GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:15.04.2020

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Teşekkür ederim Başkan.

Bu geceden sonra Meclis uzun bir dönem ara verecek. Değerli arkadaşlar, tüm toplumun coronavirüsle mücadele ettiği bir dönemde Meclisin bu kadar uzun bir süre kapalı kalması kabul edilebilir değil. Yani bugün, bütün emekçiler çalışıyor, yoksullar çalışıyor, sağlıkçılar çalışıyor, elbette ki milletvekilleri de çalışmalıdır. Yani sizin canınız, bizim canımız kimseninkinden daha değerli de değil, tatlı da değil. Dolayısıyla, bu kadar uzun vadeli Meclisi kapatmayı düşünmeyi bizim doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim. Zaten Meclis açık olduğunda da maalesef Meclisi sadece torba yasalar geçirmek için işletiyorsunuz. Yani dolayısıyla burada beraber -muhalefetle birlikte- bir iş yapma üzerine bir kültür oluşturamadık, oluşturamadınız. O açıdan da biraz bunun üzerine düşünmek gerektiğini düşünüyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın bir infaz yasası geçirildi. O zaman da biz görüşlerimizi, muhalefetimizi, önerilerimizi, aslında olmaması gerekenleri de ifade ettik; yine tutum benzer bir biçimdeydi. Elbette, bu infaz yasası geçtikten sonra da yani bir kez daha bize şunu düşündürdü: "Anayasa'da, hukukun önünde herkes eşittir." fikri, düşüncesi aslında sözde bir düşünce. Yani burada kimse eşit değil, hukuk karşısında da eşit değil. Hukuk kimin elindeyse, kim kullanıyorsa onun sopasıdır; şu an sizin elinizde siz bunu kullanıyorsunuz. Dolayısıyla, Kürtler de bu ülkede hiçbir zaman eşit yurttaş olmadı. Siz de bu yasa vesilesiyle bir kez daha bunu gösterdiniz, ısrarla gösterdiniz. Bakın, çeteleri, mafyaları yine bu gaspçıları gözünüzü kırpmadan bıraktınız ama 70 yaşında hasta bir Kürt tutsağı bırakmamak için kırk takla attınız yani hukuku çiğnediniz bırakmamak için.

Değerli arkadaşlar, bu nasıl bir kin, nasıl bir öfke, nasıl bir düşmanlık ki gerçekten sizi bu kadar fanatik yapmış. Bakın, bu fanatik siyaset bu ülkeye ciddi bir zarar veriyor, siz de bunu görmelisiniz. Bu vicdansızlık, bu adaletsizlik, bu hukuksuzluk gerçekten sizleri de çürütüyor, bu toplumu da çürütüyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, yine, onlarca kez biz burada, bu kürsüde ne söyledik? Dedik ki: "Bakın, kadına şiddet uygulayanları bırakıyorsunuz. Tedbir almıyorsunuz. Kadınlar ciddi risk altında." Bakın, dünden beri bizleri, kadın örgütlerini onlarca kadın aradı. Ne söylediler, biliyor musunuz: "Şimdi, biz ne yapacağız?"

Bakın, kısa bir örnek vereyim. 33 yaşındaki Züleyha, Aydın Didim'de yaşıyor. Züleyha eşinden boşandığından beri aslında yine şiddet görüyor. 6 defa bu adam tutuklanmış şiddet uyguladığı için. Tutuklanmış bırakılmış, tutuklanmış bırakılmış. En son 2016'da sokağın ortasında yine Züleyha'ya şiddet uygulamış. Buna karşın elektronik kelepçe takılmış. Bu adam bu elektronik kelepçeyi kırmış, tekrar Züleyha'nın evine gitmiş, ona şiddet uygulamış. En son, kadın örgütlerinin avukatlarının müdahalesiyle, mücadelesiyle bu şahıs tutuklanmış. Üç aydır zaten tutuklu ama siz bu yasayla bu adamı bıraktınız. O zaman, Züleyha'nın başına gelebilecek ya da benzer durumda olan kadınların başına gelebilecek bütün olaylardan sadece o failler sorumlu değil, siz de sorumlusunuz, parmak kaldıran milletvekilleri de sorumludur.

Değerli arkadaşlar, yine, diğer önemli bir konu: Vallahi yani bu yeryüzünde ne olursa olsun, kıyamet de kopsa şu Kürt karşıtlığı ve düşmanlığından bir türlü vazgeçmiyorsunuz. Bakın, bugün Mahmur'a bir saldırı oldu, Mahmur'da 3 kadın katledildi. Mahmur Kürt meselesinin, Kürt sorununun aynasıdır; nedeni değil, sonucudur. Bakın, siz inkâr edebilirsiniz. Açıkçası, bu Meclise bakınca, belki de Kürt meselesi hakkında çok bir fikriniz olmadığını da düşünüyorum. O açıdan, Mahmur'u da size kısaca anlatmak istiyorum. Bakın, otuz yıla yakındır bu ülkenin vatandaşları Mahmur'da yaşıyor. Neden Mahmur'da yaşıyor? Çünkü 1990'ların aynı, benzer zihniyetiyle köyleri, evleri bu insanların başına yıkıldı, bu insanlar göç etmek zorunda kaldı, köyünden Mahmur'a gitmek durumunda kaldı ve orada o insanlar yaşamını sürdürüyor. O dönemler, hepiniz hatırlarsınız yani 3 bine yakın köy yakıldı, 1 milyon insan göç ettirildi. Şimdi de bu insanların hâlâ peşini bırakmadınız, yaşadıkları yerde, sığındıkları yerde bombalıyorsunuz, katlediyorsunuz. Bakın, siz konjonktüre göre "Kürt meselesi vardır." "Yoktur." diyebilirsiniz, buna göre konumlanabilirsiniz, buna göre tartışıp tartışmamaya da karar verebilirsiniz ama bu ülkenin temel sorunlarından bir tanesi de Kürt sorunudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.

BAŞKAN - Buyursunlar.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) - Bugün, bu meselenin bu kadar derinleşmesinin, çözümsüz kalmasının temel nedenlerinden biri de gerçekten bu inkârcı zihniyettir. Bu inkârcı zihniyetten bir an önce vazgeçmek gerekiyor.

Arkadaşlar, yüz yıldır bu Kürt meselesi var. Gerçekten, sanki iktidarlar arasında bu Kürt meselesindeki inkârcı, karşıtlaştırıcı düşman siyaseti bulaşıcı hâle gelmiş. Yüz yıldır iktidardan iktidara bu bulaşıyor, artık buna bir son vermek gerekiyor. Barış siyasetini konuşalım, Kürt meselesinin demokratik çözümünü konuşalım. Bu Meclise yakışan da budur, bu Meclisin görevi de budur. Sadece gelip el kaldırıp gitmek, soruna yokmuş gibi ve inkârcı yaklaşmak gerçekten sorunun derinleşmesinden başka bir anlama gelmiyor, yaşadığımız deneyimler yüz yıldır bunu gösteriyor. Bu Meclis bir kez daha bu tutumundan vazgeçmeli ve ısrar etmemelidir.

Herkese iyi geceler diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)