım, bu nasıl yönetiliyor diye. Tabii, baştan işi sıkı tutan bir Hükûmet, bir iktidar söz konusu değil ve objektif kriterlere uygun bir yönetim tarzı icra edemediler. Ne yaptılar? Şartlara, gelişen koşullara ve eleştirilere göre pandemi konusunda birtakım icraatlar yapmaya çalıştılar. Geriye baktığımız zaman, gerçekten, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'ndan bihaber olduklarını ve daha önce, bilinçsizce, bunun birçok maddesini değiştirdiklerini ve Hıfzıssıhha Enstitüsünü dahi kapattıklarını gördük. 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun'u da ortadan kaldırdıklarını gördük ve önleyici sağlık yerine, tedavi edici sağlığa önem verdiklerini gördük; sağlığı özelleştirdiklerini gördük, şehir hastaneleri yaptıklarını gördük. Ve böylece bir kamu hizmeti olan sağlığı özel sektöre teslim eden bir zihniyet, kendisini coronavirüs münasebetiyle ortaya çıkardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Burada bocaladılar ve toparlanmaları da mümkün değil. Bunun devamı da daha acıklı olarak, ta Bakan istifalarına kadar gelecek süreçleri de önümüze koyuyor.
Değerli milletvekilleri, şu anda 11 milyonun üzerinde işsiz var; 7 milyon yeni işsiz var, zaten 4,3 milyon işsiz vardı. Bunlara bir çözüm bulmak gerekiyor, o konuda bir çalışma yok ve ilan edilen İstikrar Kalkanı Programı nedir? Dağ fare doğurdu. Bundan da bir şey çıkmıyor ve ianeyle devlet yönetmeye çalışılıyor. Nasıl bir mantıktır bu? Devlet ciddiyet ister, devlet para toplamaz, devlet bağış toplamaz; devlet vergi toplar. Bunların hepsini bilmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyursunlar.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, önergemize geçersek: Burada, özellikle devlet kurumlarının kendi alacakları yani satış, ecrimisil, kiralama ve diğer bedellerle ilgili hep erteleme getiriliyor; üç ay erteleme, üç ay erteleme. Hepsinde böyle ama büyükşehre, diğer belediyelere ve bağlı kuruluşlarıyla iştirakçilerine geldiği zaman bunlar ne yapıyor? Aynı konuda tamamen erteleme yerine, silinme işlemi getiriliyor. Demek ki belediyeye külfeti yüklüyorsun ama kamu kurumlarına öyle bir külfet yüklenmiyor ancak üç ay erteleniyor. Böyle bir anlayış, devlette çift başlılığı doğurmaz mı? Bunun da önüne geçmek gerekiyor.
Dolayısıyla son olarak söyleyeceğim şu: Tarım mevsimindeyiz, tarıma fevkalade önem vermek zorundayız. Birçok hatip de buna değindi, ben de özellikle hatırlatıyorum.
Önergemizin kabulünü diliyor hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)